Bölüm 28: Helvein

415 85 24
                                    

İrade ve Ruh dersinde, yalnızca bir kaç kelime ile dinlediklerim hakkında notlar alıyordum. Bir aydır geceli gündüzlü çalışmama rağmen, yazma becerim çok yavaş gelişiyordu. Söylenenleri oldukları gibi yazabilme hızından çok uzaktım. Üstelik, yaşıtlarımın sürekli dalga geçtiği üzere, oldukça çirkin bir el yazım vardı. Benden hiç farkı olmayan, işçi sınıfının arasından seçilmiş bir kaç Drognar adayı bile, kendilerine bakmadan, bu eğlencede diğerlerine katılmaktan geri kalmıyorlardı.


Yaşadığım uyumsuzluk sorununun sebebi beceriksizliğim değildi. Yetenekli olduğum dersler de vardı. Savaş sanatları ve strateji konusunda eğitmenlerimin takdirini alıyordum. Bu başarılar bile, asıl ayrışma sebebim olan "barbar Dirastyalı" imajını körüklemek için birer bahane oluyordu. Bana karşı alınan cephenin ön safı, sürekli  olarak sınıflarda denk düştüğüm Bivan 'dan başkası değildi. Çocuk, beni ilk görüşüden itibaren sevmemişti.


"İnsan iradesinin en büyük düşmanı, disiplinsizliktir. Nefsini ve ilkelerini boşlayan bir Drognar, kendi zayıflığına gebedir ve bunun da sonuçları tamir edilemez olabilir" diyerek irade konusunda bilgi veriyordu  Pikar Bonev.

Kağıdıma 'disiplin!' yazarak bir hatırlatıcı daha ekledim. Uzun ve detaylı açıklamalar yapmayı seven öğretmeni dinlemekten hoşlanıyordum. Bana karşı tavırları tarafsızdı. Gerçi bay Glastov haricinde, açıkça düşmanlık gösteren bir başka öğretmen daha olduğunu söyleyemezdim.


Birlikte eğitim aldığım çocuklardan bir kaç tanesi, şimdiden kollarında kırmızı bir kuşaklar bağlı şekilde sıralarında oturuyorlardı. Bay Glastov 'un altını çizerek anlattığı üzere, Aziz Walaro şenliklerinde, çırak adayı olan Dirastya gençlerinin de kullandığı bu simge, aslında Riviih kültüründen geliyordu. Kırmızı kuşak bağlamış olan Drognar 'lar, ruh taşı testine girmeye hak kazanmış olanlardı. Derslerinde başarı gösteren ve müdürün onay verdiği kimselerin katılacağı seremoni hazırlanana kadar, başarılarının nişanesi olarak bu kırmızı bağı takıyorlardı.


Gözüm ister istemez kendi boş koluma gitti. Bir tane bağ kazanmak için canla, başla çalışıyordum. Bir defa ruh taşını aldıktan sonra, bu saçmalıklara daha fazla katlanmama gerek olmayacaktı. Öğrendiğim üzere ruh taşları, her hak kazanana özel olarak Gökyüzü Tapınağı 'ndan sayılı olarak getiriliyordu. Tapınakta görev yapan kızıllar, her bir adayın notlarını, öğretmen yorumlarını titizlikle inceleyip, son kararı kendileri verdikten sonra seremoni için teslimat yapıyorlardı. Ara sıra öfkelenip, bir tanesi aşırdığım gibi kaçma hayallerim bu bilgi ile suya düşüvermişti.


"Son bir kaç derstir, sürekli olarak insan iradesini sağlam tutmak üzerine konuşup durduk. Bazılarınızın sıkıldığını görebiliyorum ama sizi ruh testinde hayatta tutacak en önemli güvenceniz, güçlü içselliğinizden başka bir şey değil" dedi Pikar sınıfa bakarak.

Konunun ruh taşına gelmesi ile, kağıdımı karalamayı bırakıp birden öğretmene odaklanmıştım. Sınıftaki diğerler öğrenciler de pür dikkat kesilmiş ve sessizlik ile dinliyorlardı.

"Aslında bu konuyu yarına bırakmıştım ama madem bu kadar heveslisiniz, bugünden giriş yapabiliriz" dedi Pikar, öğrencilerin bir anda gösterdiği ilgiye gülümseyerek. 

Tahtaya giden adam hızlıca bir şeyler yazmaya başladı. Kısacık yazıyı heceleyerek okumam zaman aldı. 'Ruh Sınavının Aşamaları' yazıyordu.

"Bir ruh taşı alıp, içinizdeki ejderha gücü ile bir olabilmek için ruh sınavının üç aşamasından geçmeniz gerekiyor. Bunlar sırasıyla; içgörü, Helvein ve dönüş" dedi adam sınıf içinde volta atmaya başlayarak.

EJDER RUH 2. KİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin