Kim Jennie
Bazen üzgün olursunuz. Gülmezsiniz, konuşmazsınız. Ama bunların arasında en kötüsü nedenini sizinde bilmiyor oluşunuzdur. Biri neden üzgün olduğunuzu sorduğu zaman 'birşey yok' diye geçiştirirsiniz. Ya söylemek istemiyorsunuzdur ya da gerçekten bilmiyorsunuzdur bunun cevabını.
Ben bu ikisinin arasında kalmış gibiydim. Durgundum, bu durgunluğumu birşey ile bağlayabiliyordum ama emin değildim. Üzgünlüğümün kaynağı o diyemiyordum ama sadece o geliyordu aklıma.
En sonda yattığım yerden kalkıp oturur hale geldim. Daralmıştım. Ayağa kalkıp odadan atmıştım kendimi. Mutfağa geçip birşeyler atıştırdım. Ama anlam veremediğim durgunluğum yüzünden iştahım yoktu.
Açtığım bisküvi paketini zoraki bitirdikten sonra bıkkınlıkla kendimi koltuğa attım. Tam anlamı ile daralmıştım. Sanki evdeki oksijen bayatlamış gibi hissediyordum.
Bu sessizlik kulağımı tırmalıyordu
Cebimden telefonu çıkartıp rehbere girdim ve jisoo'nun isminin üstünde durdum. Fazla isim yoktu zaten. Beni rahatlatabilecek tek kişi şuan jisoo'ydu. İsminin üstüne tıkladıktan sonra kulağıma götürdüm ve arkama yaslandım.
Kötü bir his vardı içimde ama anlam veremiyordum buna
Telefon açıldığında ilk konuşan jisoo olmuştu. Sesim kötü çıktığı için direk ne olduğunu sormuştu ve bende bilmediğimi söylemiştim. Gerçekten bilmiyordum.
Bir süre konuştuktan sonra telefonu kapatmıştık. Arada gülsemde yinede moralim düzelmemişti. Jisoo'ya rağmen, o kadar espriler yapmasına rağmen düzelmemişti.
Kolumdaki saat'e baktıktan sonra odama çıkıp üstümü değiştirdim. Çantamı omzuma atıp keman çantasınıda elime aldım. Odamdan çıkıp kapıya doğru ilerledim. Ayakkabılarımı ayağıma geçirdikten sonra anahtarı elime alıp evden çıktım.
Yavaş yavaş yürürken başımı kaldırıp etrafıma bakmıştım. Olduğum yerde durup arkama baktığımda durağı geçmiş olduğumu gördüm. Bu kadar dalgın olmamalıydım. Arkama dönüp durağa doğru gittim. Bank'a oturup arabalara bakmaya başladım, otobüs'ü kaçırmak istemiyordum.
Otobüs geldiğinde ayağa kalkıp otobüs'ün durmasını bekledim. Otobüs durduğunda kapı açıldı ve bende binip arkalardan bir koltuğa oturdum. Camdan dışarı izlerken kafamın içi dolu gibiydi ama hiçbir şey düşünmüyordum.
Ayağa kalkıp kapıya doğru gidip demirleğe tutundum ve otobüs'ün durmasını bekledim. Durakta durduğunda kapı açıldı ve bende kendimi dışarı attım.
Bir kaç saniye etrafa baktıktan sonra müzikal'e doğru ilerlemeye başladım. Sabah güneş parıl parılken şimdi hafif rüzgarlar'lar esiyordu. Uzun şeyler giydiğim için mutlu sayılırdım ama şuan üşüsem bile bunu kendime dert edinemicek kadar sorunsuz geliyordu gözüme.
Kahverengi kapıyı açıp kendimi içeri attığımda kapıyı arkamdan kapatmıştım. Merdivenlere ilerleyip basamakları inmeye başladım. Sonra iki üç basamak çıkıp sahne'nin arkasına geçtim. İçerde jisung ve sadece yüzlerini bildiğim bir kaç kişi vardı. Jisung'un yanına ileleyip sandalye'nin yanına kemanımı koydum.
"naber jisung?" çantamıda sandalye'ye asarken cevap anlamayınca başımı jisung'a çevirdim. Yere bakıyordu. Birşey düşünüyormuş gibiydi ama yüzünden hiç iyi birşeymiş gibi durmuyordu. Onu ilk defa böyle görüyordum.
Elimi yüzünün önünde salladım "hey jisung" irkilip şaşkınca bana baktığında korktuğunu anlamıştım. Gözlerini bir kaç defa kırpıştırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Katil Aşk - JenKai
FanfictionSanatla ilgilenen ama seri katil Kim Jongin. Etkilendiği kadınlarla çıkıp onları öldürüyor. Gittiği bir müzikal'de sahnede keman çalan Kim Jennie'yi görünce onu elde etmeyi aklına koyuyor. ... *Kitabın şarkısı -> Alec Benjamin/If I Killed Someone Fo...