0.9

840 47 94
                                    

Kim Jennie

Bu gün babamın ölüm yıl dönümüydü iş çıkışı üstüme siyah pantolon siyah tişört giymiştim. Saçlarımı alttan toplayıp yüzümü silip makyaj yapmamıştım. Çantamı omzuma takıp siyah ayakkabımı giymiştim. Eve gelirken aldığım çiçeğide elime alıp çıkmıştım evden.

Otobüsten inip mezarlığa doğru yürümüştüm biraz. Mezarlığa geldiğimde ezberimde olan yoldan yürüdüm. Babamın mezarlığının önünde durduğumda gözümden bir yaş dökülmüştü. Yavaşça çömelip çiçeği toprağın üstüne koymuştum. Elimle toprağı okşarken sayısız göz yaşım toprağa dökülmüştü. Burukça gülümsedim.

"baba, babacım. Ben geldim, minik kızın jennie geldi... Özledim seni baba, çok özledim. İçimde bir boşluk var ve yıllardır dolmuyor. Kime değer verdiysem gitti baba. Sen, annem, kai şimdide jisoo gider diye çok korkuyorum baba. Baba ben yanlız kalmak istemiyorum. Tek olmak istemiyorum. Evde olmayı sevmiyorum çünkü evde ben dışında kimse yok ve bu beni boğuyor."

Hıçkırığım kendini serbest bırakmıştı. Göz yaşlarım toprağı ıslatmaya devam ederken ben hala elimi toprağın üstünde gezdiriyordum. Çok özlemiştim onu, annemi, kai'yi. Çok özlemiştim ama onlar yanımda değillerdi. Cümlemin ortalarında gülümsemem sönmüşken tekrar burukça gülümsemiştim.

"ama dediğin gibi yapıyorum baba, yaşıyorum. Senin için annem için hayata olup olmadığını bilmediğim kai için yaşıyorum. Biliyor musun bana aldığın kemanı hala kullanıyorum. Ona gözüm gibi bakıyorum baba. Çalıyorum, hergün kemanımı çalıyorum ama ben aslında konuşuyorum. Ağzımla söyleyemediklerimi müziğimle söylüyorum. Kelimelerimi nota olarak çeviriyorum ve sesim yerine kemanımın sesini kullanıyorum. Hem beni duysunlar istiyorum hemde duymasınlar. Dinlesinler ama anlamasınlar. Öylede oluyor yıllardır. Herkes beni dinliyor ama dediklerimi anlamıyorlar. Hergün en iyisi için daha çok çalışıyorum. Sıkıntısız bir şekildede y-yaşıyorum"

Sesim sonda titrediğinde artık konuşamicağımı anladım ve sustum. Sadece hıçkırıklarım konuşmuştu. İçimdeki dolmuşluğu saniyeler içinde atmaya başlamıştım. Ama çok doluydum. Saatlerce ağlamıştım. Arada durmuş ama anılarımız aklıma geldikçe ağlamaya devam etmiştim ve nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde uyumuştum orda. Yıllar sonra ilk defa babamla uyumuştum.

Sabah bir görevli tarafından uyandırıldığımda gözlerim acıyordu ve yüzümün yarısı toprak olmuştu. Beni uyardığınde elimle toprak olan kısımları silmiştim ardından ayağa kalkıp üstümü silkelemiştim. Görevli yanımdan ayrılırken teşekkür etmiştim varla yok arasındaki sesimle. Sonkez babama bakıp mezarlıktan çıkmıştım.

Durağa gidip otobüse binmiştim. İneceğim durağa geldiğimde arabadan inmiş ve evime doğru yürümüştüm. Eve geldiğimde kendimi direk sıcak suyun altına atmıştım. Ne kadar süre kaldığımı bilmiyorum ama iyi gelmişti. Havluyu bedenime dolayıp odama geçmiştim. Hızla üstümü değişip saçlarımı yapmıştım. Bu sefer kahküllerimi iki yana ayırıp saçlarımla birleştirmiştim. Bu akşam yeni bir beste çalıcaktım ama ben bir gram çalışmamıştım. Hızla mutfağa inip birşey yiyip salona geçmiştim. Kemanımı ve çubuğu elime alıp besteyi çalmaya başladım. Çok olmasada hala zamanım vardı.

Akşama kadar çalışmıştım ama hala sıkıntı çektiğim kısım vardı çünkü bu beste benim değildi, benim olsaydı böyle olmazdı. Bir daha başkasının bestesini çalmicaktım. Saat yaklaştığı için kemanı ve çubuğu çantaya koyup odama çıkmıştım. Hemen üstüme pantolon ve t-shirt giymiştim. Zaten makyaj orda yapılacağı için birşey yapmamıştım. Güneş gözlüğü takıp eşyalarımıda alıp evde çıkmıştım.

Hızla binaya girip kulise girmiştim. Boştaki bir sandalye'ye oturduğumda güneş gözlüğünü çıkartmıştım. Makyajımı yapan seohyun göz altımın şişkinliğinden biraz söylenmişti ama yinede konuşmamıştım. Makyajım bittikten sonra hemen üstümü değiştirmiştim ve tekrar sandalye'ye oturmuştum bu sefer saçlarım yapılıyordu.

Katil Aşk - JenKaiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin