Ertesi sabah Louis hiç uyanmadığı kadar mutlu uyandı. Haftasonunu düşünüp mutlu oluyordu. Olayların bu seviyeye geleceğini hiç düşünmezdi. Sadece hayalde kalacağını düşünürdü ve yaşanmıştı işte.
Onun çıplak tenine sarılıp uyumuştu. Ona sarılmıştı ve Harry ona güzel olduğunu söylemişti. Louis'nin mutlu olmak için başka bir şeye ihtiyacı yoktu.
Louis okul için hazırlandığında her zamanki gibi kulaklıklarını taktı ve yürümeye başladı. En sevdiği şarkıları dinlerken içinden kurduğu hayallerle de gülümsemeden edemiyordu. Tekrar onu göreceği için heyecanlıydı.
Okula geldiğinde kulaklıklarını çıkardı ve cebine tepiştirdi. Sınıfına yürürken bir yandan da gözleriyle etrafı tarıyordu. Karşıdan gelen Harry'yi gördüğünde gözlerinin içi gülümsedi. "Günaydın Bay Styles." dedi adımlarını yavaşlatarak.
"Günaydın Louis." diye karşılık verdi Harry gülümseyerek ve geçip gitti yanından. Normalde de böyle oluyordu. O yüzden alınmadı Louis. Üst kata çıktı ve sınıfına girerek sırasına oturdu. Hemen ardından Niall gelince günaydın demek için ağzını açmıştı ki Niall'ın yüksek sesiyle susmak zorunda kaldı.
"Bütün hafta sonu neredeydin sen?!" dedi yüksek sesle. Sınıfta birkaç yüz onlara dönmüştü.
"Bağırmasana." dedi Louis sakin bir sesle.
"Seni ne kadar merak ettim biliyor musun? Hiçbir aramama ya da mesajıma cevap vermedin. Evine kadar geldim. Orada da yoktun ve deliye döndüm resmen." dedi bu sefer Niall daha sakin bir sesle.
"Meşguldüm." dedi Louis çantasından kitaplarını çıkarırken.
"Bu kadar mı?" Niall hala ayaktaydı ve şaşkınlıkla bakıyordu en yakın arkadaşına. Normalde Louis tuvalete girdiğinde bile haberi oluyordu. Her an konuşuyorlardı.
"Sonra konuşalım mı? Burası müsait bir yer değil konuşmak için." dedi Louis yaptığı işi bırakarak.
Niall aldığı cevapla başını inanamıyormuş gibi iki yana salladı. Bütün hafta sonu onu düşünüp endişelenmişti ve geçiştirilmeyi hak etmiyordu. Yanına oturmayarak en arka sıraya geçti. En önde oturmayı hiç sevmiyordu zaten. Louis gözlerini devirdi. Sabah sabah trip yemeyi hiç çekemeyecekti. Neler olduğunu anlatınca affederdi kesin.
Ders başladığında Louis sıkıntıdan ölüyordu ama dinlemek zorundaydı. Son zamanlarda yeterince aksatmıştı derslerini.
••••••
Öğle arası geldiğinde Louis kafasını masaya gömdü. Niall onunla konuşmuyordu ve derslerden yeterince sıkılmıştı. Gözlerini kapatarak birkaç dakika dinlendi. Ardından aklına bir fikir gelmesiyle kendi kendine gülümsedi ve kafasını sıradan kaldırdı.
Çantasından matematik kitabını aldı ve Harry'nin odasına yürümeye başladı. Geldiğinde kapıyı tıklattı ve içeriden 'Gel.' sesini duyduğunda kapıyı açtı.
"Merhaba Bay Styles. Birkaç sorum vardı." dedi kapıyı arkasından kilitlerken.
"Louis sana normal davranman gerektiğini söylemiştim." dedi Harry alçak bir sesle.
"Ama ben size hep soru soruyorum ki." Louis ona doğru yürüdü ve masasının önünde durdu. "Kimse şüphelenmez." Aşağıya eğildi ve boşluktan masanın altına girdi. "Eğer hızlı olursak." diye ekledi eliyle Harry'nin erkekliğini sıkarken.
Harry yüzünü sabit tutmaya çalıştı. Okulda bu riski alacak değildi. Ama onun sabit durmayan küçük elleri yardımcı olmuyordu.
"İstemiyor musun?" dedi Louis aşağıdan onun gözlerine bakarken. Harry bir cevap vermek yerine eğildi ve ıslak bir öpücük verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fearless
FanfictionLouis, öğretmeni Bay Styles'a aşık oluyor ve onu kendisine aşık edeceğine neredeyse emin. 17! Louis 26! Harry