4

2.3K 198 859
                                    

Louis sabah uyandığımda gerçekten uyanmamış olmayı diliyordu. Sonsuza kadar kaçamazdı. Bir yerde okula gitmek zorundaydı. Hem Niall haklıydı. Tek böyle düşünen o değildi. Sadece onun fikirleri açığa çıkmıştı, bu kadar. Louis 'keşke sadece sevdiğimi söyleyen mesajlarım ortaya çıksaydı.' diye düşündü. Böyle durum çok daha kötü oluyordu. En azından sadece sevdiği bilinseydi saf ve masum bir aşk olarak adlandırabilirdi ama içine söylediği cinsel içerikli şeyler girince öyle olmuyordu. Ölesiye utanıyordu.

İstemeyerek yataktan kalktı. Gidecekti ve Bay Styles'ı görecekti. Onun öğrenmemiş olma imkanı yoktu. Bütün öğrencilerle etkileşimdeydi ve okulun yarısını takip ediyordu. Louis sadece onun ne düşündüğünü merak ediyordu. Kendinden soğutmak istemiyordu ve onu seviyordu. Ayrıca o hala ergenliğini atlatamamıştı. Böyle şeyler düşünmesi normaldi. Tamam, öğretmeniyle değildi. Ama adam yakışıklıydı!

Zorla yataktan çıktığında istemeyerek hazırlandı. Hiçbir şey yemeden evden çıktı ve okula doğru yürümeye başladı. Normalde her sabah okula giderken müzik dinlerdi ama hiç havasında değildi. Mutsuz hissediyordu ve bunu müzik bile düzeltemezdi.

Okula girdiğinde tüm bakışları kendi üzerinde hissetti. Herkes sanki daha önce hiç görmediği bir şey görmüş gibi ona bakıyordu ve bu gerçekten rahatsız ediciydi. Hiçbirine bakmamaya çalışarak hızlıca yürüdü. İnsanların fısıldaşmalarını duyabiliyordu ama ne dediklerini tam olarak anlayamıyordu. İyi bir şey olmadığı kesindi. Sınıfa girdiğinde, yine, tüm bakışları üstünde hissetti. Doğrudan en arka sıraya doğru yürüdü. En önde oturamazdı. Herkesin gözü önünde olmak şu an korkutucu geliyordu.

Niall da gelip yanına oturdu ve hiç konuşmadılar. İkisi de diyecek bir şey bulamıyordu. Louis sadece üzgündü. Kendisi yüzünden arkadaşı da bu tarz şeyler yaşıyordu ve bunu hiç istemezdi.

Sınıfa Bay Styles girdiğinde Louis şaşırdı. Dersi onlara değildi? Sadece bir günde ders programı değişmiş olamazdı değil mi?

Louis onun en ön sıraya baktığına yemin edebilirdi. Gerçekten. Göz ucuyla bakmıştı ve Louis bunu görmüştü. Hala orada oturacağını mı sanıyordu.

"Dersiniz boş. Bu derse ben giriyorum ders işleyeceğiz. Diğer ders kim gelir bilmem." dedi kısaca. Sınıfa bir göz attı. Louis kendisini mi arıyor diye düşündü. Küçücük bir an göz göze geldiklerinde Louis hemen gözlerini kaçırdı ve kitaplarına bakıyor gibi yaptı. Tanrım! Ölesiye utanıyordu.

Bütün ders boyunca dersi dinleyememişti. Utancından tahtaya bile bakamıyordu. Tek yaptığı önündeki deftere değişik şekiller çizmekti. Ayrıca Harry onun yüzüne bile bakmıyordu. Sadece dersin başında bakmıştı, nerede olduğunu anlamıştı ve bir daha asla o tarafa bakmamıştı. Bu biraz kalp kırıcıydı. Hak ettiği şeyin bu olduğunu düşünmüyordu.

Dersin bitimine birkaç dakika kalmıştı ve Harry ders işlemeyi bıraktı. Her zaman yapacağı şey değildi. Sınıfta birkaç kız onu izlerken o eşyalarını topluyordu ve sonra masanın yanında dikilip tam olarak Louis'nin gözlerinin içine bakmaya başladı. Korkmalı mıydı? İnsanlar ayaklanmaya başladığında zilin çaldığını anladı. Harry ise hala orada durmuş, sınıfın boşalmasını bekliyordu.

Bir kaç kişi çıkmıştı ama yine de sınıfta hala insanlar vardı. Louis kendi adını onun ağzından duyduğunda başını kaldırdı. "Odama gel." dedi kısa bir şekilde. "Şimdi."

Siktir. Siktir siktir siktir. İşte şimdi sıçmıştı. Ayağa kalkarak Harry'nin arkasından yürüdü ve birlikte onun odasına gittiler. İçeri girdiklerinde Harry arkasından kapıyı kilitledi. Ona oturması için eline sandalyeyi gösterdi ve o da kendi masasına oturarak ellerini kucağında birleştirdi.

FearlessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin