Aradan birkaç gün geçmişti. Louis, Harry'de kaldığı günden beri onunla konuşmamıştı ama üzerinde onun bakışlarını hissedebiliyordu. Bu da içten içe mutlu olmasına ve Harry'nin onu sevdiğini düşünmesine neden oluyordu. Çünkü Harry ondan gözlerini bile çekemiyordu!
Geçen birkaç günde Louis kolyesini hiç çıkarmamıştı, onu sevmişti. Niall ilk fark ettiğinde sıradan bir muz sanmıştı ama yaklaşıp eline aldığında şaşkınlıkla gülmüştü. Ona şakayla karışık gay olduğunu bu kadar belli etmemesini söylemişti. Louis ise onun dediğine gülmüştü. Çünkü Harry bunu günlük hayatında taktığını söylemişti.
Louis bütün gün süren bakışmazlardan sonraysa kendisini onun odasında bulmuştu.
İlk başta ne kadar tereddüt etse de yakalanmama korkusuyla hızlı davranmıştı ve şimdi, şu an onun odasındaydı.
Harry açılan kapıyla ona baktı. Louis kapıyı arkasından kilitlerken Harry güldü. Dönüp dolaşıp buraya geliyorlardı ve görünen o ki Louis bu odada istediğini almakta kararlıydı.
Louis masanın arkasına, onun olduğu kısma geçtiğinde önündeki kağıtları bir kenara itip masaya oturdu.
"Ne yapıyorsun?" dedi Harry gülerek.
"Seni özledim." Louis umursamaz bir şekilde omuzlarını silkti. "Ne yapıyordun?"
"Sınav sorularına bakıyordum." Harry sandalyesini öne iterek ona yaklaştı.
"Onlar sınav soruları mıydı?" İttiği kağıtlardan rastgele birisini aldığında Harry kağıdı hızla onun elinden çekmişti. "En azından bir tanesine bakmama izin verseydin!"
"Üzgünüm..." Harry kağıtları toplayıp en üst çekmeceye koydu.
Louis sıkıntıyla gözlerini devirdi. Hiçbir şey bilmiyordu ve çok düşük alacaktı.
"Zaten her türlü geçeceksin Louis."
"Hiçbir şey bilmiyorum ki." Dersi dinlemiyordu ve çalışma ihtiyacı da hissetmemişti.
"Dersi dinlemediğini biliyorum." Harry güldü. "Bir de yüzüme bakıp not alıyor gibi yapıyorsun." Harry daha yüksek sesle güldüğünde Louis tekrar gözlerini devirdi.
"Sınav ne zaman?" Louis konuyu değiştirmek için sordu.
"Daha var, şimdiden çalışsan iyi edersin."
Louis tekrar onun dediklerini görmezden geldi. "Ah, bu son sınav değil mi?" Oyuncu bir tavırla konuştuğunda Harry ona baktı. "Mezun olduğumda bir daha bu odaya giremeyeceğim..." Louis ayağa kalktı ve kollarını ona doladı. "Sence de bunu değerlendirmemiz gerekmiyor mu Hazza?"
Harry duyduğu takma isimle hafifçe kaşlarını kaldırdı ve güldü.
"Beni hala masaya doğru becermeniz için vaktiniz var efendim." Louis dudaklarını onun çenesinde dolaştırdı.
Harry hafifçe ileriye doğru gittiğinde Louis'yi de kendisiyle beraber ileriye doğru götürmüştü. Louis'nin kalçaları masaya çarptığında Harry onu bacaklarından tutup masaya oturttu.
Louis mutlulukla gülümsedi. Bu sefer oluyordu galiba.
Harry onun dudaklarına yaklaştığında Louis buna çoktan hazırdı. Harry elini tişörtünün içinden soktu ve aynı zamanda onun çıplak bedenine dokundu.
Louis dudaklarını araladığında Harry dilini içeriye göndermişti ve öpüşmeleri daha da derinleşmişti.
Louis nefes nefese geri çekildiğinde Harry ona baktı. Yüzlerinin yakınlığından dolayı Harry onun her detayını görebiliyordu. Tanrı onu özel olarak çizmiş gibiydi. Kıvrılan kirpikleri, minik burnu ve ince dudaklarıyla bir sanat eseriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fearless
FanfictionLouis, öğretmeni Bay Styles'a aşık oluyor ve onu kendisine aşık edeceğine neredeyse emin. 17! Louis 26! Harry