Louis, Luke ile düşündüğünden fazla zaman geçirmişti. Birlikte 1 ayı geride bırakmışlardı ve bu süre içinde Harry ile okul dışında hiç görüşmemişti. O günden sonra onunla hiç konuşmamıştı. Tek bir mesaj bile atmamıştı. Yaşananlardan sonra Louis'nin kalbi hala kırıktı ve ona gitmek istemiyordu. Gelmesi gereken kişi oydu. Ama gelecek gibi de durmuyordu.
Aynı zamanda Harry de ondan vazgeçmiş gibi görünüyordu. O da ona hiç mesaj atmamıştı. Gözleri doğru düzgün buluşmamıştı bile. Louis'nin kalbi kırılsa da Luke bu süreçte ona düşündüğünden çok yardımcı olmuştu.
Luke bariz bir şekilde onu seviyordu. Birlikte çok fazla zaman geçiriyorlardı ve Luke çoğu gece Louis ile kalıyordu. Kendi aralarında mükemmel bir çiftlerdi ve onunla sevgililerin yaptığı o klasik aktiviteleri yapmayı seviyordu. Koltukta sarmaş dolaş oturup film izlemeye bayılıyordu. Louis için yemek yapmak favorisiydi. Eve geldiğinde, evden çıkarken her seferinde öpüşmelerine, bazen belki evden geç çıkmasına, hepsini ayrı seviyordu. Louis'nin kendisinin yanında küçük kalmasını, kollarının arasında kaybolmasına aşıktı. O Louis'ye aşıktı. Onunla ilgili her küçük detayı seviyordu.
Ve bugün de, başka bir sıradan gündelerdi. Haftanın dördüncü günüydü ve arka sırada dersi dinlemek yerine uyudukları bir başka gündü.
Louis, Luke'a yaklaşarak sessizce konuştu. "Tuvalete gideceğim." Luke ona bakıp gülümseyerek onayladı. Louis sessizce sınıftan çıkarken Luke tekrar kafasını sıraya gömmüştü.
Louis boş koridorda yürürken ders sırası olmasını değerlendirerek öğretmenler tuvaletine girdi. Yapmaması gerektiğini biliyordu. Ama sonuçta herkes yapıyordu.
Louis işini hallederken kapının açıldığını duymamıştı ama gelen adım sesleriyle de o tarafa dönememişti. Tanıdık bedenin silüetini yanında göz ucuyla gördüğünde gerildi. Louis fermuar sesini duyduktan sonra onun dudaklarından dökülen sesi dinledi. "Senin burada ne işin var?" Harry ona bakmadan, sakin bir ses tonuyla konuştu.
Louis işini bitirip fermuarını çekti ve cevap vermeden ellerini yıkamaya gitti. Sırası değildi. Geçen onca günden sonra düşünmek için yeterince süresi olmuştu. Onunla konuşmak için deli oluyordu ama yapmayacaktı.
Hemen ardından gelen ayak seslerini duyduğunda aynadan onun yüzüne baktı ve gözleri en nihayetinde buluşmuştu. Louis aniden ona karşı büyük bir özlem hissetti. Her şeyi unutmak ve tekrar eskisi gibi kollarına atlamak istedi. Ama yapmadı. Gözlerini onun üstünden çekti ve kapıya doğru yöneldi.
"Dediğimi yapmana sevindim." Louis onun konuşmasıyla adım atmayı kesti ve durdu. Aniden arkasını döndüğünde hızlıca ona doğru yürüdü. Harry ona bakmaya devam ederken Louis hiç durmadan yanına geldi ve 1 ay öncesine kadar kıyamadığı yüzüne tokat attı. Harry şaşkın bir şekilde ona bakarken Louis'nin gözyaşları akmaya başlamıştı bile. İçinde tutmaktan yorulmuştu. Onu sevmekten, ondan nefret etmekten yorulmuştu. Bazen ne düşüneceğini bile bilmiyordu.
Luke'un ona iyi geldiğinin farkındaydı ama kalbi farklı atıyordu. Onu çok sevdiğinin farkındaydı. Louis'ye değer veriyordu. Onu düşünüyordu. Ona saygı duyuyordu. Onu dinliyordu ve bebek gibi seviyordu.
Ama Louis, Harry'yi gördüğünde mantığını yitiriyordu.
Louis düşünmeden onun dudaklarına atladığında Harry onu tuvalet kabininin içine çekti. "Seni özledim." diye fısıldadı kulağına doğru küçük olanın. Harry onu daha derin bir öpücüğün içine çekerken Louis ona karşılık verdi.
"Bedenini..." Harry durdu ve onun boynuna doğru yöneldi. Aşk öpücüklerini kondururken küçük ısırıkları da ihmal etmiyordu. "Kokunu..." kafasını boynuna gömdü ve derin bir nefes aldı. "Adımı söylemeni." Harry onun gözlerine baktı. "Adımı söyle Louis."
"Harry." diye fısıldadı Louis mavileriyle onun yeşillerine dalarken. Kendisini tamamen kaybetmişti. Harry onu özlemişti. Onu öpmüştü. Belki de bu geçen süre ona da dayanılmaz gelmişti. Belki de her gün onun hakkında düşünmüştü. Düşünmüştü, değil mi?
Harry onun tişörtünü yavaşça yukarı doğru sıyırırken onu ilk kez görüyormuş gibi bakıyordu. Meme ucuna dilini hafifçe değdirdiğinde Louis titredi. Ama Harry'nin bu yumuşaklığı uzun sürmedi. Dil hareketlerine devam ederken ısırmaları sertleşmişti ve Louis iz kalacağından emindi. Ama bu o an önemli değildi. O, bu küçük tuvalet kabininde tam şu an onunla buradaydı. Ona olan özlemi bir anlığına zincirlendiği yerden çıkmış ve Louis'nin mantığını devre dışı bırakmıştı.
Harry tüm bedenini Louis'ye yaslayıp onu tamamen hissetmesini sağladığında Louis zevkle kafasını geriye yasladı. Harry fırsatı değerlendirerek açık olan boynuna birkaç ısırık ve öpücük daha vermişti.
Harry pantolonunun üzerinden Louis'nin sertleşmiş aletini tuttu ve hafifçe okşadı. Okşamalarına devam ederken Louis zevkten kafayı yiyecek gibiydi. Sona yaklaştığını hissettiğinde onu durdurmak zorunda kaldı. Pantolonunu kirletemezdi. Harry onun pantolonunun düğmesini açıp aşağıya doğru sıyırdığında Louis inlemesini tutmaya çalışarak kendisini ona bastırdı.
Harry, Louis'nin iç çamaşırını aşağıya doğru indirirken tekrar derin bir öpüşmenin içine çekilmişlerdi. "Benim için arkanı dön Louis." Louis tanıdık gelen cümleyle durdu. Bunu birçok defa duymuştu. Bunu duymak istemiyordu. O küçük kabinde kullanılmak ve sonrasında hiçbir şey olmamış gibi davranılmasını istemiyordu. Diğer duyduklarına göre bu sefer aynı hissetmemişti. İçindeki zevk dalgalanan bir öfkeye dönüşmüştü.
Louis hızlıca pantolonunu çekerken Harry geri çekilip ona baktı. Louis ona baktığında dudaklarının yukarı kıvrıldığını görmüştü. Hayal kırıklığından çok dudaklarında alaycı bir gülüş vardı. Louis onun ifadesinden rahatsız olmuştu ama sorgulamadı. Onun yerine Harry konuştu. "Demek o seni tatmin edebiliyor, ha?" Hafifçe güldüğünde Louis içinde adlandıramadığı bir hisle onun yüzüne baktı. Hayal kırıklığı mıydı? Tiksinme mi? Üzüntü? Belki de hepsi. O an ne hissettiğini anlayamamıştı ama yanlışının içindeki en doğru hareketi yaparak tuvaleti terk etti.
Louis sınıfa gidip sessizce tekrar sırasına oturduğunda Luke ona baktı. "Bir şey mi oldu? Tuhaf görünüyorsun." Louis ifadesiz bir şekilde ona baktığında Luke onun titreyen ellerini fark etmişti. Luke yüzündeki endişeyi saklayamadı. "Anlat bana, dersten çıkmak ister misin?" Luke onu sakinleştirmek için titreyen ellerini tuttuğunda Louis sertçe elini çekmişti.
"İstemiyorum." Kafasını sıraya gömdüğünde konuşmadan kaçmak istemişti. Suçlu hissediyordu ve kendisine verdiği tüm sözleri o kadar kısa sürede unutmuş olmasına sinirliydi. Ve Luke'un onun için endişelenmesi kendisine daha çok sinirlenmesine neden oluyordu. Aptaldı. Onu üzmek istemiyordu ama yaptığı affedilemezdi.
Luke hala endişeyle ona bakarken aklından bir sürü şey geçiyordu. Luke onu tanıdığından beri bir şeyler olduğunun farkındaydı ama Louis ona anlatana kadar bekleyecekti. Ama bu şekilde de ona yardımcı olamıyordu. Belki onunla paylaşsa beraber çözebilirlerdi. Luke onun iyi hissetmesi için her şeyi yapardı. Ama bekleyecekti. Louis ne zaman hazır hissederse onu o zaman dinleyecekti.
••••••••••••••••••
Çok uzun zamandır yazdığım hiçbir bölüm hiç içime sinmiyor çok özür..
Ama artık yavaş yavaş bitiriyoruz so.. hesaplarıma göre 2 bölüm sonra final. Bir sonraki bölüm ise geçiş bölümü olacak.
Hala bekleyenleri bu kadar beklettiğim için özür dilerim ama içimden hiç gelmedi yazmak. Umarım finali beğenirsiniz
Love ya 🩶
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fearless
FanfictionLouis, öğretmeni Bay Styles'a aşık oluyor ve onu kendisine aşık edeceğine neredeyse emin. 17! Louis 26! Harry