9

2.6K 173 179
                                    

Sabah Louis uyandığında yanında Harry'yi görmemesi ile yatakta doğruldu ve birkaç saniye boyunca öyle oturdu. Muhtemelen ondan önce uyanmıştı. Louis kalktı ve banyo olduğunu düşündüğü yere girerek elini yüzünü yıkadı. Ardından aşağıya indi. Harry'yi televizyon izlerken buldu.

"Sonunda uyanmışsın." dedi Harry. "Hep böyle uykucu musun sen?"

"Saat kaç ki?"

"11'e geliyor."

Louis ona tuhaf bir şekilde baktı. "11 geç mi?"

"Her sabah 8'de uyandığım düşünülürse, evet."

"8 mi?" dedi Louis şaşkınca. "8 çok erken. 11 bile bana erken geliyor."

"Bu iş böyle olmaz. Birlikte olacaksak erken kalkmalısın." dedi Harry şakacı bir tavırla.

"Oldu o zaman görüşürüz." Louis arkasını dönüp gidiyormuş gibi yaptı. Ardından tekrar önüne döndü ve gülerek Harry'nin yanına gelip oturdu. Yanına dönerek dudaklarına küçük ve masum bir öpücük kondurdu.

"Günaydın öpücüğü." dedi Louis. Harry de gülümsedi.

"Kahvaltı hazırlayalım mı?"

"Sen yapmadın mı?"

"Hayır, senin uyanmanı bekledim."

"Yaaa. Çok tatlısın." dedi Louis kelimeleri uzatarak. "Acıkmadın mı?"

"Midem kazınıyor." dedi Harry ayağa kalkarken. Louis de kalktı ve birlikte mutfağa gittiler.

"Sen kahvaltılıkları çıkar. Ben de omlet yapayım. Sever misin?"

"Evet." dedi Louis kısaca. Buzdolabının kapağını açtı ve içinden bulduğu kahvaltılıkları çıkarmaya başladı. Harry de bu sırada yumurtaları kırıyordu. Louis heyecanla atladı. "Yumurtaları ben çırpsam olur mu?" dedi masum bir ifadeyle. "Yumurta çırpmayı çok seviyorum." dedi tekrar.

"Tamam, sakin ol. Al bakalım. Hem işime gelir." dedi gülümseyerek ve hemen onun yanında tezgaha yaslanarak onu izledi.

"Çocukken annemle tatlı yaparken de ben çırpardım hep." Harry gözlerine bakmaya devam ederek gülümsedi. Söylediği her şey ona masum geliyordu. Saf ve temizdi.

"O yüzden seviyor da olabilirim. Belki de bana çocukluğumu hatırlatıyordur." dedi çırpmaya devam ederek.

Harry kaseye baktı. "Sanırım bu kadar yeter."

Louis itiraz etti. "Hayır! Biraz daha lütfen."

Harry onun bu şirinliğine dayanamayıp çenesinden tuttu ve kendisine bakmasını sağlayıp ona uzun bir öpücük verdi. Sadece dayanamıyordu işte.

Ayrıldıklarında Louis kendi kendine gülümsedi ve çırpmaya devam etti. Harry de sakince onu izledi.

"Oldu bu bence." dedi Louis kaseyi göstererek. Harry sanki o hiçbir şey dememiş gibi onu duymazdan geldi ve arkasına geçerek onu kolları arasına aldı ve boynuna küçük öpücükler kondurdu. Louis buna hazırmış gibi kafasını yana yatırdı ve ona yer açtı. Harry'nin ıslak öpücüklerini boynunda hissederken bir yandan da büyük ellerini bedeninde hissediyordu.

Louis kendisini daha da geri itmesiyle Harry'nin ağzından küçük bir inleme kaçtı. Beyaz tişörtün altına elini sokmasıyla Louis'nin parlayan teni göründü.

Kıyafetlerinin altından görünmüyordu ama çocuğun ipince bir beli, kayda değer büyük kalçaları vardı ve şaşırtıcı derecede vücudu temizdi. Hiçbir iz ya da leke yoktu. Tamamen yeni doğmuş gibiydi.

FearlessHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin