Hafta sonu geldiğinde Louis hiç düşünmeden Harry'nin evine gitmek için evden çıkmıştı. Bütün hafta okuldaki anlamsız bakışmalardan başka bir şey yapmamışlardı ve Louis'nin vücudu açlıkla Harry'yi arıyor gibiydi. Louis tüm hafta istemeden de olsa onu düşünmüştü. Ve ortadaki yanlış anlaşılmayı düzeltebilmek içinse çokça üzerinde düşünmüştü.
Gerçeği bilmeliydi. Louis, onun dışında birisiyle asla olamazdı. Hayır. Söz konusu bile değil. Her ne kadar Luke'un ona olan ilgisini görse de karşılık veremezdi. Louis, Harry'den başkasını görmüyordu.
Louis nihayet Harry'nin evine geldiğinde derin bir nefes aldı ve kapıyı çaldı. Birkaç saniye içindeyse dağınık saçlı bir şekilde kapıyı açtığında Louis aldığı tüm nefesi tuttu. Onu bu şekilde görmeyi çok seviyordu.
"Gel." dedi Harry nazikçe bileğinden tutarken. Sanki onu bekliyormuş gibi. Harry onu hafifçe içeri çekerken Louis onun hafif dokunuşuyla bile aklındaki her şeyi unutmuş gibiydi.
Harry kapıyı kapattığında beklemeden dudaklarına yapıştı. Hafifçe arkaya doğru ittiğinde Louis arkasındaki sert kapıya yaslanmıştı. Dağınık saçlı olan, onu tüm ihtiyacıyla öperken, Louis onun yumuşak dudaklarına uyumla karşılık veriyordu.
Harry dudaklarını ayrımadan elini onun tişörtünün içine soktu ve elinin altındaki pürüzsüz teni okşadı. Dudaklarını ayırıp boynuna yöneldiğinde ona küçük öpücükler ve aşk ısırıkları verdi. Harry, bunun Louis'nin favorisi olduğunu biliyordu.
Louis bunun öncesinde açıklamasını yapmak istiyordu. Bu yüzden onu hafifçe ittiğinde Harry şaşkınlıkla yüzüne baktı.
"Dünkü şey hakkında-" Louis açıklama yapmak için konuştuğunda Harry hızla onun lafını böldü.
"Dün her ne olduysa umrumda değil, Louis. Bunun için bana açıklama yapmak zorunda değilsin."
Louis şaşkınlıkla gözlerini kırpıştırdı. Dili tutulmuş gibiydi. Hiçbir şey diyememişti. Sadece işine geri dönen sevdiği adama boynunu biraz daha açabilmişti.
Dün ne olduysa umrunda değildi. Louis, açıklama yapmak zorunda değildi. Çünkü bu önemli değildi, değil mi? Harry onun kiminle olup olmadığını önemsemiyordu. Louis ona vücudunu açtığı sürece sorun yoktu. Böyle miydi gerçekten?
Harry kolayca onu kucağına aldığında Louis otomatik olarak bacaklarını onun beline sarmıştı. Düşmemek için boynuna da tutunduğunda Harry onun kalçalarını sertçe kendisine bastırmıştı. Louis altında hissettiği şişlikle mantığını bir kenara attı. Onu çok özlemişti ve tadını çıkarmak istiyordu.
Harry kucağında Louis'yle yatağa oturduğunda Louis hızlı bir şekilde ikisinin üstünü çıkardı. Kendi düğmesini de açtığında dar pantolonu aşağıya indirmek Harry için zor olmuştu. Ve en sonunda Louis tamamen çıplak kaldığında Harry onun o taptığı vücudunu incelemeden duramadı.
"Tuhaf..." diye mırıldandı sessizce.
Louis ona baktı ve neyin tuhaf olduğunu anlamaya çalıştı. Tamam, onun vücuduna bakarak 'tuhaf' demesi onu biraz korkutuyor olabilirdi. "Ne?" dedi merakına yenik düşerek.
"Gerçekten nazik olmuş olmalı." Louis kafası karışmış bir şekilde ona baktı. "Hiçbir iz bırakmamış. O çocuğun sana olan bakışını düşününce, bu imkansızmış gibi geliyor."
Louis şaşkınlıktan bir şey diyemedi. Gerçekten bunu yaptığına inanıyordu. Louis onu seviyorken, bunu ona fiziksel bir şekilde de gösterirken -defalarca- Harry buna inanıyordu. Louis böyle bir insan bile değildi. O sadece bir kişiye bağımlı kalıyordu. Her ne kadar Harry'yle birlikte olamasa da -henüz- yine de ona bağlıydı. Yapacağı herhangi bir şey aldatmaya girerdi ona göre. Birlikte olmasalar bile.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fearless
FanfictionLouis, öğretmeni Bay Styles'a aşık oluyor ve onu kendisine aşık edeceğine neredeyse emin. 17! Louis 26! Harry