Balık

14 1 0
                                    

Sara'nın benim için getirdiği oyuncakla oyun oynarken o da suyun kenarından topladığı taşları tişörtünün içine koymuş buraya geliyordu. Ben de heyecanla onu karşıladığımda hemen yanıma oturdu ve topraktan kazdığımız çukurun içine koydu. "Bak yeşil bir taş buldum. Çok güzel değil mi?" dediğinde büyülenmişçesine bakarak taşı elime aldım.

"Böyle bir taşı ilk defa görüyorum. Çok güzelmiş." dediğinde iki parmağımın arasına aldım ve havaya kaldırıp güneşe doğru tuttum. İçinden arkasını görebiliyordum. "Annemin dediğine göre bu eski zamanlardaki insanların kullandığı cam şişelerin parçalarındanmış. O yüzden çok yokmuş."

"Çok pürüzsüz." dediğimde ellerimi indirdim ve avuç içimde ona bakmaya başladım. O sıra yanımıza doğru gelen ayak seslerini duyunca başımı oraya çevirdim. Ivy teyze ve Sara'nın annesi Becca teyze yanımıza doğru geliyorlardı. Ona gülümsediğimde o da içten bir gülümsemeyle güldü ve yanıma oturdu. "Ivy teyze bak, Sara bir taş bulmuş ve içinden arkasını görebiliyorum." Güldü.

"Öylelere saydam deniyor tatlım." dedi ve saçlarımı eline aldı. "Saydam." diyerek kendi kendime tekrarlarken taşa biraz daha baktıktan sonra diğerlerinin de içinde olan çukura bıraktım. Ivy teyze tırnaklarıyla saçlarımı tararken başımı kaldırdım ve ağaçlara baktım. "İyice temizlendin değil mi?"

"Evet, hatta parmaklarım buruş buruş oldu." dediğimde Sara'yla beraber kıkırdadık. "Aferin size." dedi Becca teyze de. "Ee, diğer çocuklarla oynamayı düşünmüyor musunuz?" dediğinde annesine döndük. "Hayır anne, biz kızız diye yanlarına almak istemiyorlar. Bir de diyorlar ki altı yaşındakiler katılamaz." Ivy teyze güldü. "Zamanı gelince peşlerinizden ayrılmayacak onlar bekleyin güzellerim. Ayrıca bırakın onlar erkek oyunlarını oynasınlar bakın biz burada ne güzel konuşuyoruz." Ardından Ivy teyze saçlarımı taramaya devam etti. Arada acısa da sesimi çıkarmıyordum. Hatta böyle taraması çok hoşuma gidiyordu. Uyuyacakmış gibi hissediyordum.

Derin bir nefes aldım ve gözlerimi kapattım minik bir uykuya dalmak için. Fakat üstüme gelen sularla korkup gözlerimi açtım. Cory ve arkadaşları tam önümüzde su savaşı yapıyorlardı. Kaşlarımı çatarak onlara döndüğümde Sara da benim gibi onlara baktı. "Hey, gidin başka yerde oynayın." diye bağırdı.

"Siz gidin başka yerde oturun." dediğinde Cory, Ivy teyze uyarır bir şekilde öksürdü. "Ama anneciğim bak hepimiz ıslandık burada. Oysa daha yeni kurumuştuk. Hadi siz başka yerde oynayın zaten çok geç olmadan kampa döneceğiz."

"Of ya." diye Cory suda ayağını vurunca çıkan su gözüme gelmişti fakat girmeden kapamıştım. Ama o kadar sinirliydim ki birazcık taklit yaptım gözüme girmiş gibi. "Canım acıdı." diyerek ellerimi sağ gözüme bastırırken diğer gözümle de ona öldürücü bakışlar atıyordum. Ivy teyze alnıma dokunup bana baktı.

"Cory, yaptığını beğendin mi? Bak kardeşinin gözüne girdi su." dediğinde Cory'nin yanındaki arkadaşları kahkaha attı. "Iy, Cory'nin küçük bir kız kardeşi var."

"Hey, o benim kardeşim falan değil. Annesi ve babası olmadığı için bizimle kalıyor." dediğinde bana baktı sinirle. Elimi gözümden çektim üzgünce. Herkes sessiz kesilmişti bir anda. Bana acıyarak bakıyorlardı. Kimsenin yanında ağlamak istemediğim için hemen ayağa kalktım ve yanlarından ayrıldım. Ivy teyze arkamdan bağırsa da dinlemedim ve koştum. Ayağıma arada batan taşlar canımı acıtıyorlardı.

Miller gölünden uzaklaştığımda bir ağacın dibine çöktüm ve bacaklarımı kollarımla sardım. Ardından ağlamaya başladım bağıra bağıra. Benim annem ve babam yoktu. Ben bebekken ölmüşlerdi. Carter amca öyle anlatıyordu. Annem beni doğurunca ölmüş, babam da bir gün ava çıkınca geri dönememiş. Benim kimsem yok, sadece Ivy teyze ve Carter amca var. Bir de Sara... o benim en iyi arkadaşım. Onun dışında kimsem yok. Cory'nin arkadaşları benimle dalga geçmekten başka bir şey yapmıyorlar. Hep beni küçük düşürüyorlar.

AynaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin