Ölüm Valsi

20 0 0
                                    

"Bellamy, iyi değilim." dedi öksürerek. Endişeyle ne yapacağımı, nasıl hareket edeceğimi bilemiyordum. Karşımda, bitkinlikten yorgun düşmüş çaresizce uzanıyordu battaniyelerin arasında. Ve benim elimden bir şey gelmiyordu. Onu kurtaramıyordum. Tekrar öksürdü zorla. "Bana doktoru çağırabilir misin?" dedi kısık sesiyle. Başımı salladım.

"Tamam anne, hemen dönerim. Sen dinlen." dediğimde çadırdan çıktım ellerimi ovalarken. Annem hiç iyi değildi. Son zamanlarda çok bitkin düşüyordu. Babam ona yardım etmek hiçbir şey yapmıyordu. Bu zamana kadar yaptığını da görmemiştim zaten. Bunları ona yapan da babamdı zaten. Tek istediğim anneme bir şey olmamasıydı.

Doktorların olduğu yere vardığımda kapıdaki püsküllerin arasından geçtim ve içeri girdim. Yaşlı doktor benimle göz göze gelince sakince gülümsedi. Ben de gülümsemeye çalıştım fakat başaramadım. Annemin öyle olması beni çok üzüyordu.

"Merhaba delikanlı, adın ne senin?" dedi yanıma yaklaşırken. Benden oldukça uzundu ve bembeyaz saçları vardı adamın. "Bellamy efendim." dedim hala ellerimi ovalarken. Adam ellerime dönünce onları bıraktım ve sırtımı dikleştirdim. "Annem çok hasta, günlerdir ayağa kalkamıyor. Şu anda çadırında, sizi çağırmamı söyledi." adam çatık kaşlarla beni dinlerken acıyarak baktı gözlerime. Sertçe yutkundum. "Tamam, hadi beni annenin yanına götür."

Beraber çıktığımızda hızlı adımlarla doktorun önünden ilerliyordum. Yolda doktoru görenler ona selam verirken insanların yüzlerindeki gülümsemeleri gördükçe adımlarımı sertleştirdim. Benim annem hasta ve kalkamıyor, burada insanlar mutlu olmamalıydı.

Çadırın önüne vardığımızda ilk içeri ben girdim ve annemin yanına dizlerimle çöküp omzuna dokunarak uyandırdım. "Bellamy?" dediğinde sesi çatallaşmıştı. "Benim anne, doktoru getirdim. Hadi uyan." dediğimde elimi omzundan çektim ve yavaşça gözlerini aralayışını izledim. Bana bakmadan doktora döndüğünde doktor kafasını içeriye uzatmış anneme bakıyordu. "Sen çık Bellamy, doktor işini yapsın." dediğinde başımı salladım ve çadırdan çıkmak için dışarıya yöneldim.

Doktorun yüzü endişeli görünüyordu. Bu içime korku serperken doktora bir daha bakmamayı seçtim ve çadırın önünde durdum. "İşim bitince anneni görebilirsin Bellamy. Biraz yürüyüş yap." dediğinde başımı salladım. Ardından dik durdum ve ellerimi arkamda birleştirdim. Annem bu haldeyken bir yere gitmeye niyetim yoktu.

Birkaç dakika öylece bekledim hareket etmeden. Ardından bir grup, benden büyük çocuklar yanıma geldi. "Ne oldu, askerliğe mi başlayacaksın?" dediğinde ona döndüm. "Hayır, doktor içeride hasta olan annem ile ilgileniyor. Ben de burada bekliyorum." aralarından bir tanesi kahkaha attı. "Eminim annen çıkınca iyileşecektir... Kaç yaşındasın sen?" dediğinde güneşten gözümü kıstım. "Sekiz." dedim gururla. Doğum günüm daha yeni geçmişti.

Bana soruyu soran küçümser bir şekilde baktıktan sonra diğer arkadaşına döndü ve birbirlerine akıllarına bir şey gelmiş gibi gülümsediler. "Annenin neyi var demiştin?"

"Günlerdir hasta, yatıyor. Hiçbir şeye gücü yok, tüm gün uyuyor ve yemek yemiyor." inanmazmışçasına başını salladı. Ardından bana doğru eğildi. "Sana bir sır vereceğim ama doktorlara bunu bildiğini söyleme sakın." içim merakla kaynarken kaşlarımı kaldırdım ve başımı salladım. "Kampın çıkışından dümdüz gidince upuzun ağaçlar göreceksin bir süre sonra, o ağaçların altında mavi bir bitki yetişiyor. O bitkiyi yiyen herkes eski sağlığına kavuşuyormuş ne olursa olsun."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 28, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AynaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin