Kendimi hareket ettirmeye çalışıyordum ama yapamıyordum. Tüm bu olandan sonra, her şeyin bittiği anda gidiyordum. Tam da kurtulduğumuzda. Tam da onun dudaklarıyla buluştuğumda... Tavanı izleyen gözlerimi ona çevirmek istiyordum ama başaramıyordum. Bağıra bağıra ağlamak geliyordu içinden ama ağlayamıyordum. Fakat bir mucize oldu ve bir gözümden akan yaş, elmacık kemiğimi ısıttı. Ona kalkıp sarılmak istiyordum, "her şey geçti!" demek... Ama ben geçiyordum.
Yanımda ağlamaya başlarken eliyle koluma dokunduğunu hayal meyal hissettim. Onun sıcaklığını hissedemiyordum artık. Ama varlığı, kolumu sıkışı beynimde yer ediniyordu. Bilincimin yerinde olmasına hiç bu kadar sevineceğim ve kızacağımı düşünememiştim... Seviniyordum çünkü son dakikalarımda onun dudaklarıyla buluşmuştu dudaklarım. Gerçekliğe kavuşmuştu. Hiç istemesemde o sözü vermişti... Başkasına aşık olmayacaktı. Bana gerçekten aşık mıydı? Keşke şu dilim, damağıma yapışmasaydı da konuşabilseydim. Ve diğeri, kızıyordum çünkü ona cevap veremiyorum, dokunamıyorum. Onun tüm tenini, sıcaklığını tüm vücudumda hissetmek istiyordum. Ama sadece baskı olarak kalıyordu. Keşke onu sevdiğimi söyleseydim... şimdi bunun pişmanlığıyla yanıma gelen beyaz silüeti izliyordum.
Tıpkı ağaçların arasında gördüğüm gibiydi. Zarifçe dans eden bir silüet vardı. Gülümsüyordu, ama sahteydi. Ardında kötü birisi vardı o maskenin. Beni alıp cehenneme gidecek gibiydi. Belkide hepimiz cehenneme gidecektik. Orada buluşacaktık ve burada nasıl sıkıntılar çektiysek onları çekecektik. "Seni götürmeye geldim. Hazır mısın?" dedi yankı yapan ses. Nefesimi tuttum ama zaten alamadığımı farkettim. Hazır değildim... istemiyordum gitmek. Henüz değil.
Silüet havada uçarken bana doğru yaklaştı ellerini uzatarak. Korkarak kendimi geri çekmeye çalıştım ama yapamadım. Avazım çıktığı kadar bağırmak istiyordum. Ama dilimi yutmuş gibiydim, hiçbir şeye gücüm yoktu. Yorgun değildim, ölüydüm.
Kendimi gerçekliğe döndürmek için Bellamy'nın nefesine odaklanmaya çalıştım. Silüeti görmezden geldim ve yanımda ağlayan bedenini dinledim. Hıçkırıkları arasından zor nefes alıyordu. Keşke kalkıp konuşabilseydim. Ama sadece onun sesini dinledim. "Gitme." diyordu kesik nefeslerinin arasından. Bunu tekrarlıyordu şoka girmiş gibi.
"Çekilsen iyi edersin." dedi yanındaki kadın Bellamy'e. Korkarak onları dinledim. Hayır, daha kendimdeydim. Lütfen onu benden ayırmayın. "Hayır, onu bırakmıyorum." dedi boğuk sesiyle. "O zaman onunla birlikte sen de çarpılırsın." Bellamy başını kaldırdı ve kadının elindeki şeylere baktı. İki tane parça tutuyordu ama ne olduğunu buradan seçemiyordum. "O da ne?" dedi korkuyla. "Kız arkadaşını kurtarmak için son şansımız." dediğinde ferah bir nefes vermek istedim. Ama benim yerime bunu Bellamy yaptı. Umutla bakarak elini benden çekti ve masadan kalktı. Onun yokluğunun soğukluğunu hissetmek istedim vücudumda. Ama ben havadan bile daha soğuktum artık.
Kadın ellerindeki parçaları birbirine sürttükten sonra hızla göğsümün üzerine bastırdı. Elektrikle çarpılırken vücudum yukarıya kalktı göğsümden başlayarak. Beynim acımaya başlarken bir daha yaptı. Sanki duran kalbimi tekrar durduruyordu bu alet. İçimi acıtıyordu. Lütfen işe yarasın... Ben artık yaşamak istiyorum.
Sonuncusu hepsinden daha güçlü bir elektriğe sahipti. Onu beklemiyorken şoka girdim ve nefes alma ihtiyacıyla beraber zorlanıp aldım. Yüksek sesle aldığım nefesim boğazlarımdan geçerek kalbimi tekrar çalıştırmaya başladı. Gözlerimi kırpıştırmaya başladığımda kurumuş olan gözlerimle beraber acısını hissederek başımı kaldırdım. Hissediyordum, acıyı hissediyordum.
Bellamy şok halinde yanıma oturdu ve elini sırtıma koyup dik durmamı sağladığında gözlerine baktım. Yaşlı gözleri bana bakarken biraz onu izlemeyi tercih ettim. Ardından kafamı omzuna koyduğumda sırtımdaki elini daha da sıkılaştırdı ve beni tuttu. Gözlerimden yaşlar akmaya başlarken gözlerimin acısı geçmeye başlamıştı. "Yaşıyorsun." dediğinde gülümseyerek yüzüne baktım. Kaskatı olan kolumu kaldırdım ve yanağına dokundum. Ardından başımı yere eğdim. Tavanı görmekten çok sıkılmıştım. "Bellamy..." Dedim nefes nefese kalırken. Onun adını saatlerce söyleyebilirdim. Kalbim hala acıyordu ama umursamayacak kadar mutluydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayna
Science Fiction"Hepiniz burada nüfus azaltımı için bulunuyorsunuz." "Ne yani hepimizi öldürecek misiniz?" dedi sol taraftan bir çocuk. Adam güldü. "Hayır, size yaşamanız için son bir şans veriyoruz. Eğer karşınıza çıkan rakibinizi yenerseniz... yaşarsınız. Yenili...