Gözümüm önünde kayıp giden bedenini izlerken hiç cesaret edemediğim bir şeye kalkıştım. Elimi ona doğru atarken bir saniyeliğine de olsa sıcak kolunun soğuk parmaklarıma değiyişini hissettim. Nefesim kesilirken parmaklarımı sıktım. Sanki onu tutsam düşmeyecekmiş gibi... Bedenim olduğum yere düşerken yanımdaki direği tuttum düşmemek için aşağı. Korkudan gözlerimi yeni açabildiğimde de gördüğüm manzara tüm kaslarımı kasmıştı.
Bellamy'i yakalamıştım. Kolundan... Fakat git gide kayıyordu. Düşmesine izin vermemeliydim. Bileğine geldiğimde iyice onu sıktım. Benim de bileğimi sıkan bir şey hissettiğimde onunla göz göze geldim. O da aşağıya bakan gözlerini bana çevirmişti. Yüzü kanlar içinde kalmıştı hem tavşanınkinden hem de Matthew'un az önce bıçağı savurduğunda kesilen derisi yüzünden. Orada zaman bir daha durdu. Birbirimizin gözlerine baktık, güçlü olmaya çalışıyordum fakat nefesim yetmiyordu. "Sakın aşağı bakma." dedim boğuk sesimle. Ardından tüm sesler tekrar yükseldi ve zaman akmaya başladı.
Kolumun acısıyla çığlık atarken diğerlerine de sesimi duyurmaya çalışıyordum. Birisinin belimi kavradığını hissettiğimde içim umutla doldu. Birileri de kolumu tutup onu çekmeye yardım ederken şokla nefes almaya çalışıyordum. Ve hepsi bitti... Kolumdaki ağırlık hissi giderken olduğum yere bıraktım kendimi ve uzandım nefes almak için. Onun bedeni de yanıbaşımdaydı. Hala inanamıyordum, yaşıyordu.
Diğerleri Bellamy'le ilgilenirlerken ben de sırtımı yerden kaldırdım ve ona döndüm. Havayı izliyordu sanki gerçek olduğundan şüpheli gibi. Kendi gücümü topladım ve dizlerimin üzerine oturdum. Ardından üzerine eğildim ve alnını alnıma dayadım. Rahat bir nefes alırken gözlerimdeki yaşlar kendilerini bırakmıştı bile. "Bellamy..."
Elimi omzuna koyduğumda o da diğer elini kaldırdı ve elimi tuttu. Gözyaşlarım sessizce onun alnına akarken çektim kendimi. Ona baktım ve elimi alıp yanağına götürdüm. Yüzündeki kanları umursamıyordum bile. O hala çok güzeldi. "Teşekkür ederim." diye zor çıkan sesiyle konuştu. Dirseklerini yere basıp kalkmaya çalışırken ona yardım ettim. Cory de yanımızda çökerken gözlerimi ondan ayıramıyordum. Başımı sağa sola salladım. "Etme."
Oturur pozisyona geldiğinde yüzünü bana çevirdi ve gözlerime baktı. Başımı sallarken o da gülümsemeye çalıştı. Gözlerindeki mutluluğu görünce daha da gözyaşlarım birikiyordu. Şu an o gözler hayatta olmayan bir cesede ait olabilirdi.
Eliyle yanaklarımdan tuttu ve yanaklarımdaki yaşları sildi. Ardından pişman bir halde başını eğdi. "N-ne oldu?" dediğimde ellerini gösterdi bakmam için. Kan içindeydiler. Gülümsedim sinirle. "Umursadığımı mı düşünüyorsun?" diye birtek onun duyacağı sesle konuşunca iki eliyle çenem ve boynum arasında tuttu. Ardından alınlarımızı dayarken gözlerini kapattı ve çenesini sıktı. Ben de gözlerimi kapattım ve kolunu tuttum nazikçe. Öylece birbirimizin nefesini aldık.
"Vay vay vay, sarışınımız kahraman çıktı." diye Malcolm keyifle konuşunca başımı kaldırdım Bellamy'nin elleri hala bendeyken. Buna sevinmiş bir şekilde güldüğünü görünce ben de ona gülümsedim. Sanırım o da bir şeyler hissedebiliyordu tıpkı bizler gibi.
Gözlerimi tekrar ona çevirince gülümsedim. "Hadi kalkalım ve şu uçurumun yanından uzaklaşalım." başını sallarken ikimiz de Corylerin yardımıyla kalktık. Etrafımızdaki insanlara baktığımızda mutlu ve şoka girmiş yüzleri gördüm. Gururla gülümserken Bellamy'e döndüm fakat birkaç adım ilerime gitmiş ve öne doğru eğilmişti. Kustuğunu gördüğümde yanına gitmek istedim fakat yanımdan geçen güler yüzlü, az önce Bellamy'den özür dileyen kadının ellerindekileri görmemle afalladım. Bez, su ve bilmediğim, minik bir tabak içerisinde beyaz şeyler vardı. Bellamy de başını kaldırınca kadına çatık kaşlarla baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayna
Science Fiction"Hepiniz burada nüfus azaltımı için bulunuyorsunuz." "Ne yani hepimizi öldürecek misiniz?" dedi sol taraftan bir çocuk. Adam güldü. "Hayır, size yaşamanız için son bir şans veriyoruz. Eğer karşınıza çıkan rakibinizi yenerseniz... yaşarsınız. Yenili...