"Hayır böyle bir şey olmayacak." dediğinde Bellamy, onu tuttum. Sinirle Malcolm'un üzerine yürümek için yer arıyordu. Az önce bir deli cesaretiyle kabul etmiştim. Etmekten başka çarem de yoktu zaten. İkimizi orada düşünmeden öldürürdü. Belki Bellamy'i de... En azından böylelikle sadece birimiz gidecektik. Diğerimiz iyi olacaktı, olmalıydı.
"Bellamy. Lütfen sakin ol." dediğimde ellerimle boynundan tuttum yüzüme bakması için. Ama sinirden yerinde bile duramıyordu. "Bellamy!" Diye bağırdığımda gözlerimin dolmaması için kendimi sıkıyordum. "Bak bu son anımız olabilir. Lütfen benim için de daha zorlaştırma bunu." dediğimde bir anda durmuştu.
"Herkes bir kere yarışacaktı..." dedi çocuk masumiyetiyle. Gözleri dolmuştu. Onu böyle görmek beni de mahvediyordu. "Burada kuralları biz koymuyoruz. Eğer yarışmazsam herkesi katleder. Hiçbirimizin hayatını önemsedikleri yok."
"Ben, seninkini önemsiyorum. Lütfen bırak, onu öldüreyim. Sonra kaçalım buradan." gözyaşlarımdan artık suratını göremez hale gelmiştim. "Sen öldüremeden o seni öldürür. Lütfen... sana yalvarırım kendi hayatını riske edecek bir şey yapma." hıçkırıklarım aramızda yankılanıyordu artık. "Lütfen..." dedim tekrardan. Sesim git gide inceliyordu ve bu boğazıma acı veriyordu.
Bana sertçe sarıldığında tüm vücudumu ona bıraktım. Burnumu boynuna gömdüm ve kokusunu içime çektim yavaşça. Daha sonra o nefesi tuttum ve bırakmadım. Soğuk yaşlarım onun sıcak tenini ıslattılar. Sıktım sıkabildiğim kadar. Ama bu anın gerçekliğinin önüne geçemedi. Birkaç dakika içinde her şey bitiyordu. Ve sonum, tam da pes ettiğim anda geliyordu.
Kafamı kaldırıp ileride Tasya'ya sarılan Cory'e baktım... O benim kardeşimdi, nasıl olur da ölmesine izin verirdim? Birbirimizi bu ana kadar gözden sakındık fakat şimdi birbirimizin sonunu kendimiz getiriyorduk. Ve birimizin de bunun sonuyla tüm hayatını yaşaması gerekiyordu. Belkide şimdi ölene daha kolay olacaktı bundan sonrası.
Yarışmak istemediğini biliyordum. Fakat öyle yaparsa ikimiz de ölürdük. Az önce o ölmesin diye her şeyi kabul eden ben, şimdi ölmesine izin mi verecektim? Yoksa kendi hayatıma devam edip onu öldürerek bununla mı yaşayacaktım? İki soru da içimdeki organların kasılmasına yetiyordu zaten.
Bellamy'den ayrıldığımda gözlerine baktım. Onu ne kadar öpmek istesemde ona bunu yapamazdım. O haklıydı, gerçek olursa daha zor olurdu. Öpemezdim... Onun yerine parmaklarımı onun dudağına koydum korkuyla. Gözlerimi kapatıp başımı eğdim bıkkınlıkla yaşlarım akarken. Ardından güçsüz kalıp parmaklarımı çektim. "April, izin ver senin yerine ben yarışayım." Dedi sakince. Fakat kalbinin atışı sanki burdan duyacaktım. Korkuyla gözlerine baktığımda yaşlar içinde olduğunu gördüm. "Hayır, bu yükü sana veremem. Ölme ihtimalin de var ve-"
"Umrumda değil." Zorla ağzımdan derin bir nefes aldım. "Böyle bir şey olmayacak. Kendi adıma kendim yarışacağım."
"Bana yarışacağına söz veriyor musun?" dediğinde durdum ve nefesimi tuttum. Gözlerimi ondan kaçırdım ve yanaklarımı ısırdım ağzımın içinden. Bunun sözünü veremezdim. "April." dedi dişlerimin arasından. Gözlerinden yaşlar geliyordu. "Lütfen yarışmadan kendine bir şey yapayım deme." Yine sessiz kaldım.
"April!" diye bağırdı. Cevap veremedim. Gözlerimden yaşlar akıyordu sessizce. Dudaklarım ve soğuk hava tüm vücudumu bir depreme sokuyordu sanki. Ben ise kendi kendime nefesimi tutup kendimi öldürmeye çalışıyordum başarısız olacağımı bilerek... "Bak eğer gidip de yarışmazsan sana yemin ediyorum, seni asla affetmem."
"Pişman olacağın şeyler söylüyorsun Bellamy. Aynı şeyleri ben de yaşadım." dedim soğuk bir sesle. Karşımda bana bir deliymişim gibi bakıyordu. "Cory ölmesin diye o anlaşmayı kabul eden bendim. Şimdi de onu ellerimle öldürmeyeceğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ayna
Science-Fiction"Hepiniz burada nüfus azaltımı için bulunuyorsunuz." "Ne yani hepimizi öldürecek misiniz?" dedi sol taraftan bir çocuk. Adam güldü. "Hayır, size yaşamanız için son bir şans veriyoruz. Eğer karşınıza çıkan rakibinizi yenerseniz... yaşarsınız. Yenili...