Her şey bu kadar zor olmak zorunda mıydı? Neden atlatamıyordum onun ölümünü? Neden hayaleti her zaman yanı başımdaydı?
Neden o her aklıma geldiğinde nefesim kesiliyordu? Ya da neden mezarına gitmiyordum? Neden burayı yok edemiyor ve neden kardeşimin intikamını alamıyordum!?
Kahretsin ki canım çok ama çok yanıyordu.
Saat 23.08... Eylül 13... Cuma...
Bugün cumaydı. Bugün 13 Eylüldü. Bugün bizim doğum günümüzdü.
Gözlerimi açtığım zaman ellerimle yüzümü sıvazladım. Nefes alamıyor gibi hissediyordum. Sanki tüm oksijenim gitmiş gibi...
Yataktan binbir zorlukla kalkıp banyoya girdim ve soğuk bir duş aldım.
Banyodan çıkıp siyah bir şort ile siyah bir askılı giydim. Siyah, omzumda duran saçlarımı tarayıp zümrüt yeşili gözlerimi açığa çıkaran bir makyaj yaptım. Ardından beyaz sporlarımı giyip aşağı indim.
Mutfağa girdim ve kolları sıvadım. Evren en çok muzlu pastayı severdi.
Zetan yok yoktu mutfakta. Bu yüzden hiç zorlanmadan muzlu bir yaş pasta yapmaya başladım.
Çıkardığım gürültüden olsa gerek bazıları uyanmıştı. Bir süre sonra pasta hazırdı. Buzluğa koyup soğumasını beklerken herkes kalkmıştı.
"Ne yapıyordun?"
Diye sordu merakla Olga.
"Pasta."
Dedim bakışlarımı telefonumdan ayırmadan. Sürenin foldulunu belli eden o 'tik' sesi ile yerimden kalktım ve buzluktan muzlu pastayı çıkardım.
"Annem her zaman çikolatalı yapardı. Aslında biz muzlu severdik. Yani Evren severdi. Bende geceleri annem yattıktan sonra ona muzlu pasta yapardım. O da gizlice evden kaçıp bize kola alırdı. Odamıza girip kapıyı kilitler ve o gece sabaha kadar deliler gibi eğlenirdik. "
Kimseden tek kelime duymayınca onlara döndüm. Sessizce bana bakıyorlardı. Sessizce ve acıma dolu bir şekilde bana bakıyorlardı.
Yine de takmadım. Pastayı kutuya koyup kucağıma alırken telefonu arka cebine kurdum.
Ateş evinden çıkarken ayaklarım bir kez gitse bile asla unutamayacağı o yolu giderken beynim çoktan iflasını vermişti.
Mezarlıktan girdim ve onun mezarına gitti ayaklarım. Mezar taşında yazan ismi gördüğüm anda nefesim kesildi.
Evren Bozkurt...
Kucağımda pasta ile dizlerimin üzerine düştüm. Gözyaşlarıma izin verdim. Bugün istedikleri kadar akabilirlerdi. Bugün kendime izin veriyordum.
"İkiz..."
Dedim titreyen bir sesle. Parmaklarım toprağının üzerinde gezerken yağmur yapmaya başladı.
Yine de yerimden kalkmadım. Yağmurun altında sırılsıklam olurken kutudan pastayı çıkardım. Ardından telefonumu çıkardım ve Evren'in sevdiği şarkılardan birini açtım.
Yağmur yapması umrumda değildi o an. Pastaya karışan yağmur ya da telefona düşen yağmur...
Şanışer konuşurken ta ki Evren'in en sevdiği yer gelene kadar.
'Gitme, Gitme, Gitme, Gitme
Daha çok şeyi değiştirebiliriz bu hayatta
İnat etme
Hepimiz pes ettik vaktiyle
Şimdi sık yumruğunu
Sustur şu suskunluğunu
Unutma kafan atınca nasıl da dimdik durduğunu
İçin dışın nefret
Gel
Hiçbir şeyi yaşamak kadar sevme
Sana bi dünya yaratamam da elini tutarım elbette
Varsın herkes terk etsin seni
Sen dünyayı terk etme
Seni yargılamıyorum
Acını tam olarak anlamam mümkün değil biliyorum
Kaldıramadığım yükleri bırakıp kendi yolumdan gidiyorum ben
Sen de aynaya bak lütfen
"Seni seviyorum" de '
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karanlık Elementler Serisi || Ateş'in Kızı / TAMAMLANDI / DÜZENLENECEK
Fantasía#Elementler 1. Sırada #Fantastik 19. Sırada #Aksiyon 35. Sırada *** Karanlık Elementler Serisi 1. Kitap Ateş'in Kızı... Karanlık Elementler Serisi 2. Kitap Su'yun Kızı... *** Karanlık içlerinde dolanırken onu fark etmediler ve çarpışma anı geli...