12- MOONLIGHT SERENADE

540 95 252
                                    

"Ay Işığı Serenat" ı fiyaskoyla sonuçlanınca, Mehmet süklüm püklüm eve gelip, önce kuzucuğuna her zamanki gibi masal okudu. Eylül, esneyerek "İyi uykular babişko" diye mırıldanınca, aşağı indi. Annesine ve babasına olanları anlattı. Babası, gözlüklerinin üstünden bakarak sordu: 

"Oğlum, bu kız, olur da başka biriyle evlenirse ne yaparsın? "

Mehmet, bir an cevap veremedi. Gözlerine yerleşen acıyı annesi de babası da gördü. 

"Eylül'ü senle, anneme emanet edip, kendime gelene kadar ıssız bir adaya giderim herhalde."

"  Sonra da saç, sakal birbirine karışmış, güneşten yanmış, bitlenmiş olarak, Robinson Crusoe gibi eve dönersin. Zili çalınca "Hanım, kapıda evsiz bir zenci var. Açma sakın! " derim. Gördün mü hanım? Bu çocuk sırılsıklam aşık!"

"E, herhalde! Şimdi plan yapmalıyız aşıkları kavuşturmak için."

"Onu da sen yap hanım. Böyle şeylerden kadınlar daha iyi anlar."

"Tamam. Bak ne diyeceğim? Madem romantik serenat fiyaskoyla sonuçlandı. Pes etmek yok. Hem Özgür'ün de aklına şaşayım! Modası geçti evladım böyle şeylerin. Şöyle, güzel bir mekanda iki kişilik yer ayırt.  Orkestra da olsun ki, o - dilim dönmüyor- ne şarkısıysa işte o romantik şarkıyı  çalmalarını rica et."

"Valla çok güzel fikir oğlum. Ben de beğendim."

" Ben de ama peşimden ayrılmayan o salak paparazzi bozuntusu n'olucak?"

"Oğlum görürse görsün! Twitter'da bu kızın takipçileri seni linç ederken, özür beklemediler mi?"

"Beklediler!"

"Hah! İşte! Görürlerse özür dilediğini söylersin yalan da değil."

"Hay aklınla yaşa bey. Doğru ya!"

"Bir şey diyeyim mi? İkiniz de HARİKASINIZ! Sizi çok seviyorum."

Mehmet, annesine ve babasına sarılıp, yanaklarından şapur şupur öptü. Koşarak odasına çıktı. Bir sürü işi vardı:  Güzel ve canlı müzik yapan bir mekân bulma, yer ayırtma, Moonlight Serenade'i çalmalarını ayarlama...

 Annesi arkasından gülerek seslendi.

"Deli çocuk!"

Babası da

"Aşık kerata." diye güldü. 

"Kim derdi ki, can düşmanı Serap'a aşık olacak? Ha,ha,ha...."

" Eee... Allah'ın sopası yok."


*****

Serap, Mehmet'den gelen mesaja evet deyip, dememek arasında biraz bocaladı ama kalbi 

"Koşa koşa git." 

diyordu. Çok hevesli gözükmemek için soğukça da olsa daveti kabul etti. Sonra da bu sefer bir aksilik çıkmasın diye dua etti. Ertesi akşam çok güzel olmalı, Mehmet'in başını döndürmeliydi. Gerçi buna gerek yoktu. Mehmet, kızı görünce zaten 100 Voltla çarpılıyordu.  

Akşam olup da, Serap, sarı uzun saçlarını zarif bir topuzla toplamış, hafif bir makyaj yapmış, sırtı beline kadar açık, uzun, siyah bir gece elbisesi, incecik topuklu ayakkabılar ve  gece çantasıyla  içeri girdiğinde tüm başlar kıza döndü. Mehmet, ayağa kalkarak kızı karşıladı, o ilk çıktıkları günlerdeki gibi sandalyesini çekti. İkisinin de birbirine bakarken nefesleri kesiliyordu. Maço Köşe" nin yakışıklısı da, siyah takımı, şık kravatıyla tepeden tırnağa karizmaydı.

DÜŞMAN AŞIKLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin