Mehmet, gazeteye geldiğinde ıslıkla "Love Story" yi çalıyordu. Özgür, şaşırdı.
"Hayırdır abicim? Havalarda uçuyorsun! Love Story filan?"
"Tabii uçacağım kanka. Aşık oldum."
"NE? Vay abicim çok sevindim ya. Gözün aydın. E? Kim? Tanıyor muyum yengeyi? Nasıl biri? Adı ne? Nasıl tanıştınız? Güzel mi? "
"Teker teker sor oğlum. Makineli tüfek gibi!Tanımıyorsun çünkü ben de daha bugün tanıştım. Adı Ayşe. Arabasının lastiği patlamıştı, ben değiştirdim öyle tanıştık. Ve çok güzel, top model gibi. Bir gören bir daha bakıyor.
"Wow! E, yakışır abime. Önceden tanışmadığınıza göre, ilk görüşte aşk gerçekmiş demek! "
"Kesinlikle gerçekmiş. Ya Özgür, herkes söylerdi de inanmazdım. İlk görüşte aşk olur mu diye burun kıvırırdım hatta."
"Allah'ın sopası yok burun kıvırdığın için aşık etti demek. Senin için çok sevindim be abicim. Darısı başıma."
"Sağol. Amin."
Aynı saatlerde Serap da bulutların üzerindeydi. Yol boyunca "Aşk, vur yürekten, bir sebepten, gir dünyama, gel artık, aşk la, la, la..." şarkısı kulağında çalıyordu. Söyleyen Sertap değil kendisiydi.
Odasına girecekken patronuyla karşılaştı. Göbeğini zıplata zıplata gülen, kel kafalı, kırmızı yanaklı adam tam bir üçkağıtçıydı ama bir gazetenin tirajı nasıl yükselir iyi biliyordu. Elinde telefon bakıp bakıp gülüyordu.
"Bıyıklı, kıllı bacaklı, kız kurusu! Bu sen oluyorsun Serapcığım he,he,he!"
Adam yine Mehmet'in köşesinden söz ediyordu. Serap, o kadar mutluydu ki, tınmadı bile.
" O yazı eskidi Ercüment bey, kaç gün oluyor. Ayrıca kusura bakmayın ama hiç komik değil! Sonunda prensibimi bozup, İnstagram açıp şöyle bacaklarımı gösteren, mini etekli, boy boy fotoğraflar atacağım sırf şu Mehmet denen pislik maço mosmor olsun diye!"
"Sakın ha!"
"Niye?"
"Deli misin? Mehmet ve senin bu didişmeniz sayesinde Twitter'da her gün TT oluyoruz. Tirajlar yükseliyor. En çok okunan, en çok tıklanan gazete olduk. Millet bayılıyor ikinizin arasındaki kavgaya. Resmini koyarsan adam bir daha değil sana öyle şeyler yazmak, 'Fıstık gibi kıza neler dedim! Allah çarpmasın' diye Hac'ca filan gitmeye kalkar. He, he, he!"
"Ay ne komik! Umarım Hac'ca değil ama yine Afganistan'a, Irak'a filan gider de, bir mayına basıp geberir! Savaş muhabiri ya!"
"Tövbe de! Allah korusun!"
"İnanmıyorum ne kadar bencilsiniz? Mehmet Foçalı yüzünden gazeteyi okuyan herkes beni kıllı bacaklı, bıyıklı, erkek düşmanı, çirkin bir kız kurusu sanıyor! Dün asistanlık başvurusuna gelen kızlar içeri girip, beni gördüklerinde neredeyse şaşkınlıktan düşüp bayılacaklardı!"
"He,he,he,he."
"Hiç komik değil. Ayrıca çok üzüleceksiniz ama yakında ilk kitabım çıkıyor. Tanıtım ve imza gününde tüm Türkiye nasıl biri olduğumu görecek."
"Olsun. Siz yine kavgaya devam edersiniz nasılsa. Güzel olduğun ortaya çıkınca barışacak haliniz yok ya?"
"Mehmet Foçalı'yla barışmak mı? Allah korusun! Allah yazdıysa bozsun!"
"Amiiiinnnnn! Neyse, yeni asistanın nerede?"
"Yarın sabah işe başlayacak. Neden?"
"Söyle bugün başlasın, benim sekreter grip olmuş. Çayımı, kahvemi yapacak, fotokopilerimi çekecek, şunu getir arşivden dediğimde koşup getirecek biri lâzım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞMAN AŞIKLAR
HumorGüzel bir feminist ile adı maçoya çıkmış yakışıklı bir savaş muhabiri birbirine aşık olursa ne olur? Hele ki, sosyal medyada birbirlerine zehir zemberek yazılar yazan iki düşman olduklarını bilmiyorlarsa! Kapak tasarımı: @writerladyy