Nil, siyah elbisesini giydi; aynı renk şapkasını taktı. Çorapları, ayakkabıları dahil, tepeden tırnağa karalar içinde, bir taksiye binip Zincirlikuyu mezarlığında indi. Çiğdem'in cenazesi toprağa verilmiş, herkes gidiyordu. Karanfiller, laleler ve papatyalarla kaplı toprak yığınına yaklaştı.
Elinde bir tane kırmızı gül vardı.
" Emily İçin Bir Gül hikayesini bilir misin Çiğdem? Okusaydın, saplantılı kitap kahramanlarının sonlarının iyi olmadığını, başkalarının mutsuzluğu üzerine mutluluk inşa edilemediğini bilirdin. Keşke seni engellemenin başka bir yolu olsaydı; demek ki, yokmuş. Küçük Eylül dahil tam altı kişinin hayatını mahvedecektin o yüzden ölmene üzülmedim. Yine de affet.
diyerek çiçeği yavaşça mezarın üstüne bıraktı.
Dönüş yolunda yürürken, binlerce liralık çantalarıyla hava atan iki kadının "Ayol şimdi tabutta selfi çekemedim diye üzülüyordur " diye alay ettiklerini duydu. Sağlıklarında birbirine canım, cicim diyenlerin sahte dostluklarıyla yüzü limon yemiş gibi ekşidi.
*****
Aynı saatlerde, Mehmet, elinde telefon, en iyi dostunu aradı:
"Özgür, aman yavaş konuş kimse duymasın."
"Merak etme abicim, yenge, ekibiyle fısır fısır konuşuyor; kesin erkekleri çekiştiriyorlardır. Zavallı Fadıl'ı da kendilerine benzetmişler. Üzerine 'Ben feministim' yazan tişört giymiş, yolda herkes gülüyordur bu nasıl erkek diye."
" Allah iyiliğini versin, aslında çok iyi çocuk. Gerçi Kanada başbakanı da aynısından giymişti."
"Abicim, Trudeau giyer orası çağdaş ülke, bize fazla gelir."
" Neyse, boşver şimdi, bak ne diyeceğim: Çiğdem'le evlilik haberinin asparagas olduğunu basına duyurmamız lâzım."
"Bizim patron halletti o işi: 'Rahmetli, biliyorsunuz ilgi çekmeyi çok severdi, o maksatla bir şaka yapmış, kulaktan kulağa yayılmış, aslı yok, Mehmet beyin Serap hanıma aşık olduğunu bütün Türkiye biliyor.' dedi. "
"İyi olmuş. Peki ya felç hikayesi?"
"Onda da sıkıntı yok. Herkes seni Afganistan'da sanıyor. Ercüment bey, Serap, Fadıl ve Asuman'a 'Aman çocuklar şimdilik kimse Mehmet'in felç yalanını duymasın.' diye tembihledi. "
"Harika. Ben de bir çözüm buldum: Bir kliniğe gitmiş gibi yapacağım. Bir ay sonra mucize bir fizik tedaviden sonra ayağa kalktım diye gelirim. Yok, yok, bir ay Serap'tan uzak kalmaya dayanamam; on beş gün olsun."
"Tamam. Yalnız dua et de, yenge 'Seni çok seviyorum felç de olsan evlenelim.' demesin. Neyse kapatmam lâzım patron sesleniyor. Hadi görüşürüz."
Mehmet, Özgür'ün söylediğini düşününce, paniğe kapıldı. Ya güzel kız gerçekten öyle bir şey derse? Bir içim su karısına bakıp, yalanı meydana çıkmasın diye dokunamayıp, yutkunan bir adam! Ölümden beter! diye mırıldandı. İnsan beyni böyle çaresiz ve çıkmazlarla dolu anlarda "Seni biraz kapatayım, dinlen, güncellen, reset yap, kendine gel" dermiş. Pencereden vuran yaz güneşiyle, gözleri 'yeniden başlat' yapmak üzere kapandı, kaykılarak kanepeye uzandı, telefon elinden halının üzerine düştü. Mışıl mışıl uyurken rüyasında Serap'la evlendiklerini ve hâlâ felç taklidi yaptığını gördü. Serap, saçlarını savurarak karşısında dans ediyor ve
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞMAN AŞIKLAR
HumorGüzel bir feminist ile adı maçoya çıkmış yakışıklı bir savaş muhabiri birbirine aşık olursa ne olur? Hele ki, sosyal medyada birbirlerine zehir zemberek yazılar yazan iki düşman olduklarını bilmiyorlarsa! Kapak tasarımı: @writerladyy