26; Anlat bana

1.3K 125 40
                                    

Akşam yemeği siparişi verilirken Jungkook sağlıklı bir şeyler sipariş etmek için içten içe delirse de çocuklara karışmadı. Yoongi'nin çocukları sürekli böyle sağlıksız beslemeyeceğini adı gibi biliyordu. Bu yüzden biraz daha rahat davranmaya karar verdi. Hatta Yoongi'nin sipariş ettiği pizzadan bir dilim alıp yemeye başladı. O sırada ise çocuklar okul hakkında konuşuyor ve Yoongi de onları dinlediğini belli edercesine sorular soruyordu. Jungkook ise birkaç aydır neler olduğunu bilmediği için sessizce dinliyor ve olayları birbirine bağlamaya çalışıyordu. En sonunda Jeonggi yemeğe oturduklarıdan beri sormak için kıvrandığı şeyi sordu.

"Baba, bu hafta sonu Younghoo bizde kalabilir mi? Lütfen~" Diye sorduğunda Yoongi yüzündeki gülümseme ile derin bir nefes alıp verdi. Demek ki oğlunun karın ağrısı buymuş.

"Benim için sorun yok. Sen ne dersin Jungkook?" Dediğinde Jungkook küçük bir tebessüm sundu ailesine.

"Neden olmasın? Zaten Younghoo'yu da uzun zamandır görmüyordum." Dedikten sonra aklına bir şey gelmiş gibi gözlerini olabilirmiş gibi biraz daha açıp kaşlarını kaldırdı. "Sahi, gözü nasıl oldu? İyi mi?"

"İyi olmaz mı? Nasıl iyi, nasıl iyi sana anlatamam." Diye homurdandığında herkes Jeonggi'ye baktı.

"Ne oldu? Bir sorun mu var?" Diye soran Jungkook'tan sonra Jeonggi babasının gözlerine baktı ve anlatmaya başladı.

"Gözü iyileştikten sonra kaşının orada bir iz kaldı. Ben yaptım diye demiyorum ama baya havalı duruyor. Kızların da baya hoşuna gitti herhalde Younghoo'nun peşinde dolanıp duruyorlar. Buraya kadar aslında her şey iyi ama o sersem bana buluşmak için her söz verdiğinde kız peşinde koşmaktan bana verdiği sözleri unutuyor. Bu gidişle diğer gözünü de patlatacağım sersemin." Dediğinde Jungmin kendini tutamadı ve güldü. Yine de Jeonggi ona aldırmadı. Hiç kardeşiyle atışacak havasında değildi.

"Younghoo'nun gelmesini istediğinden emin misin? Anlatırken bile onu zihninde boğuyor gibiydin." Diyen Yoongi ile Jeonggi dudaklarını tekrardan araladı.

"Eminim, sorun yok. Sadece onunla konuşacak vaktim çok olmuyor eğer buraya gelirse onunla bu konu hakkında konuşabilirim sonra da birlikte bir şeyler yaparız diye düşündüm." Dediğinde Jungkook boşta olan eliyle oğlunun saçlarını okşadı.

"Madem sorun yok, tabiiki de Younghoo bizde kalabilir. Yine de geldiğinde onunla kibar ama bir o kadar da açık bir şekilde konuştuğundan emin ol. Onu kırma fakat aynı zamanda onun sözlerini tutmamasının sana nasıl hissettirdiğini açık bir şekilde anlat ona. Anlaştık mı?" Dediğinde Jeonggi gülümseyip olumlu anlamda kafasını salladı.

Bir süre için sessizce yemek yemeğe devam ettiklerinde Jungkook aklına gelen fikir ile küçük kızına baktı.

"Minnie, sen de Shinhe'yi çağırmak ister misin? Kız gecesi yapabilirsiniz ayrıca eğer isterseniz saçlarınızı farklı tarzlarda örebilirim." Dediğinde Jungmin yüzündeki güzel gülümseme ile konuştu.

"Ona teklif ederim ama senin ayrıca annesinden izin alman gerekebilir babacığım." Diyip tabağındaki son lokmayı da ağzına attığında Jungkook elini önemsiz dercesine savuşturdu.

"Onu ben hallederim. Sen dert etme." Dediğinde Jungmin heyecanla konuştu.

"O zaman birlikte çikolata parçacıklı kurabiye de yapar mıyız?" Derken gözleri resmen kurabiye düşüncesi ile parlıyordu. Jungkook yüzünü kızına doğru yaklaştırdı.

"Yıldız şeklinde mi olsun kalp şeklinde mi?" Diye sorduğunda Jungmin hemen yakınında olan babasının boynuna kollarını doladı.

"Seni seviyorum baba." Dediğinde Jungkook kızının saçları arasına bir öpücük kondurdu.

"Ben de seni seviyorum bebeğim." Diyip kızının sırtını sıvazladıktan sonra yavaşça uzaklaştı.

Yemek yemeyi bitirdiklerinde iki kardeş salonda çevrim içi oyunlardan birini oynarken Yoongi ve Jungkook mutfağı topladı. Yoongi elindeki son bardağı makinaya yerleştirdikten sonra eşine döndü.

"Çay ister misin?" Sorusuna karşılık Jungkook sildiği masadan kafasını kaldırıp eşine baktı.

"Evet, iyi olur." Dedikten sonra masayı güzelce silmeye devam etti.

Yoongi çayı demlerken Jungkook üst kata çıkıp ikisi için üstlerine bir şeyler almıştı. Kış mevsiminin son günlerinde oldukları için dışarısı soğuktu fakat yine de çayı bahçede içmek istiyordu.

Yoongi elinde iki kupayla mutfaktan çıktığında Jungkook da merdivenin son basamağında indi.

"Çayı bahçede içeriz diye düşündüm." Diyip elindeki kalın ceketi gösterdiğinde Yoongi kafasını olumlu anlamda sallayıp salondan bahçeye açılan Fransız kapıya ilerledi. Jungkook onun için kapıyı açtı ve birlikte geniş bahçeye adımlarını attılar. Bu eve Jungkook Yoongi'nin onu aldattığını sandığı günden birkaç ay sonra taşınmışlardı.

Yoongi iki şezlongun arasında duran küçük sehpaya kupaları koyduktan sonra eşinin kendisi için getirdiği ceketi üstüne geçirdi.

İkisi de şezlonglara oturup ayaklarını uzattığında, Jungkook gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı. Soğuk hava her zaman ona iyi gelirdi.

Yoongi uzanıp kupasını eline aldı ve çayından bir yudum aldı. Jungkook kafasını çevirip eşine baktı. Yoongi güzeldi. İster yirmi beş yaşında olsun ister kırk üç, o her haliyle güzeldi. Her yaşı ona kendine göre bir çekicilik getirmişti. Jungkook bunu inkar edemezdi. Psikolojik sorunları olması eşinin güzelliğini göremeyecek kadar kör olduğu anlamına gelmezdi.

"Güzelsin." Ağzından kaçan kelime ile Yoongi şaşkınlığının getirdiği şapşal gülümsemesi ile eşine baktı.

"Ne?" Derken küçük bir kıkırtı kaçtı ağzından.

"Yirmi beş yaşında, ilk tanıştığımız zaman da güzeldin. Kırk üç yaşındasın ve hala güzelsin. Biraz keçileri kaçırmış olabilirim ama gözlerim hala iyi görüyor." Diyip tebessüm etti ve çayından ilk yudumunu aldı.

"Oh, demek güzelim?"

"Aksini hiçbir zaman düşünmedim." Diyen eşinden sonra Yoongi olmayan gözyaşlarını siliyormuş gibi yaptı.

"Uzun süre sonra çocuklar dışında biri bana iltifat ediyor, çok duygusalım." Dedikten sonra ikisi de güldü. Ardından aralarında küçük bir an sessizlik yaşandı. Bu küçük sessizliği Jungkook bitirdi.

"Uzun zamandır çocuklarla çok ilgilenemedim, benim yokluğumda neler olduğunu anlat bana. Bilmek istiyorum." Dediğinde Yoongi derin bir nefes alıp verdi. Jungkook'un ailesine karşı ilgisinin geri dönmesi onu çok mutlu ediyordu fakat anlatmaya nereden başlamalıydı emin değildi. Büyüme çağında olan iki çocukları vardı, olayları neresinden tutsa elinde kalırdı.

Yoongi daldığını fark edip kafasını yavaşça iki yana salladı. Dudaklarını yalayıp derin bir nefes aldığında bu ikisi için de uzun bir gece olacağı anlamına geliyordu.

《》《》《》《》《》《》《》《》《》

Selam ben geldim. Beklettiğim için kusura bakmayın. Hiçbir zaman günü gününe bölüm atan biri olamadım.

Neyse.

Hepinize iyi bayramlar diliyorum 💗

Diğer bölümde evde neler yaşanmış biraz onlara bakıcaz. Görmek istediğiniz, çocuklarla ilgili bir olay varsa yazın. Eğer hikayenin akışına uyarsa ekleyebilirim.

Yazım yanlışı varsa şimdiden özür dilerim.

Sizi seviyorum.

Bye~

mission: be a family + yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin