14; Süper kahramanım gibi bir şeysin

2.7K 214 82
                                    

Jeonggi 7, Jungmin 4 Yaşında

Jeonggi ve Jungmin koltukta sessizce oturmuş, son zamanlarda sürekli kavga eden babalarını izliyorlardı.

"Sürekli bir şeyleri diretmeyi kes! İnsanları yoruyorsun Yoongi." Diyen Jungkook son zamanlarda kavgaları başlatan kişiydi.

"Tek yaptığım beraber vakit geçirmek istemekti. Cidden, son zamanlarda hiç olmadığı kadar saçmalıyorsun." Yoongi sakin olmaya ve eşinin kalbini kırmamaya çalışıyordu. Fakat Jeon Jungkook sınırlarını ciddi anlamda zorluyordu.

"Saçmaladığım filan yok, sadece sen fazla bencil davranıyorsun." Dediğinde bu sefer yaşına göre her zaman olgun olan küçük Jeonggi bile sinirlendi.

"Yeter artık! Saçmalıyorsun şu an baba! Yoongi babam sana şu son günlerde fazlasıyla katlanıyor. Üzerine gidip durma!" Ardından derin bir nefes alıp ayağa kalktı. Kardeşine de koltuktan inmesinde yardımcı oldu.

"Gidelim Jungmin." Tam birkaç adım atmıştı ki arkasına döndü.

"Sen de Yoongi babamla olan sorununu bir an önce çözsen iyi edersin baba. Çünkü bizi fazlasıyla üzüyorsun." Ardından merdivenleri teker teker çıktılar ve Jeonggi kardeşi ile beraber kendi odasına geçti.

Evde kısa süreli bir sessizlik oldu. Ardından Yoongi normal bir ses tonu ile sakince konuşmaya başladı.

"Jungkook, sorun ne?" Dediğinde Jungkook titrek bir nefes aldı.

"Beni aldatıyor musun Min Yoongi?" Duyduğu şey ile hayatının şokunu yaşadı Yoongi. Eşi ne saçmalıyordu hiçbir fikri yoktu.

"Ne? Ne aldatmasından bahsediyorsun? Ben cidden bunu yapacak biri miyim senin gözünde?" O kadar kırgın çıkıyordu ki sesi, sanki bir daha parçalarını birleştirmek imkansızdı.

"Sürekli eve geç geliyor, gizli gizli telefon görüşmeleri yapıyorsun, bazen kulak misafiri olduğum birkaç şeye rağmen gelip bana yalan söylüyorsun!" Jungkook sadece ağlıyordu. Aldatılma düşüncesi bile onu fazlasıyla yıpratmıştı.

"Sana cidden inanamıyorum Jeon Jungkook." Diyen Yoongi holdeki çantasından bir dosya çıkardı ve salondaki sehpanın üzerinde umursamaz bir şekilde bıraktı.

"Bunu düşündüğüne inanamıyorum." Dedikten hemen sonra kırgın bakışlarını eşinin üzerinden çekip yavaş adımlarla Jeonggi'nin odasına ilerledi.

Kapıyı yavaşça açtığında uyuyan kız kardeşinin üzerine ince battaniyesini örten küçük oğlunu gördü. Ardından fısıltıyla küçük oğluna seslendi.

"Jeonggi, biraz konuşmak ister misin?" Dediğinde Jeonggi babasına yaklaştı.

"Evet, lütfen." Dediğinde Yoongi oğlunu kucağına aldı ve oğlu ile beraber terasa çıktılar. Sıcak yaz akşamlarından biriydi. Bu nedenle oğlunun üstüne bir şey alma gereği duymadı.

Yoongi oğlu ile konuşurken Jungkook'ta dosyayı korkakça eline aldı.

Min Yoongi, Jeonggi evlerine geldikten bir ay sonra bir banka hesabı açmıştı. Kendi gelecekleri için birikim yapıyordu. Ayrıca iki hafta önce de yeni bir ev almıştı. Jung Mimarlık yazısı ise her şeyi açıklıyordu. Min Yoongi en yakın arkadaşı Jung Hoseok'tan dekorasyon ve mimarlık konusunda yardım almış olmalıydı. Bu, o yakın konuşmaları açıklıyordu. Min Yoongi'nin tek yaptığı çok çalışmak, iyi bir baba ve eş olmak istemekti.

Jungkook hayatı boyunca hiç bu kadar aptal, hiç bu kadar pişman hissetmemişti. Yavaşça elindeki dosyayı sehpanın üzerine koydu ve oturduğu koltukta bir süre ağladı. Ardından yukarıya oğlunun odasına çıktı. Gördüğü şey ise tek başına uyuyan küçük kızıydı.

Jungkook küçük kızını uyandırmadan kucağına aldı ve onu yatak odasına götürdü. Yatağa yatırdı ve yavaşça saçlarını okşadı.

O sırada Yoongi ve Jeonggi ciddi bir konuşma yapıyorlardı.

"Böylesine olgun bir çocuk olmana hayranım Jeonggi." Dediğinde Jeonggi utangaç bir şekilde başını eğdi. Yoongi ise küçük bir tebessümle oğlunun saçları arasına bir öpücük kondurdu.

"Jungkook babamı aldatmadığına eminim baba. Jungkook babam nasıl böyle düşünür anlamıyorum." Dedi Jeonggi babasının gözlerine bakarken.

"Elbetteki Jungkook babanı aldatmadım Jeonggi-ah. Ona da çok kızma. Biliyorsun, bazen insanlar yanlış düşüncelere kapılabilir." Derken oğlunun saçlarını okşuyordu.

"Evet, biliyorum." Diyip kafasını babasının göğsüne yasladı küçük çocuk.

"Aferin benim oğluma. Seninle gurur duyuyorum. Anlayışlı ve olgun bir çocuksun." Dediğinde Jeonggi babasının elinin üzerindeki damarlar ile oynuyordu.

"Sadece seni örnek almaya çalışıyorum baba. Sen benim süper kahramanım gibi bir şeysin." Dedikten sonra kıkırdadı. Yoongi ise gülümsedi.

"Ah, demek öyle. Bu beni çok onurlandırdı." Dedikten sonra Yoongi de kıkırdadı.

"Baba? Bu gece benimle uyur musun?" Diyen Jeonggi'ye baktı Yoongi. Ardından yüzündeki tebessüm ile konuştu.

"Olur, seninle uyurum." Dedikten sonra kucağındaki oğlu ile ayağa kalktı ve Jeonggi'nin odasına adımladı. Jungmin'i göremeyince Jungkook'un onu odasına götürme ihtimali geldi aklına.

Şu anda Jungkook'u görmek istemiyordu. Ona çok kırılmıştı. Bu nedenle eşini kontrol etmeden oğlu ile odaya girdi.

"Hadi uyuyalım Jeonggi-ah." Dedikten sonra tek kişilik yatağa birlikte uzandılar. Yoongi üzerilerini yavaşça örttü.

"İyi geceler baba." Dedi ve babasına sarıldı Jeonggi.

"Sana da iyi geceler Jeonggi." Dedi ve o da küçük bedene kollarını doladı.

《》《》《》《》《》《》《》《》《》

Dayak yemeğe koşarak geldi meme'i gibiyim şu an.

Final yaklaştıkça bölüm atma isteğim azalıyor çünkü bitmesini istemiyorum. Böyle de mükemmel bir kralım hejwgeejwgr

Yazım ve noktalama yanlışları varsa şimdiden özür diliyorum.

Umarım beğenirsiniz.

Sizi seviyorum.

Bye~

mission: be a family + yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin