29; Baba, sanırım ben aşık oldum.

211 26 33
                                    

Jeonggi 17, Jungmin 14 yaşında

Evde her şey yolundaydı. Jeonggi güzel bir lisede üçüncü senesindeydi, Jungmin işe ortaokulda son senesindeydi.

Yaz gelmek üzereydi ve evdeki herkesin keyfi yerindeydi. Yoongi ve Jungkook haftada bir baş başa randevuya çıkar, çocuklarsa başlarının çarelerine bakabilecek olsalar bile o günü ya Seokjin ya da Hoseok amcalarında geçirirdi. Fakat bu sefer farklıydı. Jungmin en yakın arkadaşı Shinhe'de pijama partisindeydi. Birkaç kız oturup romantik komedi izleyecek, birbirlerine oje sürecek ve dedikodu yapacaklardı. Jeonggi ise kendi en yakın arkadaşı olan Younghoo'da kalacaktı bu akşam. Aynı lisede olmalarının verdiği avantaj arkadaşlıklarına da yansımıştı. ilkokuldan ya da ortaokuldan sonra arkadaşlıkları bitmemişti ve bu durum ikisini de mutlu ediyordu.


Akşam olduğunda kızların tarafında her şey yolundaydı. Dört arkadaş oturmuş, ucuz tavlama laflarının ve klişe olayların olduğu bir romantik komedi filmi izliyorlardı. Jungmin çikolatasını kemiriyor ve yavaşça ayaklarını sağa sola sallıyordu.

"Bu filmde de kız diğer oğlanla olmazsa artık aklımı kaybedeceğim." Diye söylenen Shinhe ile herkes kıkırdadı. Jungmin beklentilerini düşük olması gerektiğini bildiği için bir yorumda bulundu.

"Başrol kızların o kadar zeki olmadığını biliyoruz, boşuna hayal kurmayalım." Dediğinde Sunmi onu onaylayan mırıltılar çıkardı.

"Bu senaryoları kim yazıyor çok merak ediyorum. Saçmalıktan başka bir şey değil." Diye eklediğinde herkes onu onayladı.

"Neyseki yakışıklı oyuncular seçiyorlar da en azından izlemek için bir motivasyonumuz oluyor." Diyen Hayoon ile Jungmin güldü. Arkadaşı kesinlikle haklıydı.

Kızlar filmin çoğunda kendi aralarında konulup yorum yaparak bitirdiğinde, Jeonggi de tek omzundaki sırt çantasıyla Park ailesinin ziline bastı. Çok geçmeden kapıyı Younghoo açtı.

"Sonunda gelebildin. Bir an beni ektin sandım." Dediğinde Jeonggi ayakkabılarını çıkarıp içeri girdi.

"Rüyanda görürsün anca." Dediğinde Younghoo göz devirdi.

"Odama geç ben de geliyorum hemen." Dediğinde Jeonggi kafasıyla onaylayıp geniş koridorun sonundaki kapıdan içeri girdi. çantasını bir kenara bıraktıktan sonra kendini Younghoo'nun rahat yatağına bıraktı. Birkaç saniye sonra da Younghoo içeri girdi.

"Bakıyorum Bay Min'in keyfi yerinde." Dediğinde Jeonggi kıkırdadı.

"Öyle de denebilir tabi." Deyip doğruldu ve Younghoo'nun yanına oturmasını izledi.

"Bu akşam benimle kaldığın için sağ ol." Dedikten sonra tebessüm etti Younghoo. Babası iş için şehir dışındaydı, annesi ise yeni ameliyat olmuş teyzesine bakmak için bugün evde değildi.

"Lafı bile olmaz, hem kahvaltı sözü verdin. Bu işten benim de çıkarım var sayılır." Dediğinde Younghoo kıkırdadı.

"Ee ne yapıyoruz?" Diye sorduğunda Jeonggi derin bir nefes verdi.

"Kimya ödevini yapıyoruz tabiki de." Dediğinde Younghoo tiksinmiş gibi bir yüz ifadesi takındı. Kimyadan nefret ederdi.

"Hiç kaçışın yok Younghoo, bana öyle bakma boşuna. Hadi, hadi!" Deyip oturduğu yerden kalktı ve arkadaşının ellerinden tutarak onu da kaldırmak için çekiştirmeye başladı. Younghoo verdiği derin nefesin ardından hızla ayağa kalktı. Aniden ayağa kalkması ile Jeonggi'nin dengesi bozuldu. Az daha düşüyordu ki Younghoo sıkıca tuttuğu elleri kendine doğru çekti ve Jeonggi'nin göğsünün kendi göğsüne çarpmasına neden oldu. Bir eli istemsizce düşmediğinden emin olmak istercesine beline dolandığında yüzleri fazlasıyla yakındı. Jeonggi ilk defa Younghoo'nun yüzüne bu kadar yakından bakıyordu. Kaşındaki iz, küçük gözleri, tilkiyi anımsatan yüz hatları ve gözlerinin önüne gelen uzun saçlarıyla güzel görünüyordu.

mission: be a family + yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin