Yoongi'nin Namjoon'a telefon açıp toplantıyı kendisi olmadan yapmasını söylemesinin üzerinden sadece beş dakika geçmişti. Yoongi için geçmek bilmeyen beş dakika...
Yoongi derin bir nefes alıp arabasını hastanenin otoparkına park edip hızla arabadan indi. Hastaneye girdiğinde kendisini bekleyen hemşire Yoongi'nin telaşlı gözlerini fark ettiğinde Yoongi'ye seslendi.
"Bay Min, bu taraftan." Dediğinde gözleri kısa bir süre için kesişti. Yoongi kısa boylu hemşireyi takip etti. Hastanenin acil kısmındaki acil müşahede odasının önüne geldiklerinde hemşire konuştu.
"Bay Im ve Bayan Choi kendisi ile özellikle ilgilendiler, çok endişelenmeyin. Kafasını çok sert çarpmamış bu nedenle kafasında sadece küçük bir şişlik var. Bayılma nedeninin de yetersiz beslenme ve stres olduğu düşünülüyor. Kendisine serumla vitamin takviyesi verdik. Ayıldığında biraz kötüydü bu nedenle Bayan Choi kendisine sakinleştirici verdi. Şu an uyuyor. Geçmiş olsun." Diyip saygı ile eğildi ve Yoongi'nin teşekkür etmesine fırsat vermeden uzaklaştı.
Yoongi diğer yatakların tamamen boş olduğu büyük odaya girdi ve eşinin yatağının yakınındaki sandalyeyi çekip oturdu. Ona çok kırgın ve kızgındı ama yine de eşini böyle görmek onu çok üzmüştü.
Yoongi usulca eşinin yanaklarını ve saçlarını okşadı. Sakinleştiriciden dolayı uyanacağını pek düşünmüyordu. Düşündüğü gibi oldu, Jungkook uyanmadı. Hemşire birkaç kez gelip Jungkook'un serumunu kontrol etti. Aradan geçen belli bir sürenin ardından Riyeon gelip sonunda resmi olarak hastası olan Jungkook'u kontrol etti.
"Hızlı gelmişsin, yakınlarda mıydın?" Derken Jungkook'un biten serumunu çıkardı.
"Pek sayılmaz." Dediğinde Yoongi tüm o yolu nasıl geldiğini hatırlamadığını fark etti.
Riyeon işini bitirdikten sonra Yoongi'ye küçük bir kafa işareti ile onu takip etmesini işaret etti. Yoongi yerinden kalkıp genç kadını takip etti. Sonunda Riyeon'un odasına geldiklerinde ikisi karşılıklı bir şekilde oturdu.
"Öncelikle biraz sakin ol. Su ya da başka bir şey ister misin?" Diye sorun kadın ile derin bir nefes aldı.
"Hayır teşekkür ederim." Dediğinde Riyeon eline masasındaki dosyayı aldı. Ve kapağını açıp Yoongi'ye gösterdi.
"Jungkook'un psikolojik durumu açık söylemek gerekirse beni bir süredir biraz endişelendiriyordu. Kendisiyle konuşmaya çok çalıştım fakat beni her seferinde reddetti. Fakat gözlemlemek çok zor olmadı." Dedikten sonra derin bir nefes alıp cümlelerini toparlamaya çalıştı.
"Ambivalans* çoğu insanda görülen bir durumdur. Fakat Jungkook bunun tamamen üst sınırında. Ayrıca nevrasteni** olduğunu düşünüyorum, tabii gerçek bir terapi sürecine girmeden bunu söylemek pek mümkün değil ama en azından gözlemlerim bunu gösteriyor." Diyen kadın ile Yoongi elindeki dosyayı incelemeyi bırakıp kadının zayıf yüzüne baktı.
"Ne yapmamı tavsiye edersin?" Diye sorduğunda kadın tebessüm etti.
"Öncelikle onu rahatsız olduğu şeylerden uzak tutmaya çalış. Gürültü gibi mesela. Bu aralar gürültüden cidden çok rahatsız oluyor." Diyen kadın ile kafasını olumlu anlamda salladı.
"Peki ya benden rahatsız oluyorsa?" Diye çaresizce sorduğunda kadın kafasını olumsuz anlamda salladı.
"Oppa, Jungkook nefret ettiği kadar seviyor seni. Yani bu aralar senden ne kadar nefret ettiğini düşünüyorsan aslında o kadar çok seviyor seni. Ambivalans böyle zamanla o da eski duygu ve düşüncelerine dönecek, sen de bir şekilde bu duruma alışacaksın." Dedikten sonra oturduğu yerde hafifçe Yoongi'ye doğru eğildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mission: be a family + yoonkook
FanfictionMin Yoongi ve Jeon Jungkook için sıradan bir sabahta evin kapısı çaldı. Kapıya bakan Min Yoongi önce bir şey göremedi ve tam kapıyı kapatacakken sevimli bir kıkırtı duydu. Kafasını aşağı eğdiğinde ise bir bebek ile karşılaştı. "T-Tanrım..! J-Jungkoo...