Jeonggi 1,5 Yaşında
Bugün Yoongi'nin fazla işi yoktu. Birkaç toplantıya girdi, birkaç evrak imzaladı ve şimdi de eve gidip oğlu ile vakit geçirecekti.
Jeonggi büyüdükçe babaları ile daha güçlü bir bağ kuruyordu. Onlara daha çok bağlanıyor ve onları daha çok seviyordu.
Yoongi arabaya binerken artık rutin bir şekilde aradığı numarayı tuşladı. Birkaç çalışta arama cevaplandığında aklındaki soruyu hemen sordu.
"Hyung, Jeonggi uyandı mı?" Dediğinde Seokjin göz devirdi ve cevap verdi.
"Sana da merhaba Yoongi. Evet çok iyiyim sorduğun için teşekkür ederim."
Bu sefer Yoongi göz devirdi.
"Hyung, Jeonggi uyandı mı, uyanmadı mı? Sadece cevap versen olmaz mı?" Dediğinde Seokjin telefonu, omzu ve kulağı arasında biraz daha sıkıştırdı.
"Şimdi uyandı, birazdan yemeğini yedireceğim."
"Pekala, ben de birazdan eve varacağım." Dediğinde Seokjin telefonu kapatmadan önce konuştu.
"Yoongi, aç mısın, sana da bir şeyler hazırlayayım?" Duyduğu sesle Yoongi birkaç saniye düşündü ve aç olmadığına karar verdi.
"Aç değilim, düşündüğün için teşekkür ederim hyung." Ardından ikisi de telefonu kapattı.
Yoongi sonunda eve vardığında kapının şifresini girdi ve eve giriş yaptı.
"Hyung, Jeonggi, ben geldim!" Dediğinde önce paytak adımlarla koşar adım Jeonggi geldi yanına. Ardından üzerindeki mutfak önlüğü ile Seokjin yanına geldi.
"Hoş geldin Yoongi." Dedi Seokjin sevecen bir tavırla.
"Hoş buldum hyung." Dedi ve oğlunun yanağına kocaman bir öpücük kondurdu. Jeonggi yanağına konan öpücüğe karşılık olarak babasına sıkıca sarıldı.
Yürüyebiliyordu fakat konuşmakta hala sıkıntı çekiyordu. Basit birkaç kelime dışında söyleyebildiği pek bir şey yoktu. Doktorunun bunun doğal olduğunu, erkek çocuklarının normalden biraz daha geç konuştuklarını söylemesi üzerine endişe etmeyi bırakmışlardı. Bunun yerine onunla sürekli sohbet ediyorlardı. Çocuk ile konuşmanın dil gelişiminde önemli olduğunu biliyorlardı.
"Bugün top oynamak ister misin Jeonggi-ah?" Dediğinde Jeonggi babasına sevimlice baktı.
"Eved." Derken eş zamanlı olarak kafasını sağa yatırdı.
Yoongi bu sevimli görüntü karşısında diş etlerini gösterecek şekilde gülümsedi. Min Yoongi oğlunu tüm kalbiyle seven bir babaydı.
Jeonggi, kasları çatık bir şekilde babasının yanaklarıyla oynarken Yoongi büyük evin merdivenlerini yöneldi.
"Yemeğini yedin mi?" Diye ilgiyle sordu, merdivenleri bir bir çıkarken.
Jeonggi ise yaptığı şeye o kadar odaklanmıştı ki sadece kafasını sallayıp onay belirten birkaç mırıltı çıkardı.
Birkaç büyük adım sonrası Jeonggi'nin odasına ulaşan Yoongi heyecanla konuştu.
"O zaman bu küçük canavarı güzelce giydirelim!" Ardından Jeonggi'yi hafifçe gıdıkladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mission: be a family + yoonkook
FanfictionMin Yoongi ve Jeon Jungkook için sıradan bir sabahta evin kapısı çaldı. Kapıya bakan Min Yoongi önce bir şey göremedi ve tam kapıyı kapatacakken sevimli bir kıkırtı duydu. Kafasını aşağı eğdiğinde ise bir bebek ile karşılaştı. "T-Tanrım..! J-Jungkoo...