Uzun bir aranın ardından evli çift işlerine dönecekleri için erken kalkmıştı.
Bir yandan hazırlanıyor, bir yandan da oğulları için küçük bir çanta hazırlıyorlardı.
"Oğlumu onlara bırakmak istemiyorum." Dedi Yoongi huysuzca.
"Taehyung hyunga ve Jimin hyunga güvenmiyorsun anlıyorum ama neden Hoseok hyunga güvenmiyorsun?"
"Çünkü o ikisinin yanındayken aklı başında Hoseok gidiyor ve yerine gerzek bir Hoseok geliyor. O ikisinin yan etikisi de bu olsa gerek." Derken kucağına çoktan uyuyan oğlunu almış, merdivenlere yönelmişti.
Jungkook kıkırdadı ve ikisinin arkasından elindeki çanta ile birlikte aşağıya indi.
Kapıyı kapatıp çoktan arabaya binen ikilinin yanına gitti Jungkook. Arka kapıyı açtı ve oğlunun yanına oturdu. Bir yandan Yoongi ile konuşuyor, bir yandan da Jeonggi'yi kontrol ediyordu.
"Bugün işten saat kaçta çıkacaksın?" Diyen Yoongi ile Jungkook kafasını kaldırdı. Dikiz aynasından Yoongi ile göz göze geldiğinde gülümsedi ve cevap verdi.
"Bugün işler biraz yoğun. Normalden birkaç saat geç çıkacağım."
"Çıktığında haber ver seni almaya gelirim. Ordan da Jeonggi'yi almaya gideriz."
"Pekala." Dediğinde araba yavaşlamış ardından durmuştu. Yoongi arabayı park etmişti.
Jungkook büyük bir özenle uyuyan bebeğini kucağına aldı ve Yoongi ile evin kapısına ilerledi.
Zili çaldıklarında kapı açılmadan önce duydukları gürültü ile Yoongi oğlunu biraz daha vermemek istedi.
Kapı açıldığında Tae ve Jimin gülümseyerek onları karşıladı.
"İçeri gelsenize." Diye içeri buyur eden Jimin'i Jungkook kibarlıkla reddetti.
"Biz hiç içeri girmeyelim hyung. İşe geç kalıyoruz. Hem birazdan Jeonggi de uyanır. Gittiğimizi görürse kıyameti koparır."
Onlar konuşurken Yoongi hiç oralı bile değildi. Serçe parmağı ile oğlunun hamur gibi olan yanaklarını seviyordu. Sevdiği yanağa küçük bir öpücük kondurup geri çekildi ve konuştu.
"Ben vazgeçmeden Jeonggi'yi onlara ver de gidelim." Dediğinde tam beş dakikadır muhabbete girmeyen Yoongi'ye döndü bakışlar.
Jungkook "Pekala..." dedi, oğlunun yanağına küçük bir öpücük kondurdu ve Jeonggi'yi Jimin'in kollarına bıraktı.
Yoongi de elindeki çantayı Tae'ye verdi. Bu sırada Jungkook açıklama yapıyordu.
"İçinde yedek kıyafetler var, eğer çok terlerse değiştirirsiniz. Yiyeceği yemekleri önceden hafif püre haline getirdim, hepsini farklı kaba koydum, üzerlerine saat kaçta yiyeceğini yazan kağıtlar yapıştırdım. Bir de diş çıkarıyor, oyuncağı çantanın içinde bu onu biraz oyalar ama çok huysuzlanırsa içinde jel var, diş etlerine süreceksiniz." Dediğinde Jimin onaylar şekilde kafasını salladı.
Yürümeye başlarken Jungkook tekrardan konuştu. "Her şey için teşekkürler. En yakın zamanda bir bakıcı bulacağız." Ardından el salladı ve arabaya eşi ile birlikte yerleşti.
Yoongi eşini iş yerine bırakıp kendi şirketine geçerken Taehyung ve Jimin çiftinin evinde her şey sakindi. Şimdilik...
Jeonggi uyandığında babalarını göremeyince huysuzlanmış, sonrasında Jimin'in sarı saçlarını görünce sakinleşmişti.
Jeonggi'nin uyanmasının üzerinden yirmi dakika geçtikten sonra evi kapının zil sesi doldurmuştu.
Kapıyı kucağındaki Jeonggi ile beraber Jimin açmıştı. Gelen ise beklenildiği gibi Hoseok'tu.
"Hoş geldin hyung!" Diye sevinçle şakımıştı Jimin. Ardından kapıyı sonuna kadar açıp Hoseok'un içeri geçmesini beklemişti.
Hoseok kocaman gülümsemesi ile içeri geçmişti. İşte o an ev evlikten çıkmış ve mahşer alanına dönmüştü.
Hoseok gelince Jeonggi, Jimin'i unutmuştu. Çünkü Hoseok'un saçları Jeonggi'ye daha çekici gelmişti. Hoseok'un saçlarındaki pembeler cidden dikkat çekiciydi.
Jeonggi, mavi saçlı bir babaya sahipti fakat sarı ve pembe saçlar da onun fazlasıyla dikkatini çekmişti. Daha yedi aylıktı ve renklerin onu cezbetmesi doğaldı.
Jimin'in kucağından firar eden Jeonggi, Hoseok'un kucağındaki yerini almıştı. Bu da ikisi için eğlence başlıyor demekti. Hele bir de Taehyung da onlara katılınca...
Evdeki eşyaların yerleri değişmiş, yastıklar koltuk dışında her yere saçılmış, Jeonggi'nin birkaç oyuncağı koltukların altına kaçmış, Jeonggi ile Taehyung düşme tehlikesi geçirmiş hatta ve hatta Taehyung Jeonggi'yi üç kere havaya atmış iki kere tutmuş, üçüncüye az daha düşürecekken Jimin gelmiş, Jeonggi'yi tutmuş ve Taehyung'un kafasına güzel bir şaplak geçirmişti. Hoseok Jeonggi'yi omuzlarında taşımış, onu baş aşağı sallandırmış, gıdıklamış, ve bol bol onunla beraber çığlık atmıştı.
Jimin ise daha normal şeyler yapmıştı. Jeonggi her terlediğinde üzerini değiştirmiş, yemeğini yazılan saatlerde yedirmiş, diş etlerine jel sürmüş ve Jeonggi'nin zarar görebileceği anlarda onu kucağına alıp diğer ikisinden uzaklaştırmıştı.
Jeonggi ise yeni tanıştığı amcaları ile fazlasıyla eğlenmişti.
《》《》《》《》《》《》《》《》《》
Sizi beklettiğim için üzgünüm. İnternetim yoktu ama bir şekilde bir haftalığına da olsa gelmeyi planlamıştım, planım da suya düştü.
Aceleye gelen bir bölümdü. Umarım hoşunuza gitmiştir.
Lütfen not collage burası bağcılar velkamtu cehennem adlı BTS hikayeme de bir bakın. Türkleşmiş bir Bangtan yazıyorum.
Sınır yine aynı,
☆ 35 oy, 15 yorum ☆Sizi seviyorum.
Bye~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mission: be a family + yoonkook
FanfictionMin Yoongi ve Jeon Jungkook için sıradan bir sabahta evin kapısı çaldı. Kapıya bakan Min Yoongi önce bir şey göremedi ve tam kapıyı kapatacakken sevimli bir kıkırtı duydu. Kafasını aşağı eğdiğinde ise bir bebek ile karşılaştı. "T-Tanrım..! J-Jungkoo...