23 Kasım Cuma
Saat 22.39Odaklan... sadece odaklan. Bunu yapabileceğini düşünüyorum İpek. Yaparsın değil mi? Tabi ki de yaparsın ya! Yapamayacak ne var yani? Altı üstü matematik. Birkaç soru çözeceksin. Hem bak en sevdiğin ders.
Kahretsin! Yazılı haftası yine gelip çattı. Ben daraldım sevgili okurlar, ben bunaldım, ben bittim. Ben yokum ya. Ben öldüm. Bu neymiş arkadaş? Sınav da sınav. Bir bitmedi gitti. Bir dakika... dur ya! Zaten bizim hayatımız sınav değil mi?
Orhan! Ver oradan oğlum müziği. Yakalım bu gece de benim için. Hep beraber gençliğimize yanıyoruz dostlar. En güzel yıllarımızı ders çalışarak geçiriyoruz.
O sırada iç sesim olaya dahil oldu: “İpek, kızım. Sanki her gün ders çalışıyormuşsun gibi konuşma. Sadece sınavlardan sınavlara çalışıyorsun, bir de hocaların ödev verirse onları yapıyorsun.” dedi.
Valla, ne diyeyim. İç sesim çok haklı. Helal olsun be iç ses. Adamsın, kralsın. Yok... yok, cidden bana ders çalışmak yaramadı. Kafayı yemişim görüyorsunuz değil mi? İyice kendimi salmışım var ya. Tam bir ergen gibi konuşuyorum. Hemen diksiyonumu düzeltmeliyim.
Evet... ses... 1... 2... 3...
İpek’iniz geri geldi sevgili okurlar. O zaman, şimdi derse odaklansam iyi olur.
Derin bir nefes alarak, gözlerimi sıkıca kapattım. Aldığım nefesi verirken, aynı anda da göz kapaklarım gevşemişti. Uyuşuk bakışlarımı test kitabıma doğru indirdim. Birkaç tane yapamadığım için işaretlenmiş soru vardı. Onun dışında hepsini, yani bazılarını kolaylıkla çözmüştüm. Yapamadığım sorulardan birisini rastgele seçtim. Ardından uçlu kalemimin arkasına bastırarak, içindeki ucun ileriye doğru gitmesini sağladım. Böylece rahatça yazabilecektim.
Sorunun altındaki beyaz, üzeri mavi kareli yere işlem yazmaya başladım. Bir yandan da dudaklarımı kıpırdatarak sayıları söylüyordum.“x’i karşıya atarsak, burada y kalır. Y’ye değer verelim. Ne olsun... Bir olsun! Aynen, aynen. Bir olsun! O zaman burada z kaldı. Z’ye ne yapacağı-"
Sözlerimi abimin odasından gelen müzik sesi böldü,
“Bir güzellik yapsana, gece benle kalsana
Kitabına uydur gel, uysa da uymasa da
Çekeceğin var elimden, alacaklıyım teninden
Ne dediğimi anladın sen, acil durum, uyansana”Kalem, elimden test kitabımın üzerine düşerken, sinirlenerek elimle saçımı geriye doğru attım. Sonra bakışlarımı keskinleştirerek, odamın kapısına doğru çevirdim.
Ne güzel odaklanmıştım ve tamda soruyu çözmek üzereydim. Bu müzik sesi de nereden çıkmıştı? Daha az önce tüm aile halkını ders çalışacağım için sessiz olmaları konusunda uyarmıştım.
“Allah aşkına abi! Kimle kalıyorsan kal ama lütfen şu müziğin sesini kıs!” diyerek bağırdım.
Peki beni dinledi mi? Tabi ki hayır. Ona laf anlatmak deveye hendek atlatmaktan zordu. Hiç kimseyi dinlemez ve burnunun dikine giderdi. Ya da dinleyemezdi. Her halde beyinden sorunu var. Aldırış etmeyin. Manyak psikopatın teki zaten.
“Kime diyorum ben! Cidden ama ya! Ağlamak istiyorum!” dedim sitemli bir şekilde yerimde tepinerek.
Oturduğum yerden hızla kalkarak, yürümeye başladım. Kapıyı açarak koridora çıktım ve abimin odasının kapısına bakmaya başladım. O sırada koridordan ablam geçiyordu. Her zamanki gibi yine elinde telefon, biriyle konuşmaktaydı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
-Şemsiye-
Romance~Karanlık dünyama, yağmurlu bir günde uzattığı şemsiyesiyle girdi. İpek, hayatının her dakikasını delicesine eğlenerek geçiren, on sekizine henüz basmamış genç bir kızdır. X (adını hikayede öğreneceksiniz), geçmişte yaşadığı psikolojik travmalardan...