0.3

1.3K 452 1.3K
                                    



5 Kasım Pazartesi
Saat 8.54

"Gözleri açıldı!" dedim yanımdaki Belinay'ı dürterek. Koltukta sızıp kalmıştı.

"Ha? Kim? Nerede? Nasıl? Neden?" dedi uyku sersemliğiyle.

"Ne saçmalıyorsun? 4N1K sorularını bırak. Kız uyandı diyorum." dedim.

Yağmur gözünü aralayıp etrafı inceledi. Galiba en son ne olduğunu hatırlamıyordu.

"Neredeyim ben?" diye mırıldandı.

"Öğretmenler odasındasın." dedim.

"Ne işim var benim burada?" yattığı yerden doğrulmuş, bize bakıyordu.

"Duvara çarptın kardeş. Geçmiş olsun." dedi Belinay.

Yağmur şaşkın şaşkın yüzümüze bakarken,
"Onu boş ver, fazla uyku kafa yapmış." dedim.
Sonra olayı kısaca özet geçtim.

Yağmur aceleyle kantine giderken, önüne bakmadan koşan Ateş'e çarpmıştı. Sorun şu ki Ateş yüzüne dahi bakmadan gitti. Sonuç olarak Yağmur yere düşüp kafasını vurdu ve bayıldı. Okulumuzda revir olmadığı için hoca onu öğretmenler odasına götürmemizi istemişti. Tabi bizde yeterli kas olmadığından, Yağmur'u Umut taşımıştı. Bu sırada Umut, Yağmur'a yaklaşık üç senedir platonik. Yağmurun haberi yok. Çünkü söylememizi istemedi. Eğer Yağmur onu redderse, reddettiği için kendini kötü hissedeceğinden korkuyor. Yağmur'un üzülmesini istemiyor.

İnsanların büyük aşklarını gördükçe kendimi tuhaf hissediyordum. Hiç böyle şeylere alışkın değildim. Ben sadece aşkı filmlerden ve dizilerden gördüğüm kadarıyla biliyordum. Tabi bir de bizimkilerin yaptığı dedikodulardan duyuyordum.

Ona olayları anlatmamın üzerine yüzü kızardı. Neden bilmiyorum ama ufakta olsa etkilenmiş olmalıydı.

Gözüm saate kaydı. "Eğer şimdi gitmezsek, dersin neredeyse yarısı bitmiş olacak." dedim.

Koltuklardan kalktığımız gibi koşarak merdivenleri indik. İlk dersin neredeyse yarısı bitmişti. Sınıfa varınca kapıyı tıklattık. Hoca "Gir!" deyince açıp içeriye girdik. Bir elinde kitap tahtaya bir şeyler yazıyordu. Bizi görünce yazı yazmayı bıraktı.

"Neredeydiniz?" dedi.

"Arkadaş birine çarptığı için bayıldı. Onun uyanmasını bekliyorduk." diye kısaca özetledim.

"Geçmiş olsun Yağmur'cum. Geçin yerlerinize bakalım." dedi.

Gidip sıra arkadaşım olan Beren'in yanına oturdum. Cam kenarında, arkadan ikinci sırada oturuyordum.

Kafamı Beren'e çevirdiğimde yazı yazdığını gördüm. Yazı yazmayı bırakıp bana döndü,

"Ciddi bir şey var mıymış?" dedi. Başımı olumsuz anlamda salladım.

"Sert kayaya tosladı." diyerek güldüm. Beren de benimle beraber gülerken hoca arkasını döndü,

"Hey! Neler oluyor orada? Arkam dönükken de sizi görebiliyorum." dedi. Berenle gülmeyi kestik.

Arkadan Volkan,
"Müneccim mübarek." diye mırıldandı.

Bunun üzerine cam kenarındaki ve orta sıradaki arka dörtlü gülmeye başladılar. Durur muyum? Bende güldüm. Hoca ikinci sefer arkasını döndü.

"Güldüğünüz şeyi söyleyin, hep beraber gülelim. Ne bu tavır!? Kahvehanede misiniz çocuklar!? Kendinize gelin!"

Beren kulağıma doğru,
"Sinirlendirmeyelim menopoz kadını. Şimdi canımıza okuyacak." dedi. Sırıttık.

-Şemsiye-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin