17.BÖLÜM: BENİMLE GEL

4.6K 327 17
                                    


Keyifli okumalar...

~~~

Sabaha kadar gözünü kırpmadı. Hakan'ın dün gece araması ve ona söyledikleri yüreğinde garip bir ağrıya sebep olmuştu. Bir yanı gitmemesini söylese de diğer yanı gitmesini söylüyordu.

Başına daha kötü ne gelebilirdi kİ? Artık hiçbir şeyden ve hiçkimseden korkmuyordu.

Yüreğini, sevdasını, hayallerini emanet ettiği adamın ihanetinden daha çok ne acıtabilirdi ki canını?

Telefonunun çaldığı alarmını kapatıp yatağından kalkıp örtüsünü düzeltti. Banyoda işlerini halllettikten sonra Dicle ablası ile konbinledikleri takım elbiselerden birini alıp giyindi. Bilmiyordu karalara büründüğünü, tıpkı yüreği gibi.

Topuklu ayakkabılarından birini giyinip saçını açık bırakıp taradı. Rujlarından birini eline alıp dudağına sürdü. Kullandığı tek allığı yanaklarına sürüp parfümünü sıktı. Üzerinde renklerini kabarma yazıyla da yazdığı far paletini eline alıp açık kahverengi farını parmağıyla göz kapaklarına sürdü.

" Yüreğin kan ağlasa da canın yansa da güçlü olmak zorundasın Ruşendil. Emre'ye verebileceğin en güzel ders onsuz da ayakta kalabileceğini, onsuz da gülüp eğlenebileceğini kanıtlamak. O seni hiç düşünmeden canını yaktıysa ona kıyamasan da sen de onun canını yakacaksın. Başka çaren yok..."

İçinden söylediği sözler yüreğini yakarken buza döndürse de kendini toparlayıp ayağa kalktı. Yanına alacağı eşyaları kontrol edip çantalarını yanına aldı. Ceketini giyinip bastonunu açarak odasından çıktı.

Bastonuyla merdivenlere geldiğinde bir el kolundan tutup onu durdurdu. Ruşendil kokusundan anlamıştı kimin olduğunu. Derin bir nefes alıp hasreti olduğu bu kokuyu içine çekerken yüzünde gram duygu ifadesi yoktu.

Emre odasından çıkarken Ruşendil'i gördü. Günlerdir kendisinden bucak bucak kaçıyordu. Haklıydı hem de çok haklıydı ama onu öyle çok özlemişti ki daha fazla içindeki özleme karşı koyamayıp yanına gitti. Kolundan tutup onu durdurdu. Yüzüne, gözlerine baktığında karşısında gördüğü kadının Ruşendil olduğuna inanamadı. Gözlerinin içi kıpkırmzıydı, teninin rengi bembeyazdı.

" Ruşendil... " Sadece ismi çıkabilmişti ağzından. Gerçi konuşmak istese de ne konuşacaklardı ki...

Ruşendil Emre'nin sesini duyduğunda elektrik çarpmış gibi kolunu hızla onun elinden kurtarıp bir adım geriledi.

" Sakın bir daha bana dokunma Emre! Sakın! "

Emre Ruşendil'in bu hareketiyle resmen yıkılmıştı. Kendisinden bu kadar mı nefret ediyordu artık? Gerçi istediği de bu değil miydi? Başarmıştı işte...

" Bir daha sakın bana dokunma! Benimle konuşma! Madem ki ben senin için bir yüküm! Madem ki senin için bir tutsaklığım! O zaman yerini bil ve benden olabildiğin kadar uzak dur! Ben artık senin karın değ... "

Ruşendil'in konuşması telefonunun zil sesiyle yarıda kesildi. Telefonunu ceketinin cebinden çıkarıp arayanın Edebiyat öğretmeni Kenan'ın olduğunu duyduğunda hiç vakit kaybetmeden aramayı cevapladı.

" Günaydın Kenan. "

Emre Kanan ismini duyduğunda iki elini yumruk yapıp dişlerini sıktı. Bu Kenan'da kimdi? Sabah sabah karısını hangi cürret ile arayabiliyordu? Bu düşünceler aklından geçerken Ruşendil telefon görüşmesine devam ediyordu.

" Günaydın Ruşendil umarım seni rahatsız etmemişimdir. "

" Hayır etmedin estafurullah. "

" Ben okula geçiyorum bugün tüm gün dersim var. Eğer okula gitmediysen gelip seni konaktan alayım birlikte gidelim. "

RUŞENDİL (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin