3.BÖLÜM: İSTEME MERASİMİ

9.1K 452 70
                                    

Keyifli okumalar canlarım❤🙏

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum🥰

~~~~~~~~

Hayat bir oyundu ve bizler de o oyunun birer parçalarıydık. Kimi zaman önemli bir rol düşüyordu payımıza, kimi zaman da kimsenin varlığımızdan haberi olmuyordu. Bir figüran gibi yaşayıp gidiyorduk...

Ruşendil kendine hep figüran rolü biçmişti. Herkes gibi sıradan bir insan iken kaderin kendisine biçtiği başrolden habersizdi. Haberi olduğunda da oyunu kabul edip rolünü oynamaktan başka bir çaresi kalmamıştı.

Gün o sabah erken başladı. Songül Hanım saat 07.00'da tüm ev halkını uyandırıp kahvaltı masasının çevresinde toplamıştı bile.

" Kahvaltıdan sonra tüm evi silip süpüreceğiz. Saat on gibi komşular gelecek tatlı yapacağız. Rozerin kızım sen de bugün Ruşendil'in yanından hiç ayrılma olur mu? Birlikte akşam ne giyecekseniz hazırlayın. Saat iki gibi Zeynep Hanımlar gelecek isteme ve düğün için alışverişe çıkılacak. "

" Tamam Songül teyzecim merak etme sen. "

" Hasan, sen de kahvaltıdan sonra merkeze inip bankadan parayı çek. Alışverişe gidilecek ama ortada para yok rezil olmayalım insanlara. "

Hasan Bey çayını içerken başını tamam anlamında salladı. Bugün hiç keyfi yoktu. Güzeller güzeli kızını göz göre göre töreye kurban ediyordu. Bu öyle çok yakıyordu ki yüreğini.

Boran ise sadece çayından birkaç yudum alabilmişti. O da Hezan'ının ısrarıyla. Ruşendil'ini canından parçasını bir ateşin ortasına attığı için kendinden nefret ediyordu. Ama yapamazdı. Sevdiği, Hezan'ı olmadan nefes bile alamazdı. Kaçtıklarında herşeyin biteceğini ve kavuşacaklarını sanırken evdeki hesap çarşıya uymamış ve bu felaketler başlarına gelmişti.

Ruşendil görmese de onun gözlerinin içine bakamıyordu. Vicdanı sızlarken, suçluluk duygusu yakasını bırakmazken ve herşeyin sorumlusuyken nasıl bakabilirdi ki? Ve üstelik Hezan'ın da kendisinden bir farkı yoktu. O da çok üzgün ve çaresizdi.

Sofrada şu an güçlü gözükmeye çalışan iki kişi vardı. Ruşendil ve annesi. İkisi de acılarını kalplerine gömmüş olması gereken neyse olması için kendileriyle savaşıyorlardı.

" Ruşendil bak sana çilek reçeli sürdüm aç ağzını. "

"Çocuk muyum ben Rozerin? "

" Bak ardından ağlar yemezsen. Aç ağzını. "

Ruşendil buruk bir gülümseme ile ağzını açıp Rozerin'in verdiği reçelli ekmeği yedikten sonra daha fazla yiyemeyeceğini anlayıp sofradan kalktı.

" Ben doydum hepinize afiyet olsun. Rozerin hadi gel giyeceklerimi ayarlayalım. "

Ruşendil ve Rozerin kol kola salondan çıkıp hızla odaya girdiler. Rozerin gardrobun en solundaki kapağı açıp Ruşendil'in elbiselerine bir göz gezdirdi.

" Hmm, bakalım ne giyinebilirsin? "

"Mezuniyetimde giydiğim dantel kollu siyah elbiseyi giyineyim. "

Rozerin gözlerini devirip Ruşendil'in tarif ettiği elbiseyi eline alıp incelemeye başladı.

" Sanki cenazeye katılıyorsun? Bu elbise olmaz. Hasan amcayla birlikte merkeze gidip de elbise mi alsak sana?"

" Hayır bu elbise iyi bir daha masraf yapmaya gerek yok. Alt tarafı bir isteme işte. "

Rozerin elindeki elbiseyle Ruşendil'in yanına yatağa oturup başını onun omzuna koydu. Onun bu haline ve elinden birşey gelmemesine kahroluyordu.

RUŞENDİL (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin