Gerçektende dünün yorgunluğundan olduğuna inanmıştım. Uyandığımdan beri duymamış,hissetmemiştim.
İçim rahatlamıştı. Delirdiğimi düşünmeye başlamıştım.
Yatakta pineklemeye devam ediyordum. Bugün pazar diye kendime izin vermiş yarım saat önce uyanmama rağmen yataktan çıkmamıştım.
Bir bacağımı yorgandan dışarıya çıkarmıştım bir nebze serinlemek için. Gözlerimi kapatıp uyanmamak için direnirken bacağımın iç kısmında parmağını gezdirip baldırıma kadar sürten parmakla istemsiz inlemiş fakat sonra direkt gözlerimi açıp etrafa bakmıştım.
Kimse yoktu.
'Erkeklerin seni inletebilceğini bilmiyordum jimin.'
Gitmemişti. Burdaydı ve az önce yanlışlıkla bana dokunduğu için inlemiştim.
Sikeyim.
'Biliyor musun hiç fark etmez.'
Ayağa kalkmış etrafa bakınıyordum.
"Neden bana kendini göstermiyorsun."
'Çok erken her şey zamanla.' Peşimi bırakmayacağını ve doğa üstü bir şeylerin döndüğünü artık inanmaya başlamıştım.
'Seni korumak için geldim jimin. Bir süreliğine seni koruyacağım ve sen kendini hazır hissettiğinde artık seni korumama gerek kalmayacak.'
Beni kimden koruyacaksın? İsmin ne? Üçüncü soruşum ama nesin sen?'Yavaş be oğlum gittiğimiz yok ya teker teker sor.' Sorun orda zaten gitsene. Rahat bırak beni neden o kadar insan varken ben amk.
'Hiç mi diğerlerinden farklı hissetmedin kendini?'
Dediğini düşününce aklıma hiçbir şey gelmemişti. Ama nedensizce anılarımın eksik olduğunu hissederdim. Bazen kendimi hiç bilmediğim bir yerde buluyordum.
Ben bilmiyorum. Neden kendimi diğerlerinden farklı hissetmem gereksinki?'Çünkü enerjini bize yolladın jimin. Yardım edin diye bağırdın.' Ben böyle bir şey yapmadım. Bilmiyorum hiç hatırlamıyorum. Böyle bir şeyi nasıl yapılacağını bile bilmiyorum.
"Bu yüzden mi seni koruyacağım dedin?" Bir anda elini alnımda hissetmiş geriye adımlamamı sağlamıştı. Parmağıyla alnımı itip yatağa oturmamı sağladı.
'Sesli konuşma aptal. Jungkook geliyor.'
Dudaklarımı birbirine bastmıştım. Gerçekten Jungkook'un geleceğini düşünmüyordum ama bekledim.
"Günaydın beyinsiz." Diyerek kapıdan içeri neşeyle girdiğinde şaşkınlığımı belirtmemeye çalışıyordum. Nasıl bilebilirdi geleceğini,biraz olsun azalan korkumu tekrardan doruklarda hissetmeye başlamıştım.
"Günaydın gerizekalı." Kafasıya mutfağı gösterip gitmişti. Bu onun kahvaltı hazır deme şekliydi. Ellerimi saçlarımdan geçirip yatmanın verdiği karışıklığı düzetmiştim.
'Bekle.' Oturduğum yerde saçlarımdan ellerime indirmiştim. Bana yaklaştığını hissetmiştim,tekrar dokunmayı deneyecektim.
'Dokunsanda ben istemediğim sürece beni hissedemezsin.' O zaman bana bilerek nefesini hissettiriyordu. Çünkü şu an onu hissedebiliyordum. Dokunmaya çalışmamış,ellerimi bacaklarımın üstünde korkudan eşofmanımı sıkarak bekliyordum.
Saçımda parmaklarını hissetmiştim. Nefesimi tuttuğumu bile nefessiz kaldığımda anladım. Geriye çekildiğini derin bir nefes aldım. Tanrım hiçbir şey yoktu etrafta ama saçımda parmağını hissetmiştim. Ve bundan anlamsız etkilenmiştim.
'Şimdi daha düzgün oldu.' Düşünmemeye çalıştım. Odadan hızla çıkıp mutfaktan gelen mis gibi kahvaltının kokusunu düşünmeyi tercih ettim akıl sağlığım için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Telepatia
Fantasy'Seni her an izliyorum jimin. Bana gay olmadığını kanıtlayamazsın. Çünkü geceleri kendini becerdiğini görüyorum.' Onun düşüncelerimi okuduğunu hayatımda ondan ayrı özel bir hayatım olmadığını artık daha iyi anlamıştım. Elini kasığımın biraz üstünde...