"Ne demek Taehyung ve Jimin yok!"
Namjoon'un yükselen sesine karşılık Hoseok ayağa kalkmış yanına yaklaşmaya çalışıyordu. Amacı onu biraz daha sakinleştirebilmekti.
"Neden bu kadar tepki gösteriyorsunuz? Birazdan gelirler." Hoseok ona doğru elini uzatmıştı. Namjoon kendine doğru uzanan eli itmiş etrafta tur atmaya başlamıştı. Sinirle ellerini saçlarından geçiriyor kendi içerisinde bir şeyler sayıklıyordu.
Bu kadar aptal olabileceğini düşünmemişti. Taehyung'un onu şimdi kaçırabileceği aklına gelmemişti.
"Gözümün önündeyken kaçırdığına inanamıyorum. Nasıl bu kadar aptal olabildik."
Yoongi ellerini sertçe saçlarından geçirip koltuğa tekme attı. Namjoon içersinden geçen cümleleri söylemişti. Böylece Namjoon düşüncelerinde haksız olmadığını fark etti."Bize biri burda ne olduğunu açıklayabilir mi!" Jin'in sorusu üzerine kimse cevap vermemişti. Jin bu duruma sinirlenmeye başladığında Koltuğun sallandığını fark etti.
Jungkook koltukta oturuyor stresle ayağını sallıyordu. Bir şey söylemek istiyor ama söyleyemiyordu. Bir cesaret anlatma kararı almıştı.
"Bugün marketten çıkarken Taehyung ile Jimin'i konuşurken gördüm. Taehyung... ah deli olduğumu düşüneceksiniz!" Dedi en sonunda. Jin ona kafasını çevirmiş diyeceklerini merak ederken bir yandanda kendini huzursuz hissetti. Bir şeylerin yaklaştığını fark ediyordu ama ne olduğunu bilemiyordu.
Yoongi Jungkook'un görmemesi gereken bir şeyler gördüğünü anlamış onu kolundan tutup kaldırmış peşinden sürüklemişti. Jungkook kendi odasına doğru çekilmesi ve içeriye girdikleri an kimse itmemesine rağmen kapı kapanmasına şaşkınlıkla bakmıştı. Karşısındaki adama bakarken adam sinirli ve stresli bir şekilde ona bakıyordu. Açıkçası diyeceği şeyi söylemekten emin olamamıştı.
"Anlat! Devamını anlat Jungkook!" Kısık sesle söylüyordu ama bağırıyormuş gibiydi. Jungkook kaşlarını çatarak karşısında ona böyle davranan adama baktı. Önemli bir şey olabilirdi ama bu ona böyle davranabileceği anlamına gelmiyordu sonuçta.
"Bana tepkili yaklaşmayı kes." Sakin ama otoriter sesine karşılık yoongi derin bir nefes almış sakinleşmeye çalışmıştı. Sonuçta karşısındaki insana sinirlenmemeliydi. Asıl sinirlenmesi gereken kişi Jimin'i kaçırmıştı. Bunun olacağını biliyordu ama engelleyebileceğini düşünmüştü. Başaramamıştı.
"Kusura bakma. Anlat artık fazla zamanımız yok."
Jungkook yatağının üzerine oturup önündeki halıya bakarak konuştu.
"Onlar konuştular ve Taehyung arabanın arkasından giderken bir anda yok oldu. Yanlış gördüğümü düşündüm. Ama çok gerçekti. Bildiğin ortalıktan kayboldu. Tuvalette birisi sürekli bana bir şeyler fısıldadı. Birisi sürekli 'kan' dedi." Kafasını kaldırıp Yoongi'ye baktı. Şaşırmış bir tepki beklerken Yoongi'nin tepkisi aynı kalmıştı.
"Delirmiyorsun. Ah.... bunu böyle öğrenmeni istemiyordum!" Yoongi Jungkook'un önünde eğilerek ellerini tuttu. O sıra düşündüğü tek şey sıradaki insanın Jungkook olduğuydu. Ona seslendilerse onu da istiyorlardı demekti. Jungkook'a her şeyi anlatıp bir planla giderlerse işlerine yarayabilirdi.
"Şimdi sana izleteceğim şeyleri anlamaya çalış." Yoongi ona bir çok büyü ve güçlerin olduğu bir evreni hayali olarak göstermiş bütün her şeyi görüşlerle anlatmıştı. Buna Jimin'de dahildi.Jungkook transa girmiş gözlerini kırpıp kendine geldiğinde bomboş bir şekilde Yoongi'nin yüzüne bakıyordu.
"Normal bir insan buna şaşırabilir ama ben şaşırmadım." Dedi.
Yoongi asıl şaşıran kişi olmuştu bu sefer. Jungkook'un ellerini bırakıp ayağa kalktı.
"Neden?" Diye sorabilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Telepatia
Fantasy'Seni her an izliyorum jimin. Bana gay olmadığını kanıtlayamazsın. Çünkü geceleri kendini becerdiğini görüyorum.' Onun düşüncelerimi okuduğunu hayatımda ondan ayrı özel bir hayatım olmadığını artık daha iyi anlamıştım. Elini kasığımın biraz üstünde...