Tae
————"Efendim." Hafif önünde eğildikten sonra keskin grilere bakarak sırıttım.
"Anlaşılan seni mutlu edecek bir şey yaşamışsın." Dedi. Masasındaki işaret parmağını ritimle bir şekilde vurarak diğer elindeki viskisinden bir yudum aldı. Bakışları değişmese bile yüzünde ufak bir sırıtmayla bakıyordu.
"Evet. Aradığımız bir kişiyi bulduk. Kaldı geriye altı." Bu haberi vermek için sabah Jimin'in sardığı kolları arasından çıkmak zorunda kalmıştım. Kendi dünyama geçtiğimde uzun zamandır gelmediğim için alışmakta zorluk çekmiştim havasına. Buranın oksijeni daha az,bir insan için yeterli değildi.
Ve ne zaman kendi evrenimizden ayrılıp insanların dünyasına geçiş yapsak orda durduğumuz süre boyunca oranın oksijenine alışmaya başlıyorduk.
"Aferin Tae. Etrafındaki insanları araştırmaya devam et diğerlerini de bulabiliriz belki." Tekrar viskisinden bir yudum aldıktan sonra oturduğu sandalyeden kalkıp karşısındaki orman içerisindeki şehrine döndü.
"Hissediyorum. Çok yakında güç bizim elimizde olacak." Dedi. Babamın gözlerindeki o ifadeden korkuyordum. Öncesinde ne kadar ona karşı çıksamda sonucu benim için iyi olmamıştı. Benim için en iyi seçim onun tarafında olmaktı. Hatırlıyordum küçükken herkesin ilk öğrendiği büyü ilk yardım büyüsü iken benim ilk öğrendiğim büyü birini öldürme büyüsüydü.
Babam kötü bir insandı. Kendisiyle birlikte arkasında kocaman bir torbayla beni ve etrafımı da sürüklerdi. O torbanın içerisinde bizi kötü yapar dış dünyaya salardı. O zaman savunmasız kalır ve kötünün doğru olduğu bir dünyayı görürdük. Bizi kötülükten koruyan tek kişi ise annemdi. Babam her kötü bir büyü öğrettikten sonra annem gelir sanki telafi etmek istermiş gibi bize iyi bir büyü öğretirdi.
Her bir kötülüğümüzde bu büyülerin arkasına sığınırdık. Kendimizi bu şekilde telafi ederdik. Babamın bizden her öldürmemizi istediği hayvanı öldürmüş,babam hayvanı ölü gördükten sonra annemin öğrettiği diriltme büyüsüyle diriltmiştik.
Gün geçtikçe artık babam sadece hayvanları değil kendi evrenimdeki kişileri öldürmemide istemeye başlamıştı. Ne zamanki onları öldürdüğümde onları geri getiremeyeceğimi öğrenmiştim işte o zaman gerçekten kirlendiğimi hissettim. Bu kirlilik benle birlikte büyümüş arkadaşlarımıda babam yüzünden peşimden sürüklemiştim. Şimdi ise annem vahşice katledildikten sonra hiçbirimiz iyilik neydi hatırlamamıştık bile.
İki yıl öncesinde tekrardan içimdeki vicdan ortaya çıkmıştı. Jimin için görevlendirildiğimde işler değişmeye başlamıştı. Normal bir hayatı vardı. Arkadaşlarıyla eğlenir partiye gider kızlarla sex yapar geceleri ise etkilendiğini fark etmediği erkek arkadaşlarını düşünürdü. Bazen o sert çocuk küçük bir bebeğe dönüşürdü. Bazende öyle bir sinirli oluyordu ki asla onu küçük bir çocuk gibi göremezdiniz.
Annemin öldüğü gün hissetmiş gibi bir çiçek almıştı ve bu çiçeği şehrin dışındaki bir ağaca götürmüş bir süre ağaca bakıp iç çekmişti. Ve içinden 'neden bunu yaptığımı bilmiyorum ama bugün çok üzgün hissediyorum. Sanki bir yakınımı kaybetmişim gibi. Lütfen bu çiçeği onun ruhu için kabul et tanrım.'demişti.
O gün odasının bir köşesinde ağlarken o ise sanki beni teselli ediyormuş gibi bir şarkı mırıldanmıştı. Bütün gece şarkı söylemişti. Onun o huzur verici sesi beni yatıştırmıştı. O uyuduktan sonra onun yanına sokulup küçük bir çocuk gibi ona sarılmıştım.
O günden sonra en büyük hatamı yaparak Jimin'e bağlanmıştım. En büyük zaafımın ileride onun olacağını bildiğim halde ona bağlanmıştım. Kendime ne kadar çok küfür etsemde ne kadar pes etmeyi düşünsemde babamdan korkmuştum.
Babamın Jimin'in benim için bir zaaf olduğunu öğrenmesinden korkmuştum. Şimdi ise babamın en önemli silahı olmuştu jimin. Bir hiç uğruna harcayabileceği bir silahtı. Ve onu tüm bu kötülüklerden koruyabilecek tek kişi bendim.
"Ben görevimin başına döneyim efendim." Dedim önünde eğilerek odadan çıkarken elimi sinirden sıkmıştım. Koridordan sağa döndükten sonra dışarı çıkmış biraz temiz hava almıştım. Kendi evime doğru yürürken düşündüğüm tek şey bir an önce birkaç kıyafet alıp geri dönmekti.
Yürüdüğüm yolda biri kolumdan tutup sürükleyesiye kadar evimin önünde olduğumun farkında değildim. Kafamı çevirip beni sürükleyen kişiye baktığımda Namjoon'un hemen evimin yanındaki evine götürdüğünü gördüm. Beni sürüklemeyi bıraksın diye elini kolumdan çekip yürümeye devam ettiğimde zaten eve daha önce gelmiş olan yoongi ile karşılaşmıştım.
"Yavşak yoongi artık başkalarının evinde kalmayı bırak." Oturduğu koltuktan kalkarak elindeki yastığı bana fırlattı. Refleksle tuttuğumda biraz önceki sinirimi bir kenara bırakarak arkadaşıma sırıttım. Uzun zamandır görmüyordum ve onları özlemiştim.
"Neden geldiğini haber vermiyorsun gerizekalı." Dedi Namjoon. Amerikan mutfak olan evinde adanın altından bir bardak üsteki dolaplardan birinden de içki çıkartıp bardağa doldurdu.
Bardağı bana uzattıktan sonra ikisi sırayla şişeyi kafasına dikmişti. Takıntım olduğu için onlarla aynı şeyi içemiyordum. Bunun çok tartışmasını yapmış en sonunda kazanan ben olmuştum.
"Çok fazla zamanım olmadığı için haber vermedim." Tekli koltuktan bir tanesine kendimi atıp bacağımı diğer bacağımın üzerine atıp koltukta biraz yayıldım.
"Ee nasıl gidiyor görev?" Dedi yoongi. Bu cümlesinden sonra ortam bir anda ciddileşmişti. Yakın arkadaşlarım olmasına rağmen hep üstün körü bahsetmiştim Jimin'den.
"Fena değil." Dediğimde beni zorlamayacaklarını anlamıştım. Yoongi ortamı yumuşatmak amaçlı olacaktı ki bir anda koltuktaki oturuşunu düzeltmiş yüzünde kocaman bir sırıtmayla bana bakıyordu.
Namjoon içkiyi kafasına dikerken Yoongi bombayı patlatmıştı.
"Taehyung bizi özlemek zorunda kalmayacaksın. Biz de geliyoruz." Dediğinde içki boğazımda kalmış öksürmemle birlikte Namjoon'un yüzü ıslanmıştı.
"Siktir."
———
Ufaktan diğerlerini de tanıyalım diğer evren hakkındada bilgilenelim.Yorumlarınızı bekliyorum düşüncelerinizi okurken ne hissettiğinizi merak ediyorum

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Telepatia
Fantastik'Seni her an izliyorum jimin. Bana gay olmadığını kanıtlayamazsın. Çünkü geceleri kendini becerdiğini görüyorum.' Onun düşüncelerimi okuduğunu hayatımda ondan ayrı özel bir hayatım olmadığını artık daha iyi anlamıştım. Elini kasığımın biraz üstünde...