"Gel önce oturalım sonra istediğin soruları sor bana." Elimden tutup beni yatağa çektiğinde kendimi ona bırakmıştım. Yatağa oturup yatak başlığına sırtımızı verdiğimizde ellerimle oynamaya başlamıştım.
"Neden kanımı almak istediler?" Taehyung bana doğru dönmüş derin bir nefes almıştı.
"Güzel soru en iyisi sana başından anlatayım sorularının cevabını buldukça elemiş olursun"
Kafamı evet anlamında salladım.
" zamanında Hyuna ve Maria diye iki kadın vardı. Bunlardan başka beş kadın daha nerdeyse aynı zamanlarda hamile kalmışlar. İçlerinden birisi geleceği görebilendi. Bir rüyasında bu yedi çocuğunda katledileceğini öğrenmiş ve uyandığında direkt bunları diğerleriyle paylaşmış. Onun görülerine inandıkları için herbiri saklamaya çalışmış ama saklayamayacağını biliyormuş. Bir şekilde onları dünyaya göndermişler çünkü biliyorlardı eğer bu yedi çocuk doğarsa evrenin yok olacağını. Onların bu güçlerini kullanmak isteyen kötü insanlar onların kanlarını alıp güçlerine güç katmak isteyeceklerdi. En güçlü olabilmek için bu yedi kana da ihtiyaç duyuyorlar. Hyuna kendi çocuğunu düşündüğü kadar Maria'nın çocuğunu da düşünüyordu çünkü kötü adam dediği kişi kendi kocasıydı. Bunu engelleyebilmek için Maria ile işbirliği yapmak istedi. Maria çok güçlü bir kadındı doğadaki bütün elementlerin sahibiydi. Çocuğunu koruyabileceğini düşünüyordu. Kader eşi bu konuda ona yardım etti. Sen sormadan söyliyeyim,hepimizin bir kader eşi olurmuş ve bu kişiler sadece simgemizin ortasındaki çiçeği görürmüş. Hyuna evlenmesine rağmen eşinde kader çiçeğini görememiş bir gün maria ile buluştuğunda onun simgesindeki çiçeği görmüş. Bu tarihteki en korkunç olay diye düşünmüş herkes. Çünkü Hyuna Maria'nın kader eşiydi. İki kadının eşleşmesini kimse hoş görmemiş. Onları uğursuz olarak adlandırmışlar. Maria karnındaki başkasından olan çocuğunu Dünya'ya göndermiş. Hyuna ise çocuğunu babasına emanet etmiş Maria eşini korumak için bütün gücüyle ortalığı yok etmiş. Ama enerjisi tükendiği için bir şey yapamayacak hale gelmiş Hyuna onu bir yere kadar koruyabilmiş. Zaten o zamanlar onu kulesinde görenler korkmuş. Simsiyah saçları ve çökmüş yüzüyle sadece dışarı bakar 'ben matmazel siyah.' Dermiş. Hyuna onu kuleden çıkarmak için gittiğinde ise kuleyi kutsal sularla birlikte büyü çemberi yapmışlar ve ateşe vermişler. Hyuna içeriye girememiş. Maria'nın son söylediği şey 'ben matmazel siyah.' Olmuş. O günden sonra oğlunu sevmediği bir adamla büyüttü,çocuk babası yüzünden bir katile dönüştü ve en güçlü silahı oldu. Diğer iki,dünyaya gönderilmeyen çocuğun kanınıda küçük yaşta kandırıp aldığı için herkesten güçlü oldu. Şimdi ki hedefi ise 7 mavinin diğer üçü ve en güçlüsü Maria'nın çocuğu..." sözünü kesmeden dinlediğim şeylerden sonra kanım donmuştu.
"Annem, annen?" Kafasıyla onaylayınca bakakalmıştım.
Yakılarak öldüler. Sırf birbirlerini sevdikleri için üstelik. Sırf kadın kadını sevdiği için... ne cahil bir yerdi böyle annemi öldürecek kendi eşini öldürecek kadar nasıl bu kadar gözü dönmüştü adamın. Kader eşinden bahsetmişti o zaman ben onun simgesini gördüğümde o yüzden böyle davranmıştı.
"Ben senin eşin miyim?" Tüm bu olumsuz şeylere rağmen bana dönmüş gülümsemişti.
"Evet sen benim eşimsin." Kalbim teklerken heyecanımı saklamaya çalışıyordum.
"O kuleye ne oldu daha sonrasında?"
"Yeni bir yer yapıldı kocaman bir heykel ve yanlarında tablolar dolu bir yer oldu. Küçükken oraya gittiğimde annemle sevinirdim. Ama büyüyünce gerçekleri öğrendim annem orayı bir mezar olarak görüyordu."
Annesinden bahsettikçe yüzü düşüyordu.
"Katile dönüştü dedin. O çocuk sen mi oluyorsun Taehyung?" Cevap vermek yerine sadece gözlerimin içine baktı. Ben cevabımı almıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Telepatia
Fantasy'Seni her an izliyorum jimin. Bana gay olmadığını kanıtlayamazsın. Çünkü geceleri kendini becerdiğini görüyorum.' Onun düşüncelerimi okuduğunu hayatımda ondan ayrı özel bir hayatım olmadığını artık daha iyi anlamıştım. Elini kasığımın biraz üstünde...