Yorum ve beğenilerinizi esirgemeyin lütfenn🍃
"Ne nazlı çıktı bu da he, bir açamadı gözünü." Berkan'a ters ters bakıp, Karen'e döndüm tekrar. Ben ondan daha kötü gözüktüğüme emindim. Hâlâ fazla yakışıklı ve kusursuz duruyordu. Bıçak yarasının üzerine sarılmış sargı haricinde üstünde başka bir şey yoktu. He bir de hastane örtüsü vardı işte. Dövmesi gözükecek kadar örtülüydü üstü.
Odada ben, Berkan ve Gizem vardık. Diğerleri kalabalık yapmamak için girmemişti. Zaten birkaçı da iyi olduğu haberini alıp gitmişti. Annem ve babamda gelmişti, koridorda bekliyorlardı.
Fakat onun ailesi hâlâ yoktu.
Elinin üstünü öpüp okşadım. "Aile var burada yalnız."
"Sussana sen!"
"Tı tı tı nankör, az önce konuş diyordun!"
"Şimdi de sus diyorum." Ayıplarcasına bana bakıp Karen'in yanına yaklaştı. Deli gibi inceliyordu çocuğu "En son beni dövdüğünde bu kadar yakındım...yakışıklı vallaha." Bakışları dövmeye kaydı "Kız bu ne? Vıy! Ne yazdırmış bu çocuk? Hikayenin adını yazmış."
"Ne hikayesi?"
"Aman sende bilmiyormuş gibi sanki..." Beni boşverip parmağıyla Karen'in yanağına bastırıp çekiyordu "Ne yapıyorsun Berkan?"
"Bir tane vurayım mı vallaha bundan iyi fırsat bulamam." Sandalyeden kalkıp omzuna sertçe vurdum "Git buradan ben döveceğim şimdi seni göreceksin."
"Ah! Omzum çıktı! Gizemciğim bir baksan ya, çok acıyor." Büzülmüş dudaklarına göz devirdim. "Abartma."
"Abartmıyorum seni yelloz baksana içeri çöktü.." Ağzımı açtığım sırada Berkan acıyla karnını tuttu. Ne olduğunu anlayamadan Karen'in sinirle Berkan'a bakan gözlerini gördüm "Bir uyutmadın pezevenk!"
"Uyanır uyanmaz da dövmezsin kardeşim!" Tekrar vurdu "Ne yanağıma dokunup duruyorsun bak sinir oldum! Ulan dur seni döv.." ayaklanmaya çalıştığında elimi göğsüne koyup durdurdum. Sonunda bana bakabilmişti.
"Siz kimsiniz?"
"Ne?" Kaşlarını çattı "Siz kimsiniz dedim anlamayacak ne var?"
"Bak seni unutmuş beni unutmadı... Karen'im ben senin sevgilinim..." eliyle beni gösterdi "...bu da Berkan." Acaba bıçaklandığı sırada kafasını bir yere mi vurmuştu? Ama hayır. Öyle olsaydı doktorlar söylerdi. "Dalga mı geçiyorsun Karen?"
"Yoo."
"Yaran karnında, aklına bir şey olmadı ki." Neredeyse gözlerim dolacaktı. Ağlamaktan ölecektim bu gidişle.
Kolumdan çekip onunla burun buruna gelmemi sağladı. "Aklımı başımdan alan sensin..." Dudağıma küçük bir öpücük bırakıp "...sevgilim" diye tamamladı cümlesini.
Berkan'ın öğürme sesine bile takılmadım. "İğrenç, bu herif kıro oldu iyice... Nasılsın Gizemciğim?"
"Deli misin sen ya?"
Alnımı alnına yasladım. Kimseyi duymak istemiyordum ondan başka. "Ne kadar korktum tahmin edemezsin."
Eli yanağıma değdi "Ederim, bende seni göremeyeceğim diye çok korktum." Çizilmeye değer tek yüze onunkiydi, uzun uzun baktım. O da bana baktı ve konuşmaya devam etti "Eğer sen olmasaydın ambulansı falan aramazdım, ölmeyi beklerdim.""Deme öyle."
"Kızdın mı bana?"
"Neden?"
"Anlatmadığım için." Geçmişinden bahsediyordu. "Kızmadım..." Elimi dövmesine koydum "...Rüzgar gibi geçip gitmiş günler şimdi iyisin önemli olan bu."
"Teşekkür ederim." Güldüm "Ne için?"
"Yanımda olduğun için, bunun bendeki anlamını sana çizerek bile anlatamam." Bende anlatamazdım. Binlerce kağıda onu çizmem bunun örneğiydi. Hiçbir zaman tam olarak çizmem mümkün değildi.
"Peki beni özledin mi kapısına köpek olduğum?"
"Seni çiğ çiğ yerim Berkan! Bir sus lan şurada romantik ortam var!" Berkan garip garip dans edip "Ye beni bebeğim." dediğinde son gördüğüm şey Karen'in kafasının altındaki yastığı alıp ona fırlatmasıydı.
🍃
Nasılsınızzzzz güzeller :)
Kısa hikayemiz nasıl ilerliyor?
20.Bölümde bu ikinci kitabın (ya da ikinci partın) finali olacak onları görmek istediğiniz bir yer, bir durum vs. var mı?
Bu arada Akrep ve Gece'ye de beklerim sizi, Halil Kafe'de çay içeriz ;)
Instagram: zshasr
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERAĞ
Short Story🍃 Eylül: Bir gün resmimi çizmeni isterdim. Karen: Bir gün resmini çizeceğim.