30.05.2020
🍃
"Kızım bu fotoğrafı ülkenin girişine falan asalım bu ne be" Gizem'e göz devirip gergince parti salonuna girdim. Kesin benim bir aptal olduğumu düşünecekti.
Gizem'in çığlığıyla yerimde sıçradım "Ne oluyor ?" Parmağıyla Berkan'ı gösterdi ve beni orada bırakıp koşarak onun yanına ilerledi. Ne halt yiyecektim şimdi ? Kaçmanın tam sırasıydı aslında. "Böyle dikilmeye devam mı edeceksin?"
Karen.
Elimdeki resmi hızla arkama sakladım. "Nereye geçeyim?" dedim yutkunarak. Dudağını büzdü "İstediğin yere" Kafamı gergince sallayıp onayladım. Sağımda duran koltuğa geçip oturdum. Berkan kesinlikle parti işlerinden anlıyordu. Herkesin çok eğlendiği belliydi. Karen hariç. Gittiği yere doğru baktığımda içki aldığını görmüştüm. Bir an göz göze gelince hızla bakışlarımı yere çevirdim. Çok saçma gözüktüğü kesindi. Ellerimle elbisemin eteğini düzeltip arkama yaslandım. Bu tarz yerlerde insanlar kafayı yiyordu ya da zaten hep böyleydiler sadece ayık olduklarında oyunculuk yetenekleri daha ön plandaydı. Gizem'in öyle olmadığını ise herkes anlardı sarhoş ve ayıkken hep saçmalardı. Onu seviyordum. Saçma dansına gülümsedim. "Arkadaşınla dans etmemen ilginç nefesi bile aynı anda alıyorsunuz sanıyorduk." Ah bu çocuk hayalet falan mıydı? "Ben dans etmeyi pek sevmiyorum" dedim gülümsemeye çalışarak. Bir yudum aldı "Eylül zorlama davramana gerek yok " Kendimi çok kastığımı anlamıştı. "Biraz iç istersen rahatlarsın"
"Hayır" dediğimde kafasını sallayarak önüne döndü. "Gelmezsin sanıyordum" Sırıttım "Bende öyle sanıyordum"
"Bugün için özür dilerim fazla tepki gösterdim" Tam gözlerime baktı "Evet"
Sinir herif.
"Birine çok sinirlenmişsin anlaşılan"
"Evet çok sinirlendim,birine" Güldü 'Ne gülüyorsun?"
"Hiç" ama hâlâ gülmeye devam ediyordu . "Ben gidiyorum" bileğimden yakalayıp geri otutturdu ve yaklaştı.
"Dikkat gerçekten müthiş bir nimet Eylül" Gözlerimi kıstım "Ne diyorsun? Sarhoş mu oldun?" Bileğimi bırakıp eski pozisyonuna geçti. Keyfi bir anda yerine gelmişti. "Hayır, kendimdeyim"Kesin kafayı yemişti.
Bir süre onu ve etrafı izledikten sonra ortamın kokusu ve benim aşırı gerginliğim ile midem bulanmaya başlamıştı. Yerimden kalktığımda Karen'in bakışları beni buldu. "İyi misin?"
"Evet, lavabo nerede?" Ayağa kalktı ve eli avucumun içine doğru kaydı.
Elimi tutmuştu.
"Ben gidebilirim" dedim şaşkınlığımı gizleyerek. Dinlemeyip peşinden götürmeye devam etti. Lavabonun önüne geldiğimizde elini hâlâ tuttuğumu fark ederek hızla bıraktım. Kulağıma doğru eğildi. "Burada bekliyorum"
🍃
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FERAĞ
Short Story🍃 Eylül: Bir gün resmimi çizmeni isterdim. Karen: Bir gün resmini çizeceğim.