-6-

38.3K 2.5K 2K
                                    

-Kim Taehyung-

Hoseok'un uzattığı soğuk kahveyi alırken "Teşekkürler." diye mırıldandım. "Ne demek. Diğerleri gelmedi mi?"

Yanıma oturduğu sırada sorusunu cevapladım. "Jimin ve Yoongi muhtemelen işi pişiriyor. Namjoon lavaboya gitti ve Seokjin bize pamuk şeker alacağını söyledi."

Okulun basketbol takımının maçı vardı. Okulumuz biraz fazla büyük ve kabalık olduğundan her yıl iki takım kurulur, ikisi maça çıkar ve kazanan takım diğer okullara giderdi.

Jungkook ve Yoongi'nin aynı takımda olması iyi bir şeydi. Eğer farklı takımlarda olsalardı çok arada kalırdım.

"Yoongi kaptan değil mi? Ne demek işi pişiriyor?"

"Maç öncesi motive seksi gibi düşün."

Kahkaha atarak arkasına yaslandı ve bakışlarını yan tarafımıza çevirdi. "Hanımlar, nasılsınız?"

"Selam çocuklar. İyiyiz," Diğer kızlara bakan Jennie sırıttı. "Sanırım."

"Yoongi'nin takımını destekliyorsunuz, değil mi?"

Diğer takımda Kai olduğu aklıma gelince yüzüme bir gülümseme yayıldı. Kai asla istemeyerek koçun ısrarlarıyla takıma girmişti ve kaybetmek için elinden geleni yapardı.

"Muhtemelen Yoongi kazanacak."

"O takımda Kai olduğu sürece muhtemelen değil kesinlikle kazanacaklardır."

Sohbet edip kahvemi içmeye devam ederken tek gözüm hep sahadaydı. Çıktıkları an oraya gidip Jungkook'a sarılmak istiyordum.

Bu sefer sahanın kapısında nöbet tutan çocuk tanıdığım ve anlaştığım birisiydi. Kavga etmeden bir gün geçirecek olmak şimdiden beni mutlu etmişti.

Namjoon ve Seokjin ellerinde abur cubur poşetleriyle yanımıza geldiklerinde gözlerimi kocaman açtım.

"Maçı izlemekten yiyemeyeceğiz ama sorun değil, kutlama için eve götürürüz."

"Pamuk şeker dışında her şeyi almışsın."

"Ah, pamuk şeker! Sana neyi unuttuğumu sordum ya Namjoon?"

"Ben sadece poşetleri taşıman için yanındaydım Seokjin."

İkisine gülerken sahaya ilerleyen kişileri görünce ayaklandım. Üstlerini değiştirip basketbol formalarını giymiş bir şekilde ısınma hareketleri için sahaya çıktılar.

"Yoongi nerde?"

"Merak etme, beş dakikaya çıkar."

Jimin'in sesiyle sıçradım ve hızla arkamı döndüm. "Ne zaman geldin?" Nefes nefese bir halde bana bakarken "Şimdi?" dedi zorlukla. Ardından terden ıslanmış olan saçlarını geriye çekti.

"Her neyse, benim sıram."

Takımdakileri görünce heyecanla konuşmaya başlamış olan insanları aşıp sahanın kapısına yaklaştım. "Nasılsın Felix?"

"İyiyim, Taehyung. Sen?"

"Ben de iyiyim. İzninle sevgilime bakıp çıkacağım. Sende bu sırada Bangchan'la ilgilenirsin belki?"

Sırıtarak yana çekildiğinde kapıyı açıp sahaya girdim. Diğerleri esneme hareketleri yaparken beni gören Jungkook elindeki topu başka birine attı.

"Başarılar, koca oğlan."

Önünde durduğumda elleri belimi buldu ve her maç öncesi yaptığı gibi bacaklarını iki yana açarak boyunu kısalttı ve bileğimdeki tokayla saçlarını toplamama izin verdi.

class b ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin