"Ailesinin, onun hayatı üzerinde bir söz hakkı kalmadı artık. Sorumluluğu tamamen bize ait. Taehyung psikolojik destek alacak ve bu durumu olabilecek en az hasarla atlatacak. Biz her zaman yanında olacağız."
Annemin doktorla olan konuşmasını dinlerken kollarım arasında uyuyan Taehyung'un saçlarını okşayarak rahatlamasına yardım ediyordum. Dünden beri doğru düzgün bir uyku çekememişti. Göz altlarındaki morluklar canımı sıkıyordu. Böyle giderse yakında hasta olurdu ve o zaman hiç kıyamazdım ona.
Batmaya başlamış olan güneş yüzünden gökyüzü turuncuya dönmüştü. Odaya güneş ışığı girmediği için rahattım. Çünkü sabahları güneş tam da yatağın olduğu kısma vurduğundan uyumak hiç kolay olmuyordu.
Odanın kapısı açıldığında ve annem içeri girdiğinde bakışlarımı ona çevirdim. Elinde çantası ve bir de dosya vardı. Hiçbir şey söylemedi. Yalnızca dosyayı bana uzattı ve aldığımda yeniden odadan ayrıldı.
Sessiz olmaya dikkat ederek dosyayı açtım. İçinde yaklaşık dört sayfa vardı. İntihara teşebbüsün ardından insan psikolojisi ve nasıl en az etkilenmeyle yeniden hayata tutunmasının sağlanacağına dair şeyler yazıyordu.
Asla yalnız bırakılmamalılar. Sizi istemediklerini düşünseniz de yanlarında birine her zaman ihtiyaçları vardır. İletişimi asla kesmeyin. Onlar konuşmasalar da bunlatmayacak seviyede ısrarcı olun.
Dosyayı kapatıp yatağı ve yanındaki komodinin çekmecesine koydum. Bunu okumak istemiyordum. Taehyung'un böyle bir şeyi görmesini de istemiyordum. Sinir bozucuydu.
Yaklaşık bir saat boyunca böyle durdum. Akşam yemeği saatinde Taehyung uyandı. Yemeğin ardından hastaneden çıkacağımız için odada yalnızdık. Kaşığa doldurduğum çorbayı ona uzattığımda dudaklarını aralayarak içti. Ancak beşinci kaşıktan sonra söylediği tek şey "Midem bulanıyor." oldu.
Onu zorlamadım. Görevli yemeği aldığında Taehyung camdan dışarı bakıyordu. Aslında izlenilecek hiçbir şey yoktu. Manzara bok gibiydi. Hava karardığı için bir sürü ışık vardı. Taehyung'un benimle göz göze gelmemek için bunu yaptığını ufak bir çocuk bile anlardı.
Sorun değildi.
Telefonuma gelen mesaja baktıktan sonra uzanıp onun saçlarına dokundum. "Annem gelmiş. Gidelim artık." Bir şey demedi.
Ayakkabılarını giymesine yardım ettim. Sabah Jimin onun için temiz kıyafetlerle beraber ayakkabılarını da getirmişti. Odadan çıktığımızda beraber asansöre ilerledik. Hastanenin bahçesine çıkıp arabaya binene kadar konuşmadı. Elini sımsıkı tutuyordum.
Annem biz güler yüzüyle karşıladı. Babam işi yüzünden gelememişti ama dün sürekli yanımızdaydı. Bizi yalnız bırakmadıkları için mutluydum.
"Bir yere uğramak ister misiniz? Tatlı bir şeyler alabiliriz."
Bakışlarımı Taehyung'a çevirdim. Yine camdan dışarı bakıyordu. Camdaki yansımasını izledim. Çok yorgun görünüyordu.
Benim Taehyung'uma bunu yapan herkesten öyle nefret ediyordum ki içimdeki öfke gittikçe beni ele geçiriyordu.
"Bizim evimizde gidebilir miyiz? Almam gereken şeyler var." diye mırıldandı sessizce.
Annesinin ya da babasının orada olmasını umursamıyor gibiydi artık. Sadece onları değil, kimseyi veya hiçbir şeyi...
Annem onu onayladıktan sonra kısa süre içinde oraya ulaştık. Taehyung'la beraber indim. Kapıyı çaldığında açan kişi annesiydi. Dişlerimi sıkarak kendime hakim olmaya çalıştım. Aralarında herhangi bir diyalog geçmedi. Taehyung doğrudan odasına yöneldi. Ben de peşinden gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
class b ✓
FanfictionHerkesin zorba diye tanıdığı Jeon Jungkook yalnızca sevgilisine karşı hassas davranan bir aşıktı. - Taekook ve diğer Kore idollerini içerir.