-19-

27.3K 1.8K 1.5K
                                        

-Jeon Jungkook-

"Baba, çekil önümden!" Kapıyı kilitleyip elindeki anahtarı pantolonunun cebine soktuğunda sinirle saçlarımı yüzümden çektim. "Gitmeme izin ver! Ona zarar gelmesine dayanamam!"

"Yoongi'yi çağırdım. O gelene kadar evden çıkmayacaksın."

Hangi ara olan biteni öğrenip Japonya'dan gelmişti bu adam? Kimden öğrenmişti, ben hariç kim söyleyebilirdi?

"Babası Taehyung'u dövecek diyorum! Ver şu sikik anahtarı!"

"Burdan çıktığın an o adamı elinden kimsenin alamayacağını biliyorum, Jeongguk. Benim yaşımda bir adamın senden dayak yemesine izin vermem."

Yumruklarımı sıkarak korkusuzca kapının önünde dikilen bedenine baktım. Zerre kadar acıma duygusu yoktu. Bunca zaman yaşadığım her şeyde yanımda olup şimdi karşımda durması adil değildi. Benim Taehyung'a gitmem gerekiyordu.

Elime geçen her şeyi yere fırlatarak gözünü korkutmaya çalışırken içim içimi yiyordu. O adam sevgilime her şeyi yapabilirdi. Taehyung'un ona karşı çıkacak gücü yoktu. Böyle olmamalıydı. Birisi bizimle uğraşıyordu ve bulur bulmaz öldürecektim.

"Gitmeme izin ver!" Kapıya sert bir tekme geçirdiğimde tek bir kıpırtı bile olmadı. Tekrar tekrar attığım tekmelerin arasında pes etmek üzereydim. Vazgeçecektim artık. Hiçbir şeyin elimde olmaması canımı yakıyordu.

"İzin ver..." Kapıya yaslanarak oturduğumda dolan gözlerimle yumruğumu yere geçirdim. Onun canı yanıyordu ama ben buna engel olamıyordum. Kim bilir ne kadar ihtiyacı vardı birinin onu ordan çıkarmasına...

Önüme gelip diz çöken babama bakmak için kafamı kaldırırken dişlerimi sıktım. Onu suçlayamıyordum. Ondan nefret etmeye çalışıyordum ama olmuyordu işte. Bunca zaman bana öyle güzel babalık yapmıştı ki şuan bile ona yumruğu çakıp evden gidemiyordum.

Ben oğlu olamadığım halde bana baba olmuştu. "Bu senin iyiliğin için." Omuzlarımdaki ellerini itmeye çalıştım. "İyilik mi? Ne bok saçmalıyorsun?"

"Yarın babasıyla ben konuşacağım. Birazdan gitmene izin vereceğim, Jeongguk. Benim tek amacım o adamla karşılaşmaman."

"Onun canının acımasına dayanamam." Boğazımdan yükselen hıçkırıklara engel olmadan kafamı babamın omzuna yasladım. "Onu çok seviyorum. Dokunmaya bile kıyamıyorum. Ama o piç kurusu onu dövecek. Sırf birlikteyiz diye... Suçlu hissediyorum."

"Hissetmemelisin. Onu mutlu eden kişi sen değil misin? Ara sıra dibe batmalar olabilir."

Geri çekildiğinde kafamı arkamda kalan kapıya yasladım ve gözlerimi kapattım. Japonya'dan döndüğümden beri onunla uyumamış, doya doya öpememiştim onu.

Evlerine gidip babasının elinden kurtarmalıydım onu. Bana yeterince sinirliydi, şimdi yarı yolda bırakamadım onu.

Zil çaldığında zorlanarak ayağa kalktım ve mutfağa ilerledim. Kimseyi görmek istemiyordum. İhtiyacım olan kişi Taehyung'tu. Ne halde olduğunu bile bilmemek canımı yakıyordu.

"Jimin'i gönderdim ama kapıyı açacaklarını zannetmiyorum. Efendim, belki de siz konuşmalısınız?"

Yoongi olabilecek en mantıklı yolları babama sıralarken elindeki telefondan defalarca onun adına bastım. Telefonu kapalıydı. Yalvarırım, Taehyung.

Ona ulaşamıyordum. Bana ihtiyacı varken onunla olamayacaksam sevgilim olmasının anlamı neydi? Ona vurmaya çalışan sikik elleri kırmayacaksam neden benim bebeğimdi?

"Özür dilerim, Taehyungie." diye fısıldarken güçsüz düşen bedenimi tabureye yasladım. Canının ne kadar yandığını tahmin bile edemiyordum. Muhtemelen ağlıyordu ve ben onun göz yaşlarına bile kıyamıyorum.

class b ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin