-Kim Taehyung-
"Namjoon, Hoseok ve Seokjin nerde?"
Okuduğum yorumları gözden geçirirken Jungkook'tan bir cevap bekliyordum. Bana olay çıkarmayacağıyla alakalı söz verip arkamdan iş çeviremezdi. Sözlerine sadık bir insan bunu yapmamalıydı.
"Sıçtın şimdi." diye mırıldanan Yoongi'nin rahatça arkasına yaslanması sinirlerimi bozarken aldığım yastıklardan birini ona fırlattım. Jungkook cevap vermek yerine bana bakıyordu. Suratına yumruk atmama ramak kalmıştı.
"Konuşsana Jungkook."
"Sana zorbalık yapmalarına izin vermem."
"Ben izin verdim. Bundan sana ne?" Kaşları çatılırken bir adım yaklaştı bana. Benim hayatım adına kararlar almasına izin vermeyecektim. Bu sefer değil. "Bana ne mi? Taehyung biz sevgiliyiz."
"Evet, sevgiliyiz. Sen benim paralı korumam değilsin."
"Öyle bir izlenim mi veriyorum?"
"Dışarıdan bakılınca evet!"
Tartışma sebebimizin başkaları olmasını umursamadan onu ittim ve yanından geçmeye çalıştım. Yüzünü görmek istemiyordum. Geri dönmesi iyi mi olmuştu yoksa kötü mü bilmiyordum. Onu özlemiştim ama bu tavırları eskisi kadar güvende hissettirmiyordu.
Bir gün kavga ettiğimizde birilerini tutup bana zarar vermeyeceğini bilemezdim. Ondan korkmuyordum ama güvenim sarsılıyordu ve bu hiç iyi şeylere yol açmayacaktı.
"Nereye gidiyorsun?" derken kolumu kavradığında beni çekmesine izin vermedim. "Evime gidiyorum." Dik dik konuşmam sinirlerini bozarken yutkunup gözlerine bakmaktan çekindim.
Gelir gelmez onunla tartışmak istemiyordum ama başka türlü ona lafımı geçiremezdim ki.
Bugün beni tatlı diliyle ya da güzel sözleriyle ikna edemeyecekti. Birilerinin benim yüzümden canının yanmasına göz yumamazdım. Bir yumruk dahi o kadar acıtırken o insanların tek yumruk yemekle kalmadığını bilmek beni kendimden iğrendiriyordu.
"Ne düşünüyorsun bilmiyorum ama kavga edip gitmene izin vermem."
"İzin istediğimi hatırlamıyorum."
"Taehyung sinirleniyorum! Ne duymak istiyorsun benden? Ne yapmamı istiyorsun?"
"Senden hiçbir beklentim yok, Jungkook. Ellerini üstümden ve gölgeni de hayatımdan çek."
Birkaç adım gerilemesini fırsat bilerek kolumu bırakmasını sağladım. Kapıya yöneldiğimde itiraz etmek yerine olduğu yerde kalmayı tercih etmişti. İtiraz etse de umursamayacağımı sonunda anlamıştı.
Evden çıkmak için kapıyı açtığımda Eunwoo ile karşılaştım. Oldukça sinirli görünüyordu. "Jungkook içeride mi?" Yanından geçip giderken "Kendin bak." diye homurdandım. Uğraşmak istediğim son insan Eunwoo'ydu.
Eve gidip duş aldıktan sonra uyumak istiyordum. Bedenimin dinlenmesi gerekiyordu. Fiziksel olarak yıkılmaktansa mental olarak yıkılmayı tercih ediyordum. En azından tüm bunlar kafamın içinde kalacaktı.
Jungkook'la konuşur ya da onu bir şekilde affeder miyim bilmiyordum ama bu sefer hepsinden farklı bir sebeple kavga etmiştik. Nadiren kavga eden biz bu sefer tartışmak için sebep arıyor gibiydik. Daha çok ben sebep arıyor gibiydim...
-
"Kahve içmek ister misin?"
"Gerek yok Jimin. Sağol."
Bana gülümserken omzumu okşadı. Kantinde oturmuş baş ağrım geçsin diye dinleniyordum ama hiçbir değişim yoktu. Belki de karşımda oturan Jungkook'un varlığı beni rahatsız ediyordu. Ya da gözlerini bana dikip yiyecek gibi bakması. Seokjin'in onu uyarmasına rağmen bakışlarını çekmemesi çok ayrı bir meseleydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
class b ✓
FanfictionHerkesin zorba diye tanıdığı Jeon Jungkook yalnızca sevgilisine karşı hassas davranan bir aşıktı. - Taekook ve diğer Kore idollerini içerir.