-39-

14.5K 1.1K 448
                                        

"Anne bu nerden çıktı şimdi?"

Jungkook'un isyan dolu sesiyle kafamı mutfaktan uzatıp salona bakmaya çalıştım. Bayan Jeon "O nasıl laf öyle?" derken Jungkook'un kulağını çekince sırıttım. Biraz haklı olabilirdi.

Birkaç adımda yanlarına ulaştığımda gözüme çarpan ilk şey yerdeki oyun halısı ve onun üzerinde yatan bebek oldu. Kaşlarımı çatarak "Bu ne?" demekten alamadım kendimi. Jungkook tepkime güldü. Ancak annesine bakarken yüz ifadesi yine ciddileşti.

"İşimiz var. Pikniğe gideceğiz biz. Bebek falan bakamam."

"Aniden işim çıkmasaydı ben bakacaktım zaten Jungkook. Daha fazla itiraz etme. Çıkmam lazım."

Şaşkınlıkla Bayan Jeon'a bakakaldım. Şimdi anlamıştım oğlunun niye böyle isyan ettiğini. Bir bebeğe bakma fikri Jungkook'u korkutmuştu elbette.

Kapıya doğru yönelen kadın "Taehyung da sana yardım eder. İkinize güveniyorum." dedikten sonra çıktı ve gitti. Gözlerimi kırpıştırdım.

"Ben daha önce hiç bebek bakmadım ki." diye mırıldandı sevgilim. Ben, onun aksine bu konuda biraz daha bilgiliydim sanırım. En azından bebek nasıl tutulur, ne yer, ne zaman ne ister biliyordum.

"Pekala." dedim ve omuz silktim. "Bir bakalım. Adın ne senin minik?"

Yere oturup oyun halısına doğru eğildiğimde güzeller güzeli bir kız bebek olduğunu fark ettim. Elindeki dişliği ağzına sokarak tuhaf sesler çıkarıyor, bacaklarını heyecanla sallıyordu.

Jungkook sessizce "Mia." dedi. Bir yandan da koltukta duran bebek çantasını almış, karıştırmaya başlamıştı.

"Sanırım on aylık. Annemin bir arkadaşının çocuğu. Bakmasını rica edince onu kıramamış ama beni kırmayı tercih etti."

Gülümseyerek Jungkook'un yanağını okşadım. Bugün için farklı planlar yapmıştık ancak benim için hiçbir önemi yoktu. Nerede ya da nasıl olursa olsun onunla beraberdim sonuçta. Başka neyi düşünecektim ki?

Mia'yı kucağıma alırken üzerindeki şirin beyaz elbiseyi düzelttim. Bebek sanki bunu istiyormuş gibi kollarını da sallamaya başlamıştı. Heyecanla anlamsız şeyler mırıldanıyordu.

"Çok tatlı değil mi? Şunun güzelliğine bak Jungkook."

"Sen daha güzelsin." dedi burun kıvırarak. Bu defa "Jungkook." diyerek onu uyardım. Pes ederek bakışlarını bebeğe çevirdi. Onu görür görmez yüzünde oluşan sırıtmaya hakim olamamıştı.

"Tamam tatlıymış ama sadece birazcık."

Kafamı eminim öyledir dercesine sağladım. Mia onu yere bırakmam için çırpındı ve ufak bedenini bıraktığım an dizleri ve elleri üzerinde emeklemeye başladı. Televizyonun yanındaki süs eşyaları dikkatini çekmiş olmalıydı. Doğrudan o tarafa yöneldi.

"Evdeki köşelere dikkat etmemiz gerek. Onu hiç yalnız bırakmayalım."

Bebegin istediği küçük saati ona vererek ayağa kalkma çabasına engel oldum. Daha ilk dakikadan rahatça şunu söyleyebilirdim ki Mia hareketli ve yaramaz bir bebekti.

Saati ağzına sokmaması için ona emziğini verdik. Dişleri çıkıyor olmalıydı.

"Sence karnı aç mıdır?" diye sordum sevgilime bakarak. "Olabilir. Baksana her şeyi ağzına sokuyor."

Verdiği cevaba güldüm. Ancak Jungkook bu konuda oldukça ciddi görünüyordu. "Onunla alakası yok." demekle yetindim. Kaşlarını çatsa da bir şey sormadı.

Bebek çantasından çıkan bir listede Mia'nın yediği ve yemediği şeyler yazıyordu. Ona sebze püresi yapmaya karar vermiştim. Birkaç dişi vardı ancak on aylık bir bebeğin katı şeyleri tamamen yiyemeyeceğini bilecek kadar bilinçliydim.

class b ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin