2017
"Scorpius! Buradayız canım!"
Scorpius perondaki kalabalığın arasında ona el sallayan anne ve babasını görünce kocaman gülümsedi. Öğrencilerin itiş kakışından sıyrılıp hemen trenden atladı. Arkadaşı Albus Potter da arkasından onu takip etti.
Scorpius ailesini işaret etti. "Benimkiler orada. Sen?"
Albus başını diğer tarafa çevirerek çoktan büyük oğulları James ile buluşmuş olan kendi ailesini gösterdi. Scorpius ona gülümseyince Albus isteksiz isteksiz karşılık verdi.
"O zaman, tatilden sonra, okulda görüşürüz."
"Evet. Bir an önce bitse bari. Çok sıkılacağım."
"Sen mi, ben mi? En azından senin eğlenecek kuzenlerin var."
Albus, yanlarından hiç umursamazca geçip giden Rose Granger-Weasley'nin arkasından yüzünü buruşturdu. "Tabii, ne demezsin."
Ginny Potter onlara doğru el sallayınca Albus bir iç çekti. "Eh, ayrılık vakti." Geri geri adımlayıp uzaklaşırken el salladı. "Görüşürüz!"
"Hoşçakal," diye yanıtladı Scorpius. Ardından kendi ailesiyle buluşmak için ters yöne yürümeye başladı.
๑
Galiba annesi sarılarak Scorpius'u boğmaya çalışıyordu. "Anne... Nefes... Alamıy- Ah!"
Annesi hemen geri çekilip Scorpius'un yüzünü kavradı. "Affedersin bir tanem. Seni o kadar özlemişim ki!" Scorpius ilgiden memnun olduğunu inkar etmeyecekti. O yüzden annesine tekrar sarıldı. Annesi onu öpücüklere boğarak yeniden sımsıkı kucakladı. Sonunda ayrılabildiklerinde ise ellerinden tutup onu baştan aşağı inceledi.
"İnanamıyorum! Boyun ne kadar uzamış böyle! Seni okula yollarken sarılmak için eğilmem gerekiyordu. Şimdi neredeyse aynı boydayız!"
Scorpius gülümsedi. Ardından babasına döndü. Kalın siyah kabanı, ürkünç kar şapkası, sivri burunlu ayakkabıları ve ensesinde topladığı uzun saçlarıyla oldukça korkunç görünümün aksine yüzünde neredeyse sıcak denebilecek bir gülümseme vardı. Elini Scorpius'un omzuna attı. "Hoşgeldin oğlum."
Scorpius koca bir dönem boyunca babasıyla ilgili hikayeler dinlemek zorunda kalmıştı. Ondan sürekli 'Voldemort'un oğlu' diye bahseden sınıf arkadaşlarını duymazdan gelmeye çalışmıştı. Bunlardan her ne kadar ailesine bahsetmek istemese de, kırık kalbi istemsizce bunu mektuplarına yansıtmıştı.
Ve şimdi babasını karşısında görünce sanki rüyadan uyanmış gibiydi. Ona öylesine yabancılaşmış hissediyordu ki, duydukları sanki bir başka zavallı çocuğun hayatından kesitler gibiydi. Gerçekler yüzüne çarpınca, babasına nasıl tepki vermesi gerektiğini bilemedi, donup kaldı.
"Scorpius? İyi misin?"
Scorpius hemen hızla başını sallayarak dalıp gittiği yerden ayrıldı. "Affedersin. Uykum var da biraz. Dalmışım." Babası yeniden gülümseyip Scorpius'un saçlarını karıştırdı. Peki.
"Okuldaki ilk döneminin nasıl geçtiğini duymak için sabırsızlanıyorum!" Annesi konuyu hemen ele aldı. Scorpius'un üstünden de bir yük kalkmış gibi oldu. "Ama önce..."
Annesi, babasının elinde tuttuğu atkıyı alıp Scorpius'u sımsıkı sardı. "Atkısız geleceğimi nereden bildin?" diye sordu Scorpius gülerek. "Eh, çünkü oğlumu tanıyorum," diye yanıtladı annesi de sitem dolu bir sesle. "Malikaneye gidene kadar soğuktan donmanı istemem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
başlangıç · malfoy
Fanfiction"Annenin en çok hangi yanını severdim, biliyor musun? Her zaman karanlıkta bir ışık bulmamı sağlayabiliyordu. Dünyayı, en azından benim dünyamı, daha az - hangi kelimeyi kullanmıştın - kasvetli kılıyordu." "Öyle mi?" "Sandığımdan daha çok şey almışs...