✧kelimeler

870 66 28
                                    

·2006·

Gökyüzünde yüzüyorum
Kalbimi kaptırdım, çok geç
Bir deniz var,
Balıklarla uçuyorum, sonsuz gibi.
Ufuğu izliyorum
Kızıl güneş, son kez göz kırpıyor
Kavuşacağız, az kaldı
Artık gözyaşlarımı tutmuyorum
Onlar beni sana anlatacak
Ve rüzgar seni bana taşıyor, hissediyorum...

"Annenin şarkıları en sevdiğimiz." Draco kucağına Scorpius'la bahçeye çıkınca Astoria çiçek toplamayı bırakıp kucağındaki zambak buketiyle onlara doğru yöneldi. Scorpius babasının kucağında heyecanla zıplamaya başladı. "An-ne! An-ne! Ann-nee!"

"Küçük meleğim beni mi çağırdı?" Astoria eğilip onu burnundan öperken Scorpius minik elleriyle annesinin yanaklarını yakalayıp çenesini ısırmaya çalıştı. Astoria gülerek kendini ondan kurtardı. Scorpius bu sefer de elindeki çiçeklere uzandığında Astoria çiçekleri ondan uzaklaştırarak parmağını salladı. "Çok yaramazsın!"

"Onu içeride tutamadım," dedi Draco. "Her yere saldırıyor. 'Anne! Anne!' diye bağırmaktan boğazı patlayacak." Astoria çiçekleri bırakıp Scorpius'u kucağına alırken "Sanırım baban kıskanıyor," dedi, "Henüz onun adını söylemediğin için." Draco çocukça büzülmüş dudaklarıyla karşılık verdi. "Aslında baba demek daha kolay. Ama benim oğlum annesinin kuzusu olduğu için-"

Astoria mırıldandı. "Tıpkı babası gibi." Draco onaylarcasına başını salladı. "Aynen öyle." Sonra birden durdu, aklına dank eden şeyle hızla kafasını salladı. "Bir dakika, hayır! Kimsenin kuzusu değilim, kafamı karıştırma!" Astoria gülerek kucağında Scorpius'la yere oturdu. Scorpius yere değer değmez hızla emekleyerek uzaklaşmaya başladı.

"Tut onu, tut," dedi Astoria Draco'ya, "Çiçeklere gidiyor." Draco bezgin bir hızla ona doğru atıldı. Yaramaz çığlıkları eşliğinde götürüp annesinin yanına, yere oturttu. "De-de!" Draco gözleri kocaman olmuş halde yere çöktü. "Sana inanamıyorum! Dede bile diyorsun, baba diyemiyorsun!" Scorpius annesine tırmanırken neşeli çığlıklarından birini koyverdi. "Ann-nee!"

"Öyle olsun bakalım Efendi Scorpius. Biraz daha büyüyünce anlarsın değerimi." Astoria ona göz kırpıp saçlarını bebeğin elinden kurtarmaya çalıştı. Draco asasıyla bir ışık oyunu oluşturup dikkati üzerine çekti. Astoria da saçlarının acısından dolan gözlerini silmek için vakit kazanmış oldu.

Scorpius son bir ayda, özellikle son birkaç günde öyle hızlı değişmişti ki, ikisi de buna ayak uydurmakta zorlanıyordu. Birbirine pek yakın zamanlarda hem ayağa kalkıp yürümek için çalışmaya, hem ilk kelimelerini söylemeye, hem ilk dişlerini çıkarmaya başlamıştı. Merak duygusu da bir hayli gelişmişti. Çevresinde gördüğü her nesneye dokunmak, her şeyin tadına bakmak ve yeni gelişen kaslarını kullanmak istiyordu. Draco, doğrusunu söylemek gerekirse, tükenmişti. Astoria onu sihirle engellemeye kesinlikle karşıydı. Bir yaramazlık peşindeyse yanına gidip onu öyle durdurmalıydılar, asanın bir hareketiyle onu uçurup kendi yanına getirmek yasaktı. Onu sihirli iplerin oluşturduğu 'oyun alanlarına' güvenle bırakıp ayaklarını uzatıp yatmak da.

Bereket versin, Scorpius da beşiğinden çıkmayı öğrenmiş, hızla emeklemeye başlamış, fırsatını bulduğu her boş vakitte kaçmayı alışkanlık edinmişti. Draco Astoria'yı yormamak ve onun kendi zevklerine vakit ayırmasını sağlamak için tüm gününü Scorpius'un peşinde koşturarak geçiriyordu. Bebek biraz büyüyene kadar hayatından taviz vermekte sıkıntı yoktu ama Draco'nun ısrarlarına rağmen Astoria da sık sık bu yorucu etkinlikte ona katılıyordu. Onun için de kendini ne kadar hırpaladığının bir önemi yoktu, yeter ki Scorpius mutlu olsun. Ama çok yorgundu, sadece bunu inkar ediyordu. Scorpius öğlen uykusuna yattığı gibi o da beşiğin başında uyuyakalıyordu. Draco bu esnada bazen birkaç saat, bazense sadece birkaç dakika, sessizliğin ve hareketsizliğin tadını çıkarıyor, uyuyan ailesini hayranlıkla izliyordu.

başlangıç · malfoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin