2017
Soğuk eylül sabahına uyandığında, Astoria'nın kendini neden o kadar üzgün hissettiğini hatırlaması biraz zaman aldı.
Önceki gün Scorpius'u trenle ülkenin öteki ucuna göndermek, kendinden bir parçayı, ihtiyacı olan çok önemli bir varlığını kaybetmek gibi hissettirmişti. Oğlundan ayrılıp döndükten sonra, ev öylesine boş ve sessiz görünüyordu ki, Astoria bu hisse alışabileceğine bir türlü inanamıyordu.
Akşam yemeği için Scorpius'a seslenmiş, onun evde olmadığını ise ancak Draco'nun uyarısıyla hatırlamıştı. Sonra şaşkın halde yerine otururken masaya koyduğu fazla tabağı fark edip kendini tutamamış, ağlamaya başlamıştı.
Bu esnada Draco gülümseyerek onu izliyor, sırtını sıvazlıyordu. "Senin için söylemesi kolay!" demişti Astoria. Draco'nun bakışları onun için de kolay olmadığını gösteriyordu. Ama yine de Astoria onun hislerinin kendininkiler kadar yıkıcı olmadığına inanıyordu.
"Hey." Draco'nun seslenmesiyle gerçeklere döndü. "Günaydın." Draco uykulu bakışlarıyla gülümsedi. "Nasıl hissediyorsun?"
Astoria kesinlikle iyi değildi. Son zamanlarda durumu kötüye gidiyordu ve sırf bu sebepten Scorpius'un uzakta olmasından biraz memnundu. Oğlunun karşısında her geçen gün güçten düşmek kendini daha da kötü hissetmesine sebep oluyordu. Yalan söylemekte sıkıntı yoktu tabii. Basit bir iyiyim, harika hissediyorum, her şey yolunda...
Ama iyi olmadığı o kadar belliydi ki. Önceki gece yine ateşi çıkmıştı. Günlerdir vücudunda tuhaf morluklar oluşuyordu. Saçları dökülüyor, hatta bazen ellerini kullanmakta zorlanıyordu. Üstüne bir de titreme nöbetleri eklenince, etrafındaki insanlardan belirtileri saklamak mümkün olmuyordu.
Yine de hiçbir sıkıntısı yokmuş gibi davranmaya çalıştı. "İyiyim." Draco üstelememeyi öğrenmişti. Bir şey söylemedi. Uzanıp Astoria'ya sarıldı. O başının üstüne minik öpücükler bırakırken, Astoria onun yanında hiçbir yerde olmadığı kadar güvende hissettiğinin bir kez daha farkına vardı. Bu his de aklındaki endişeleri alıp götürmeye yetti. Birlikte daha ne kadar zamanları vardı, bilmiyordu. O yüzden en iyisi hayatı akışına bırakıp böyle küçük mutlulukları yakalamak, ne kadar yapabiliyorlarsa o kadar çok yan yana olmaktı. Yorgun vücudunun gevşemesine izin verip sıcacık yatağının ve en sevdiği insanın keyfini sürmeye başladı.
Biraz sonra "Kahvaltıda ne istersin," diye sordu Draco. "Bugün benden."
๑
Yatakta kahvaltı, kesinlikle insanın keyfini yerine getiriyordu. Galiba tüm günü yatağında geçirecekti. Belki kalksa, hareket edip hayatın tadını çıkarsa daha iyiydi, muhtemelen çok yakında kalkmak istese de yapamayacaktı. Ama arada bir tembellik yapmak istemekte sakınca yoktu.
Astoria, bir yandan Draco'nun şakalarına güler, diğer yandan neşeyle sıcacık, aromalı çayını içerken camda bir takırtı duyuldu. O tarafa döndüğünde tanıdık bir baykuşu camı gagalarken gördü. "Scorpius'tan mektup mu getirdin!"
Gerektiğinden biraz daha sert hareket etmiş olacak ki, ayağa kalkar kalkmaz bütün ağırlığı zayıf bileğine yüklenince korkunç bir acıya sebep oldu. Astoria bağırmamak için dudağını ısırdı ama inlemesini durduramadı.
"Ne oldu?" Draco telaşla yerinden fırlayıp onu yatağa geri oturttu. Astoria acıya rağmen gülümsedi. "Hiç. Bir şey yok. Birden kalkınca başım döndü sadece."
Draco ona inanmadı tabii. "Otur sen. Ben alırım."
Astoria vücudunun kontrolünü kaybetmeye alışıktı ama son zamanlarda benzeri olaylar öyle fazla başına gelmeye başlamıştı ki, zihinsel olarak da yıprandığı hissediyordu. İşte yine gözleri dolmuştu. Ne yani, artık bileğini kırma korkusu olmadan yataktan kalkamayacak mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
başlangıç · malfoy
Fanfic"Annenin en çok hangi yanını severdim, biliyor musun? Her zaman karanlıkta bir ışık bulmamı sağlayabiliyordu. Dünyayı, en azından benim dünyamı, daha az - hangi kelimeyi kullanmıştın - kasvetli kılıyordu." "Öyle mi?" "Sandığımdan daha çok şey almışs...