·2009·
Draco görkemli Greengrass Malikanesi'nin uzun bahçe yolunda yürürken gergindi. Koşuşturup duran, heyecanla zıplayıp babasının bacaklarına sarılan Scorpius onu neşelendiremiyordu. Elini tutarak yanında adeta süzülen Astoria onu rahatlatamıyordu. Kaç gündür aklında gezinen kara bulutlar bugün nihayetinde fırtınayı koparacak gibiydi.
Draco onları uyarmaya kalmadan, Greengrass'lar olan bitenden haberdar olmuşlardı bile. Hyperion ona bol şiddet içerikli bir mektup yollamış, en kısa sürede bu sorunu çözüme ulaştırmasını emretmişti. Ardından da Astoria'ya yazmış, kızını gözünün önünde tutmak için onları birkaç gün malikanede kalmaya davet etmişti. Olan bitenden habersiz Astoria, tabii ki teklifi kabul etmişti. Draco da aksini istemezdi zaten. Er ya da geç öğreneceklerdi.
Sonuç olarak kavgadan sonra ilk kez karşılaşıyorlardı ve Draco sıcak bir karşılama beklemiyordu. Ayakları geriye dönmek istese de çoktan kapıya varmışlardı bile. Astoria siyah demirden koca tokmağı vururken Draco bir adım geri çekildi. Kapıda Daphne görününce de uzunca bir nefes verdi.
Scorpius teyzesinin kucağına atladı, Daphne de özlemini gidermek için ona sıkı sıkı sarıldı. Arkada görünen kuzen Vestia dikkatini dağıtana kadar kucaklaştılar. Sonra Scorpius teyzesinden sıyrılıp kuzenine koştu. Daphne Astoria'ya sarılırken yüzünde tuhaf, eksik bir gülümsemeyle Draco'ya baktı. Draco pelerinini çıkarırken onu görmemiş gibi davrandı.
๑
İçerisi maalesef umduğundan kalabalıktı. Daphne dışında Astoria'nın annesi ve babası tabii ki oradaydı, ayrıca olmazsa olmaz fesatlık kraliçesi Eleanor ve her ne kadar iyi anlaşsalar da orada olmaması daha iyi olacak olan Castor ile veletleri. Pekala.
Astoria herkese sarılırken Draco el sıkışmanın yeterli olduğunu düşünüyordu. Tabii bu Cressida'nın umurunda değildi. Yıllardır Azkaban'da olan oğlu affedilmiş de evine dönmüş gibi Draco'yu kucakladı. Draco, aynı hareketi Hyperion yapmadığı için memnun halde kapıya en yakın koltuğun ucuna yerleşti ve aile saadetini izlemeye koyuldu.
Scorpius büyükbabasının koltuğuna kurulmuş, ilginin tadını çıkarıyordu. Astoria'nın ise, henüz birkaç aylık olan yeğenini severken gözleri parıldıyordu. "Teyzesi küçük Arvas'ı çok özlemiş!" Daphne ikisini şefkatle izlerken Castor dönüp Draco'ya göz kırptı. Draco hafifçe başını sallayıp ilgisini Scorpius'a verdi. Bu akşam bir an önce bitsin de gidip yatalım, diye geçirdi içinde.
Yanında ufak bir kıpırdanma hissedince o tarafa döndü. Vestia koltuğa oturmuş, kafasını kaldırmış, kocaman mavi gözleri parıldayarak ona bakıyordu. Draco gülümsedi. "Vestia, nasılsın bakalım?" Küçük kız utangaç utangaç gülümsedi. "Çok iyiyim Draco amca." Draco'nun gülümsemesi yayıldı. "Bugün çok güzel görünüyorsun." Vestia kıkırdarken küçük elleriyle ağzını kapattı. Draco çocuklarla konuşma konusunda pek başarılı değildi, o yüzden muhabbeti orada bitirdi. Az sonra Vestia heyecanla konuştu. Küçük kızların anlatacakları hiç bitmez.
"Biliyor musun babam bana okuma öğretiyor." Draco etkilenmiş gibi görünmeye çalıştı. "Ya," dedi sesine heyecan katarak. "Sen okuma öğrenecek kadar büyüdün mü canım?" Kızın gözleri kocaman oldu. "Ben beş yaşındayım." Draco bu sefer gerçekten şaşırdı. "Hadi ya," diye mırıldandı kendi kendine. Doğduğu gün daha dün gibiydi.
Yeniden salona baktığında kız kardeşlerin sıcacık ifadelerle onları izlediğini fark etti. "Astoria'ya çok benzemiyor mu," diye sordu Daphne. Draco, o söyleyince küçük kıza tekrar baktı ve şaşkınlıkla gerçekten de benzerliği fark etti. Saçları Astoria'dan daha açık bir renkteydi ama aynı zarif dalgalara sahipti. Gözlerinin, dudaklarının şekli, gülüşü Astoria'yı andırıyordu. Hatta belki duruşu ve konuşması bile. Draco yine bir kızımız olsa hayallerine dalmadan kendini durdurdu ve kundağında mışıl mışıl uyuyan Arvas'a döndü. Bu çocuğa bakarken hayal kurmazdı çünkü küçük velet kesinlikle babasına benziyordu. Draco Castor'a benzeyen bir çocuk istemezdi herhalde.
![](https://img.wattpad.com/cover/235536176-288-k305004.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
başlangıç · malfoy
Fanfiction"Annenin en çok hangi yanını severdim, biliyor musun? Her zaman karanlıkta bir ışık bulmamı sağlayabiliyordu. Dünyayı, en azından benim dünyamı, daha az - hangi kelimeyi kullanmıştın - kasvetli kılıyordu." "Öyle mi?" "Sandığımdan daha çok şey almışs...