·2013·
Draco üzerine rahat bir şeyler geçirip çalışma odasına yollanırken aynanın önünde küpelerini takmakta olan Astoria ona seslendi. "Bugün önemli bir işin yok değil mi? Daphne ile buluşacağım, Scorpius seninle olacak."
Draco kapının eşiğinde kalakaldı. İstemsiz asılan yüzünü toparlayıp Astoria'ya döndü. "Aslında bugün çalışmayı planlıyordum ama-"
Astoria aynadan ona göz devirdi. Kafasını iki yana sallamaya başladı. "İyice işkolik oldun. Böyle giderse Scorpius senden uzaklaşmaya başlayacak." Draco duraksadı. Astoria bunu fark etmiş olmalıydı. Arkasını dönüp ona yaklaştı. "İlgini istiyor. Çalışma odasında beraber vakit geçirin, sonra belki biraz beraber oyun oynarsınız." Parmaklarını Draco'nun yanaklarında gezdirirken devam etti. "Bu ikinize de iyi gelecek. Neşesi sana da bulaşır belki."
Duydukları Draco'yu üzüyordu. "Pekala," dedi Astoria'ya güven verircesine gülümserken. Astoria onu öpüp pelerinini giydi ve topukları mermerde takırdayarak merdivenleri koşar adım inmeye başladı.
Draco derin bir nefes alıp aklını toparlamaya uğraştı. Hayatta en çok istediği şeydi oğlunun babasıyla mutlu olması, gurur duyması. Ama nedense, yani nedeni belliydi ama, belki birkaç aydır eski samimiyetleri yoktu. Scorpius sanki yabancı bir çocuk gibiydi. Draco bunu düşünmekten nefret ediyordu ama kendi oğlunu tanıyamıyordu. Scorpius son zamanlarda daha içine kapanık, daha sessiz bir karaktere bürünmüştü. "Büyüyor," demişti Astoria. "Değişiyor ve kendini yalnız hissediyor. Eğer onunla yeterince vakit geçirmezsen, onu kaçıracaksın. O önde koşarken sen arkada topallayarak ona yetişmeye çalışacaksın. Geç kalma."
Sorun da buydu işte. Draco ona nasıl davranacağını bilemiyordu.
๑
Astoria gittikten sonra Draco çalışma odasına geçmek için Scorpius'un kahvaltısını bitirmesini bekledi. Bu esnada da ona günü nasıl geçireceklerinden bahsetti. Scorpius uslu duracağına ve sessiz olacağına söz verse de Draco onun bu sözlerini çalışma odasına girer girmez unutacağını biliyordu. Orası Scorpius'un dikkatini dağıtacak pek çok kitap, malzeme, iksir, kazan, dolaplarla doluydu. Aslında, galiba bugün çalışmasam da olur, diye düşündü Draco. Ama sonra Scorpius'la çalışmayı gerçekten istediğini fark etti. Bir anda, küçük meraklı bir oğlan odada oradan oraya koştururken iksir karıştırmak Draco'ya çok çekici göründü.
Scorpius'la göz göze gelince ona gülümsedi ve başıyla işaret etti. Scorpius heyecanla yerinden fırlayıp neşeli çığlıklar atarak odaya koştu. Draco da asasının bir hareketiyle tabakları toplayıp onu takip etti.
Çalışma odasına vardığında, Scorpius içeride durmuş, ağzı ve gözleri kocaman açılmış halde odayı inceliyordu. "Babacığım burası çok ilginçmiş."
Draco gülümsedi. Scorpius'u oraya pek sık sokmuyordu, sonuçta tehlikeli olabilirdi. Ama daha önce hiç gelmemiş değildi. Komik olan şuydu ki, odaya her girdiğinde sanki daha önce hiç görmemiş gibi hayranlıkla beğeni nidaları çıkarıyordu.
Draco onu kucaklayıp camın önündeki masaya yerleştirdi. Sonra da karşısına oturup kuralları tekrar etmeye başladı. "İlk kural: sessiz oluyoruz, tamam mı?" Scorpius uslu uslu başını salladı. "İkinci kural, ortalığı karıştırmak yok." Scorpius odaya göz gezdirirken yine hafifçe başını salladı. "Üçüncü kuralımız, her şey için beni çağırmak yok. Çünkü işim var ve bunu bölmek istemezsin."
"Tamam, anladım." Draco onun biraz olsun sessiz durabileceğini ümit ederek tezgahına yöneldi. Arada bir o tarafa göz atarak kontrol etmek yeterli olurdu.
![](https://img.wattpad.com/cover/235536176-288-k305004.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
başlangıç · malfoy
Fanfiction"Annenin en çok hangi yanını severdim, biliyor musun? Her zaman karanlıkta bir ışık bulmamı sağlayabiliyordu. Dünyayı, en azından benim dünyamı, daha az - hangi kelimeyi kullanmıştın - kasvetli kılıyordu." "Öyle mi?" "Sandığımdan daha çok şey almışs...