okul✧

488 43 23
                                    

2017

"Anne! Kazanımı bulamıyorum!"
"Odanda."

"Burada değil!"
"Dolaplara bak."

"Yok işte anne!"
"Başka nerede olabilir? Belki babanın malzemelerine karışmıştır."
"Baba!"
"Benim kazan aldığımızdan bile haberim yoktu?"
"BABA!"

Tüm ev günlerdir bu haldeydi. Scorpius sonunda Hogwarts'a başlayacağı için öyle heyecanlıydı ki her gün tüm eşyalarını kontrol ediyor, sandığını doldurup doldurup boşaltıyor, kitaplarına sarılarak uyuyordu.

Hogwarts'a bir gün kala akşam sandığını son kez hazırlarken birden durgunlaştı, yatağına uzanıp öylece tavanı izlemeye başladı.

"Sorun ne?" Annesinin sorusuyla gözlerini ona döndüren Scorpius ağlamaklı bir halde omuz silkti. Astoria elindeki kazağı sandığa yerleştirdi. Ardından ufak adımlarla yaklaşıp oğlunun yanına, yatağa uzandı. "Anlat bakalım."

Göz ucuyla Scorpius'u izlerken oğlunun gergin gergin dudaklarını ısırdığını görebiliyordu. Uzanıp elini tuttu, onu kendine çekip kollarının arasına aldı. "Heyecanlısın. Çok normal. İşimiz bitince güzel bir yemek yiyelim. Sonra da sıcak çikolata içeriz. Seni hep mutlu eder, değil mi?"

Scorpius yüzünü annesinin omzuna gömüp mırıldandı. Astoria onun saçlarını öpüp heyecanının azalmasını umdu. Oğlunu böyle içine kapanık görmek hiç hoşuna gitmiyordu. "Canın ne yemek istiyor söyle bakalım."

"Hiç. İyi hissetmiyorum. Karnım ağrıyor." Astoria gülümsedi. "Yarın bu saatlerde Büyük Salon'da olacaksın. Belki çoktan binana yerleşmiş, yeni arkadaşlarınla eğleniyor olursun."

Scorpius iç çekti. "Ya olmazsam?"

"Ne?" Aylardır bunun hayaliyle yanıp tutuşan çocuğa birden ne olmuştu ki?

"Ya arkadaş edinemezsem?" diye mırıldandı Scorpius. Astoria bunu tahmin etmediğini söyleyemezdi. Ellerinde olmayan yani Draco'nun geçmişi ya da Astoria'nın hastalığı gibi sebeplerden, Scorpius pek de diğer çocuklar gibi bir çocukluk geçirmemişti. Aile olarak her zaman bir aradaydılar tabii ki, ama Astoria oğullarını dışarıdan gelebilecek sıkıntılardan koruyabilmek için yaptıklarıyla, onu biraz fazla içe kapanık yetiştirmiş olduklarını düşünmeye başlamıştı. Scorpius'un endişeleri hiç de yersiz değildi.

Yine de gülümsemeyi başardı. "Neden öyle söyledin ki?"

Scorpius dudaklarını büzdü. "Benim pek arkadaşım yok. Diğer çocuklar önceden de arkadaşlardır. Belki beni aralarına almak istemezler. Hem..."

Bu sessizliğin ne demek olduğunu Astoria çok iyi biliyordu. Ülkede Scorpius'la ilgili söylenenleri duymayan kalmamıştı. Doğrusu, Astoria da en çok bu meseleden endişeleniyordu.

Bir anne olarak, çocuğunu acı içinde görmek en kötü duyguydu. Acıyı dindirmek için elinden bir şey gelmemesi ise, ölüm gibi hissettiriyordu. Draco hala bakanlıkla temastaydı, asılsız iddiaları çürütmeye uğraşıyordu. Ama ne yaparsa yapsın, olan yine küçük çocuğa oluyordu.

Astoria oğluna sıkı sıkı sarıldı. "Sen çok sevimli ve arkadaş canlısı bir çocuksun. İnsanlar seni tanıdıkları zaman ne kadar iyi bir dost olabileceğini görecekler. Merak etme çok güzel arkadaşların olacak."

"Öyle mi?"

Astoria ona güven vermek için gülümsedi. Ama Scorpius'un hala söylemek istediği bir şeyler var gibi görünüyordu. "Aklına takılan başka bir şey var mı," diye sordu Astoria.

Scorpius yutkunup gözlerini annesinden kaçırdı. "Şeyi düşünüyorum..." Anlaşılan çekindiği bir şey vardı. Astoria başını sallayıp konuşması için onu yüreklendirmeye çalıştı. "Ya ben gidince sana bir şey olursa?"

başlangıç · malfoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin