eğlence✧

925 55 43
                                    

·2007·

"Kolyen yeni mi, hiç görmemiştim." Draco cüppesini giyerken bir yandan da aynadan Astoria'yı izliyordu. "Annenin," dedi Astoria, "Geçen gün yolladı. Buna uygun giyinmem gerekiyormuş." Draco şaşkınlıkla kaşlarını çattı. "Ne zamandır annemin kıyafetlerine karışmasına izin veriyorsun?"

"Bu davete çok uzun süredir hazırlanıyor, onun için çok önemli. Ben de kayınvalidemi kırmayayım dedim." Draco bu iki kadının ilişkisinde anlam aramamanın en doğrusu olduğunu düşündü. Bir gün anne kız gibiydiler, diğer bir gün iki düşman. Bu akşam birbirlerini seviyor gibi görünüyorlardı. Mutluluğu bozmanın manası yoktu. Birkaç güne yine kanlı bıçaklı olurlardı zaten.

Kendi kendine gülümseyerek Astoria'ya yaklaştı. Bir eliyle beline sarılırken diğeriyle elbisesinin askısını indirip omzuna bir öpücük kondurdu. "Kolyeyi gerçekten beğenmiş olmasan asla takmazdın."

Astoria aynadan ona göz kırptı. "Ne diyebilirim ki, Narcissa zevkli bir kadın."

Draco onaylar gibi mırıldanırken elleri Astoria'nın elbisesinin iplerini kavradı. "Sen de öylesin," dedi iplerden birini çözerken.

"Öyle miyim," diye sordu Astoria da cilveyle bir kaşını kaldırarak. Draco boynuna minik minik öpücükler kondurmaya başladı.

"Bana da çok yakıştı hem," dedi Astoria aynadan kendini süzerken.

"Hı-hı..."

Draco'nun elleri elbisesinin eteklerine uzanınca Astoria bir kahkaha attı. "Çekil bakayım, bu kadar oynaşmak yeter, kıyafetimi bozma." O kollarının arasından çıkıp giderken Draco öylece kalakaldı. Hayal kırıklığı dolu sesiyle mırıldandı. "İnanamıyorum sana." Astoria dudaklarını büzdü. "Ne oldu, üzüldün mü?"

Draco elini göğsüne attı. "Kandırdın beni." Astoria kaşlarını kaldırıp hınzırca gülerek yanıtladı. "Geç kalıyoruz. Sen hep böyle yapıyorsun ve hep geç kalıyoruz. Bu davet bizim, ayıp olmaz mı?"

Draco onu kolundan yakalayıp tekrar kendine çekti. "Kimin umurunda ki? Açıkçası benim değil." Astoria'yı iyice kendine bastırdı. "Ayrıca sen hazırlanırken kendime hakim olmam biraz zor. Şu an ne kadar çekici göründüğünden haberin var mı?" Draco onu öperken Astoria kendini ona bıraktı. Draco bir zafer edasıyla onu belinden kavrayıp kucağına çekti. Ama mutluluğu pek uzun sürmedi.

Az sonra Astoria yere atladı, yine Draco'nun kollarından sıyrılıp kapıya yöneldi. "Scorpius'u giydirmem gerek, sen de oyalanma." Draco suratını astı. Astoria kapıda bir saniye durdu, bir şey unutmuş gibi yeniden odaya dönerek, "Ayrıca," dedi göz kırparak, "Ne kadar erken gidersek o kadar erken döneriz. Gece uzun sonuçta." Sonra da süzülerek odadan çıktı.

"Tabii hanımefendi," dedi Draco kendi kendine sırıtarak aynaya dönüp son kez kıyafetini kontrol ederken. "O da olur tabii."

Daha bahçeye girdikleri anda hazırlıkların neredeyse tamamlanmış olduğunu fark ettiler. Masalar yerleşmiş, her birinin üstünde süzülen ışık topları bahçeye soğuk havaya rağmen bahar görüntüsü katmıştı. Ayaklarının altındaki bakımlı çimler sanki pamuktanmış gibi yumuşacıktı. Ana kapının ihtişamı uzak bahçe kapısından bile kendini belli ediyordu.

Scorpius az önce babasının omzuna yatmış uykuya direnirken bahçeye girdikleri anda zıplayıp uyandı. Nereye geldiklerini anlamış olmalıydı. "Bis geedik! Bis geedik!" (Biz geldik.)

"Nereye geldik," dedi Astoria tokmağı vururken. "Cissy geedik!" Draco gülerken Astoria Scorpius'un kulağına fısıldadı. "Cissy değil, büyükanne." Ev cini kapıda görünürken Scorpius küçük kıkırtısıyla yüzünü babasının göğsüne gömdü.

başlangıç · malfoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin