Medya: Astoria Draco'yu mutlu etti ve sonra daha önce olduğundan daha da kırgın halde bıraktı
Not: İkinci bölümü yazarken Seksendört -Ölürüm Hasretinle dinledim birazcık. Moda girmek isteyen varsa tavsiye ederim maalesef :((
·2019·
"Uyanmayacak mı?"
Draco uykusuzluktan dalıp gitmiş gözlerini kırpıştırdı. "Çok yorgun."
Yatak odasındaydılar. Scorpius, Astoria ve Draco.
Astoria yatağın sol tarafında, bembeyaz kesilmiş yüzü acıyla kasılmış halde hareketsiz yatıyordu. Scorpius, yatağın diğer yanında, az önce hıçkıra hıçkıra ağlamaktan yorgun düşmüş halde yüzü annesine dönük uzanıyordu.
Draco yerdeydi. Yatağın hemen dibinde, onun da yüzü Astoria'ya dönük, elleri de Astoria'nın sol elini sarmış, kafası yatağa yaslı halde, yarı baygın oturuyordu.
Saat gece yarısını geçeli epey olmuştu. Ortalığın zifiri karanlığını aydınlatan tek ışık kaynağı Draco'nun yanında yerde duran bir mumdu.
Çarşaflar kanlıydı. Astoria'nın boş midesi saatlerdir kasılıyor, dışarı çıkmak ister gibi kadıncağıza kan kusturuyordu. Ateşi bir türlü düşmüyor, artık hiçbir iksir ona çare olmuyordu.
Günlerdir St Mungo'daydılar. Önceki akşam Astoria'nın durumu kötüleştiğinde Draco hemen bir şifacı çağırmıştı. Şifacı daha önceleri Astoria'yı yatıştıracak, acılarını azaltacak iksirler bulur, bunların da faydası olurdu. Son zamanlarda verilen iksirler işe yaramayı bırakmıştı. Ama şifacı birkaç alternatif sunarak az çok fayda sağlayabiliyordu.
O akşam ise, tek kelimeyle kabus gibiydi. Astoria vücudunun kontrolünü tamamen kaybetmiş, çok şiddetli bir nöbet geçirmişti.
İşe yaramaz ahmak şifacı, bu sefer bir yol bulamamıştı. Ellerini önünde bağlayıp başını eğmiş, şöyle demişti: "Üzgünüm. Kendinizi en kötüsüne hazırlayın."
Draco o an orayı ateşe verebilirdi.
Neyse ki Astoria o anda kendine gelmiş, elinin dermansız bir hareketiyle Draco'yu yanına çağırmış ve zar zor duyulan sesiyle kulağına fılsıldamıştı. "Eve gitmek istiyorum."
Draco onu aldığı gibi eve getirmişti.
Kim takardı ki o işe yaramaz şifacının sözlerini?
Astoria eve geldiklerinden beri uyuyordu. Draco bir an olsun bile uykuya dalmamıştı. Neredeyse iki gündür.
Scorpius, herkesin uyuması için yaptığı uyarıları, Malfoy ya da Greengrass Malikanesine gitme davetlerini, hatta annesinin yanından bir an için bile ayrılmayı reddetmişti. Draco ona ısrar etmiyordu.
Üçü de çok yorgundu.
Ev kalabalıktı. Narcissa, Daphne, Cressida, Hyperion ve Eleanor oradaydı. Hepsi Astoria'nın son gününde yanında olmak istiyordu.
Draco'nun hiçbirinin yüzünü görmeye isteği ve tahammülü yoktu. Hiçbiriyle konuşmuyordu. Çünkü hepsi o pislik dolu ağızlarından zehir saçıyordu. Astoria'ya canlı cenaze gibi bakmalarını kaldıramıyordu. Zırıl zırıl ağlayan o iğrenç seslerini duymak istemiyordu.
Tamam. Draco kabul etmişti Astoria'nın... fazla vaktinin kal-
Hayır. Ne kadar kabul etse de edemiyordu işte.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
başlangıç · malfoy
Fanfiction"Annenin en çok hangi yanını severdim, biliyor musun? Her zaman karanlıkta bir ışık bulmamı sağlayabiliyordu. Dünyayı, en azından benim dünyamı, daha az - hangi kelimeyi kullanmıştın - kasvetli kılıyordu." "Öyle mi?" "Sandığımdan daha çok şey almışs...