dedikodu✧

751 50 72
                                    

·2009·

Soğuk, karanlık, boğucu bir gündü. Draco o gün yapması gereken işler olduğu için yataktan isteksiz isteksiz kalkarken gözlerini ovuşturdu. Uykusunun arasında hayal meyal Scorpius'un sesini duyduğunu hatırlıyordu. Astoria çoktan odadan çıktığına göre Scorpius'la ilgileniyor olmalıydı. Perdeleri açıp balkona çıktı ve serin, tuzlu deniz havasını içine çekti. Ayılmak için ideal bir yöntemdi.

Dirseklerini trabzanlara yaslayıp bahçeyi izlerken kulağına gelen neşeli sesleri fark etti. Eğilip aşağıya baktı. Verandada kimse yoktu ama sesler mutfaktan geliyor gibiydi. Draco bir anda canlandığını hissederek içeri girip yüzünü yıkadı. Sabahlığını giyerek doğruca merdivenlere koştu.

Mutfağa girdiğinde, tahmin ettiği gibi bahçe kapısına dönük oturmuş gülüşen Astoria ve Scorpius'la karşılaştı. Parmaklarının ucunda onlara arkalarından yaklaşıp Scorpius'u kaptığı gibi havaya kaldırdı. Scorpius neşeli bir kahkaha attı. "Günaydın babacım!" Draco Astoria'yı yanağından öperek yanına oturdu. "Günaydınlar." Astoria da onu öperek karşılık verdi.

"Dün gece çok geç yattın herhalde, geldiğini duymadım bile. Sabah da çok derin uyuyordun, uyandırmak istemedim."

Draco başını onun omzuna yaslayıp esnerken konuştu. "Senin ilaçlarını hazırlıyordum, uzun sürdü biraz. Bitirmeden yatmak istemedim."

Astoria uzun zamandır oldukça sağlıklı ve hareketliydi. Ama son birkaç gündür ağrıları yine baş gösteriyordu. Draco da ne olur ne olmaz diye, tarifini Eleanor'dan aldığı ağrı kesici iksirleri hazırlamaya başlamıştı. Onu hasta görmekten nefret ediyor ama elinden de sadece ağrılarını biraz olsun dindirmekten başka bir şey gelmiyordu.

Başını kaldırıp bakınca Astoria'nın yüzünün asıldığını fark etti. "Ne o?" Astoria dudaklarını büzdü. "Hiç." Draco üstelemedi. Ne söylerse söylesin Astoria kendini daha iyi hissetmezdi, çünkü elinde olmayan şeyler için kendini suçlamaya başlamıştı. O yüzden Draco sadece ona baktı ve anlayışla gözlerini kırptı. Astoria ise hüzünle gülümseyip Draco'ya sarıldı.

Bu yükü taşımak hiçbir zaman kolay değildi. Ama anne baba olduktan sonra sanki daha da zorlaşmış gibiydi. Astoria oğullarını sağlık ve huzurla yetiştirebilmek için takdire şayan bir çaba sarf ediyordu ve Draco da o izin verdiğince ağır kısmı sırtlanmaya çalışıyordu. Zor olacağını biliyorlardı. İlk günden beri. Günün sonunda oğullarının bir gülüşü her şeye değiyordu. Ama Draco arada anneye biraz huzur vermenin iyi bir fikir olduğuna emindi.

"Saat neredeyse öğlen olmuş. Bugün Gringotts'a gitmem gerek." Kaşlarını kaldırarak Scorpius'a döndü. "Kim benimle gelmek ister?" Scorpius dizlerinde zıplamaya başladı. "Ben isterim! Ben, ben, ben!" Draco onu öpüp annesine teslim etti. O kendine yiyecek bir şeyler hazırlarken anne oğul neşeli oyunlarını oynamaya devam etti.

"Hava süpürgeyle gitmek için oldukça uygun, değil mi Scorpius? Oldukça karanlık. Bizi görmemesi gereken gözlerden korur." Annesi pelerini sıkı sıkıya bağlarken Scorpius yerinde zıplamaya başladı. "Yehuu! Uçucaam!" Astoria Draco'ya biraz endişeli bir ifadeyle bakarken Scorpius fırlayıp bahçeye kaçtı. "Aslında süpürge biraz şey-" Draco kendi pelerinini giyerken kaşlarını kaldırıp aynadan ona göz kırptı. "Ne?" Astoria yüzünü buruşturdu. "Tehlikeli." Draco onu öpüp kapıya yöneldi. "Tehlikeli değil, uçmaya alışsan sen de çok seversin."

"Hiç sanmıyorum. Ayaklarım yere basarken oldukça iyiyim." Hırkasının önünü kapayıp Draco'yu bahçeye kadar takip etti. Draco onun bu sözleri üzerine dönüp geri geri yürürken etkileyici olduğunu düşündüğü bir şekilde göz kırptı. "Ama ben senin ayaklarını yerden kesince hoşuna gidiyor." Astoria yamuk bir gülümsemeyle gözlerini devirdi.

başlangıç · malfoyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin