Benliğini kaybetmiş, adını bile unutmuş, gencecik yaşında boyundan büyük acılara boğulmuş, kendini kirli sanan bir kadın.
İstediği her başarıyı elde etmiş, mükemmel bir hayata sahip olan, her istediğini gerçekleştirmiş bir adam.
Kader bu iki hayatı...
Hastanede yatağında uzanırken hemen sağımda kalan pencereden dışarıyı izliyordum. Yangının üzerinden 5 gün geçmişti ve ben kendime geleli sadece 3 gün olmuştu.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
O anları düşünmek bile dehşete kapılmama sebep olurken derin bir nefes aldım. Hala olayın şokunu atlatamamış, neler olduğunu kavrayamamıştım.
Annemi ve kardeşimi nasıl çıkardığımın bile farkında değildim. Onları koruma içgüdüsü ile hareket etmiş, çok şükür ki zarar görmeden ikisini de çıkarabilmiştim.
Yoğun bakımda uyandığımda ilk sorduğum şey onlar olmuştu. Yasin Beyden ikisinin de iyi olduğunu öğrendiğim anda rahat bir nefes almıştım.
İçinde bulunduğum durum ya da acılarım umurumda değildi. Annemlerin iyi olması her şeye değiyordu. Onlara bir şey olacağını düşünmek bile canlı canlı yanmaktan daha beterdi. Zaten bu yüzden değil miydi kendimi hiç umursamadan onları odadan çıkarmam?
Beni Karan'ın bulup çıkardığını duyduğumda hem minnet duymuş hem de çok kızmıştım. Kendi canını hiçe sayıp, riske attığı için kızsam da, bana öyle bir bakmıştı ki söylenememiştim.
Onun için önemli olduğumu, beni korumak için her şeyi yapacağını biliyordum. Yine de kendi canını riske atması hiç hoşuma gitmemişti.
Yangının büyümeden söndürüldüğünü ve başka kimsenin zarar görmediğini öğrenmek de iyi gelmişti. Bu yangının nasıl olduğunu hala anlayamasam da çok fazla düşünmek istemiyordum.
Şu an tek odaklanmak istediğim şey bir an önce iyileşmekti. Annemin beni her gördüğünde ağlamasını, kardeşimin gözlerime bakıp bakıp iç çekmesini, babamın sevgi dolu gözlerinin yaşlarla bezenmesini görmek istemiyordum.
Hepsi bana bir şey olacak diye çok korkmuş, kendime gelmeye çalıştığım iki günde benimle sınanmışlardı. Kendimi onların yerine koyduğumda ne kadar kötü bir his olduğunu anlayabiliyordum.
Benim yerimde annemin ya da kardeşimin olduğunu düşünmek bile nefesimin kesilmesine, ruhumun azaplar içinde kalmasına sebep oluyordu.
Kapının tıklandığını duyduğumda irkildim. Kendi iç dünyama o kadar dalmıştım ki dış dünyayla tamamen iletişimimi kesmiştim.