Benliğini kaybetmiş, adını bile unutmuş, gencecik yaşında boyundan büyük acılara boğulmuş, kendini kirli sanan bir kadın.
İstediği her başarıyı elde etmiş, mükemmel bir hayata sahip olan, her istediğini gerçekleştirmiş bir adam.
Kader bu iki hayatı...
İçinde olduğumuz kocaman salon bana dar gelirken tek tek etrafımdaki insanlara baktım. Herkes donmuş bir şekilde boş gözlerle Zümrüt Hanıma ve karşısındaki adama bakıyorlardı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Kalbimin hızlı vuruşları kulaklarımın uğuldamasına, dışarıdaki her sese sağır olmama sebep olurken öylece Zümrüt Hanıma bakıyordum.
Sözde babaannem olan, her şeyden önce bir insan ve kadın olan kişiye bakıyordum. Böyle bir şeyi nasıl söylerdi? Dili nasıl varırdı? Yaptıkları yetmezmiş gibi bir de benimle dalga geçmesi nasıl bir acımasızlıktı?
"Y-Yalan söylüyorsun." Derken sesim kendime bile yabancı gelmişti.
Odadaki tüm bakışlar bana dönerken ben keskin bakışlarımı karşımdaki adama çevirdim. O patron değildi.
"Ne diyorsun sen?" Zümrüt Hanım hala rahatça konuşurken öfkemin beni ele geçirmeye başladığını hissettim.
"Bana günlerce eziyet eden, tecavüz eden adamı tanıyorum. Bu adam patron değil!" Sesim öfkeli ve çaresiz çıkarken Zümrüt Hanım alaylı bir kahkaha attı.
"Sence bu kadar tanınan bir adamken öylece patron olarak ortada dolaşır mıydı? Seni daha zeki sanıyordum." Zümrüt Hanımın büyük bir soğukkanlılıkla söyledikleri bedenimin titremesine sebep olurken başımı şiddetle iki yana salladım.
"Yalan!" Derken kollarımı etrafıma sarıp birkaç adım geri çekildim.
Bu kadarı olmuş olamazdı. Buna dayanamazdım!
"Lan!" Babamın öfkeli sesi tüm evin duvarlarında yankılanırken koşarak amcasının yakasına yapıştı.
"Bu doğru mu?" Derken o kadar öfkeli duruyordu ki korkuyla birkaç adım daha geri çekildim.
"A-Aytun ben. Bir dinle." Babamın amcası bir şeyler gevelerken hızla telefonumu cebimden çıkardım.
Karan'a mesaj yazarken gözlerim net görmüyordu.
Ben: Karan hemen Doruk Beyi al ve buraya gel.
Mesajı yolladıktan sonra geri cebime koydum. Çok geçmeden peş peşe mesaj gelse de elime alıp bakmadım. Birazdan Karan'ın burada olacağını biliyordum. Her zamanki gibi ne zaman çağırsam gelecekti.
"Neyini dinleyeceğim? Eğer kızıma bunları sen yaptıysan seni ellerimle öldürürüm. Duydun mu beni!" Babam öfkeyle yakasını tuttuğu adamı sarsarken Batuhan denen adam çaresiz gözlerle babama bakıyordu.
"Aytun ben Peri'ye zarar vermek istemedim." Batuhan'ın dediği isimle bir anda elim ayağım buz kesti.